  |
|
Adam&Eve şişmanın seks hayatını bitirir!
 Hatırlarsanız, geçen haftalarda, Antalya'daki Adam&Eve oteli ile ilgili 'Barmenlere salak demişse ne olmuş' diye bir yazı yazmıştım. Bu yazı, otel ile ilgili ağır eleştiriler yazan bir İngiliz gazetecinin yazısına ağır tepki gösteren, otel yönetimine yazılmıştı. Yazı sonrası Adam&Eve'den arayıp davet ettiler ama sonradan kötü yazarsam, İngiliz gazeteci gibi 'Hem biz ağırladık, hem de kötü yazdı' diye açıklama yaparlar diye kabul etmedim. Sonra Maserati'nin yeni modelinin test sürüşü bu otelde yapıldı. Hafta sonu Adam&Eve'de hem Maserati kullandım, hem de göz ucuyla 'Dünyanın en seksi oteli' sloganını kullanan oteli süzdüm.
UZAY KAMPI GİBİ
Otel, benim çok beğendiğim 'Hillside Su' otelinin irisi. Hillside Su'daki tüm yenilikçi fikirler burada da uygulanmış: Balkonlarda ve barda kocaman yataklar, dev ve ilginç ışıklandırmaya sahip lobi ve baştan ayağa beyaz aksesuvarlar ve bembeyaz yerler... Ancak boyutlar bu kadar büyüyünce, Su'da yakaladığım samimiyet duygusu kaybolmuş. Üzerine bir de kilometrelerce ayna ekleyince insan kendisini 2080 yılında Ay'da kurulmuş minimalist bir uzay kampında gibi hissediyor. Bence soğuk bir tasarım hakim. Tartışmasız otelin en güzel bölümü Spa'sı. Simsiyah koridorlarda, sıcacık jakuzilerde mistik müzikler eşliğinde dinlenmek gerçekten çok güzel. Ayrıca teknolojinin son nimeti cihazlar da keyfi arttırıyor. Personel ise çok güleryüzlü ve eğitimli. Ancak otelin odalarından tuvaletlerine, her köşedeki renk değiştiren led ışıklar bir süre sonra insana fenalık geçirtecek gibi oluyor. Mesela, tuvalete pembe ışık ile girip, kırmızı ışık ile çıkıyorsunuz. Açık büfe yemek kalitesi mükemmeldi. Japon restoranı Arigato ise süper. Ancak fiyatlar öyle her keseye göre değil. Fakat bu otelin asıl iddiası tabii ki odaları ile ilgili. Odaya çıkarken, mihmandarın üç farklı kumanda ile ilgili verdiği brief, heyecanımı doruk noktasına çıkardı. Benim kaldığım odada bir sauna, buhar banyosu ve bir de odanın içinde (yine ışık değiştiren) bir jakuzi vardı. Kumandaların biri, ışıkları gökkuşağı renklerinden, harekete duyarlı hale bile getiriyor. Tövbe tövbe, olası bir cinsel aktivitede ışıkların nasıl bir hal alacağını düşünmeden edemiyorum... Odanın keyfini çıkarırken birdenbire aynadaki görüntümle göz göze geldim. Odanın tüm duvarları ayna kaplı. Yani kendimden kaçmam gibi bir şey tamamen konu dışı. Şişman bir kadın olarak öyle iç gıcıklayıcı çamaşırlar, yok erotik danslar filan yapma şansımın olmadığını tabii ki biliyorum. Benim için en güvenlisi, kendime güvenimi sarsmadan ışıkları kapatmaktır. Vallahi bu otelde bırakın havaya girmeyi, insanın 'Allahım neden ben' diye ağlama krizine giresi tutar! Yani durum, biz şişmanlar için bu kadar felaket! Benim için seks çağrışımı yapan şeyler bellidir: Kırmızılar, satenler, hafif bir aydınlatma vs... Bunların hiçbiri olmadığı gibi bir de ayna işkencesi var.
İNSANIN YİYESİ KAÇIYOR
İnsan o tedirginlikle her şeye isteğini yitirir ve sadece 'Pazartesi yepyeni bir hayata başlıyorum, hemen zayıflamalıyım' kararı verebilir. Ben de öyle ters mers oldum işte oralarda. İnanın bu mağduriyeti zayıf arkadaşlarım da yaşıyordu. Fikrimi paylaştığım güzel vücutlu bir kız arkadaşım, 'Ne zaman odaya girip üzerimdekileri çıkarsam, basenlerimdeki iki kiloya takılıyor gözüm. Ne yemek yiyesim geliyor, ne bir şey içesim" diyerek durumu özetledi! İşte, tüm hafta sonunu bu kaygı ile geçirdiğim için İngiliz arkadaş gibi otelin merdiveni var mı, yanında uzun bacaklı biri olmayınca barmenler seninle ilgilenmiyor mu, koridorlar gay tasarımlı mı gibi soruların cevaplarını araştıracak moralim kalmadı. Şimdi evdeyim. Evdeki tüm aynaların üzerine bir süreliğine örtüler ile kapattım! Bence siz bu oteli, bir de zayıf yazarlardan dinlemeden karar vermeyin. Eminim onlar daha çok eğleneceklerdir.
|
