| |
|
|
Suç işliyorsunuz!
Önce iki olay... Hatırlarsınız: Kadir İnanır geçenlerde bir hastaneye gitti. Daha sonra ünlü sanatçının kalbine stent takıldığı medyada yer aldı. Bu bilginin sızdırılmasına İnanır çok kızdı. Bunda da yerden göğe kadar haklıydı. Çünkü ' hasta hakları' açısından bu yapılan suçtur ! Hastane ya da doktor, hastaya ilişkin bilgileri üçüncü şahıslara, mesela medyaya veremez. Hem İstanbul Tabip Odası'ndan Dr. İlhan Doğan'a, hem de Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği Başkanı Leyla Ezgi'ye sordum: Sadece ' Hasta Hakları Yönetmeliği' açısından değil, tıp ahlakı (meslek etiği) açısından da durum bu... Peki bilgiler verilirse ne olur? Tıp hukuku alanında 'uzmanlaşan' avukat Ümit Erdem'e danıştım. Şimdi sıkı durun: Hasta kendisine ait bilgileri başkasına veren kişi ya da kurum hakkında hem ceza davası ( 2 yıldan 6 yıla kadar hapis talebiyle)... Hem de maddi veveya manevi tazminat davası açabilir (ve kazanır!)
Bir soru daha: Neden hastaya ilişkin bilgiler, kendi rızası olmadan, mesela medyaya verilemiyor? Bu engel niye? Bunun birçok nedeni var. Bunlardan biri ' damgalanmak' ile ilgili. Tam bu noktada gelelim ikinci olaya: Pazar günü kanser vakalarıyla ilgili çok önemli bilgilere değindim. Özetle, sigaranın yol açtığı akciğer kanseri haricinde, Türkiye'de kanser vakaları artmıyor. Sadece biz daha iyi, daha yetkin bir biçimde teşhis ettiğimiz için sanki artmış gibi görünüyor. Bu durumu da "iyi haber " olarak niteledim. Ancak 'iyi haber' başlığı yanlış anlaşılabilirdi. Bu yüzden yazının sonuna şöyle bir not düştüm: "Bu başlık okuyanı düşündürmek için konmuştur. Yoksa her kanser vakası başlı başına acıdır, dramdır, kötüdür !" Meğer o notu ekleyerek baltayı taşa vurmuşum. Yaptığım hatayı bir okurumuz gönderdiği mesajla anladım. Kansere yakalanıp kurtulmuş bir veteriner hekimden şu mesaj geldi: Kansere ' dram ve acı' demeniz beni üzdü. İnanın, kanser olmaktan daha acısı, toplumun sizi kayıtsız şartsız ölüme mahkûm etmesi. Her yer böyle: Gazete haberlerinde ölümlerin nedeni olarak ' amansız hastalık' deniyor. Doktorlar başka bir hastalığın kötü olmadığını belirtmek için, ' Kanser olmadın ya...' diyorlar. Bir doktora, ' Ben kanserdim' dediğimde bir anda şekli değişiyor..." Okurumuz kesinlikle haklıydı. Ona özür dileyen bir mesaj gönderdim. Gerçekten de bir insanın kanser olduğunu duyduğumuzda ona ' gidici, yolcu' gözüyle bakıyoruz. Yani onu damgalıyoruz. Halbuki 80'i aşkın kanser çeşidinin birçoğu rahatlıkla tedavi edilebiliyor. Kıssadan hisse: Bir kanser hastası, 'damgalanmamak' için hastalığına ilişkin verileri kendine saklayabilir.
Türkiye gelişiyor. Bununla birlikte yeni fikirler, yeni anlayışlar ortaya çıkıyor. 'Hasta hakları' bunlardan biri. Ancak biz toplum olarak henüz bunu öğrenemedik ve kabullenemedik. Kadir İnanır örneğinde olduğu gibi, ünlü bir kişi hastaneye başvurduğunda hemen en ince ayrıntısına kadar ne olduğunu merak ediyoruz. İş sadece merak düzeyinde kalsa, neyse... Mesela özellikle Batı ülkelerinde, bazı kişiler, ünlülerin hastalık kayıtlarına ulaşmak için hastanelerin bilgisayar sistemlerine girmeye çalışıyor. Geçen gün New York Times gazetesinde bir haber okudum: Bunu yapanların önemli bir bölümünün hastane içinden olduğu ortaya çıkmış. Tek tek insanlara sorsanız, " Canım bunda ne var? Sadece merak ettim. Başkasına söylemeyecektim " diyeceklerdir. Hayır! Belki de samimi bir ortamda o bilgiyi arkadaşlarınıza anlatacak ve diyelim ki söz konusu ünlü kişiye ' şantaj' yapılmasına bilmeden alet olacaksınız. Şunu unutmayın: Gün gelir, hasta hakları size de lazım olabilir.
|