|
 |
|
  |
|
 DSP Lideri Sezer: Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması etik olmaz
Demokratik Sol Parti(DSP) Genel Başkanı Zeki Sezer, Erzincan DSP il kongresine katılmak için geldiği Erzincan'da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı sert bir dille eleştirdi.
DSP Genel Başkanı Sezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması yönünde yaptığı açıklamasına ise, "Cumhurbaşkanlığı adaylığı için yasal boyutuna bir şey diyeceğimiz yoktur. Ama etik olmaz, ama doğru olmaz, ama milletin içine sinmez. Millet, içine sinmeyen işin hesabını sana sorar" diye konuştu.
DSP Erzincan İl Teşkilatının Olağan Genel Kurulu, Özel İdare Toplantı Salonu'nda yapıldı. Genel Kurula DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, DSP Genel Başkan Yardımcısı ve Genel Sayman Hasan Suna, DSP Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Vural, DSP Genel Koordinatörü Mehmet Açıktan, çevre illerin il başkanları ve partililer katıldı. DSP'nin özellikle gençler ve bayanların siyasete atılması için önlerini açtığını ve kadınlara çok ihtiyaçlarının olduğunu ifade eden DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, konuşmasında hükümet ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı ağır şekilde eleştirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın esnafın işini bilmediğini, fakat işini çok iyi bildiğini ifade eden DSP Genel Başkanı Sezer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Başbakan bedavadan bir dağıtım şirketi kuruyor. Bir firmanın dağıtım işini alıyor. Basın ve mahalefet üstüne gidiyor, sonra şirketini satmak zorunda kalıyor. Bedava aldığı şirketi trilyonlara satıyor. Başbakan işini biliyor. Ama aynı Başbabakan, çocuklarını param yok diye, dışarıdan hayırsever bir işadamının bursları ile okutuyor. Tamam olabilir, maddi durumu olmayan bir aile başarılı çocuğunu bursla okutabilir. Bursla okumuş olan çocuklar 2.5 milyon dolara bir gemi alıyor. Başbakana soruyorum? Malın mülkün çok, bunun hesabını listesini daha veremedin. Allah da bunun hesabını sorar, biz de yeri gelince sorarız, bunun yeri ayrı. Ama bu 2.5 milyon dolara gemi alan çocuğun krediyle gemi aldığı söyleniyor. O kredi hangi bankadan alındı, kefili kimdi, karşılığında ne gösterildi? Bunu açıklamalısın Başbakan, açıklamazsan cumhurbaşkanlığına kaçarak kurtulamazsın."
Cumhurbaşkanlığının kurtuluş yeri olmaması gerektiğinin altını çizen Sezer, "Onun hesabını sorarız. Ya doğru dürüst açıklayacaksın, yada kelle oyuna güvenerek, Cumhurbaşkanlığına gitmeyi kendine hak görüyorsa, Cumhurbaşkanlığına gitmeden önce bu 4.5 yılda yaptıklarının hesabını ver. Olumlu veya olumsuz, millet az ekmek mi yedirdi sana. Olumlu ya da olumsuz sandıkta vereceksin hesabını. Seçimide yaşamalısın, bu iktidardan sonra Başbakan, Cumhurbaşkanlığına gelip kurtulmak yok. Fiili görev süresinin dolmasına iki ay kalmış olan bir meclisin, yedi yıl çalışacağı Cumhurbaşkanını kel sayısı hesabıyla seçmeye hakkı yoktur." şeklinde konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Eroğan'ın bu şartlarda cumhurbaşkanı seçilmesinin yasal olacağını, ancak kendilerinin yasal boyutuna bir şey demediklerini belirten DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, "Ama etik olaz, ama doğru olmaz, ama milletin içine sinmez, millette içine sinmeyen işin hesabını da senden sorar." dedi. Cumhurbaşkanlığı seçiminin gerginliğe meydan vermeden gerçekleştirilmesi gerektiğini kaydeden Sezer, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanlığı seçimi ülkemizin milli bütünlüğünü pekiştirmesi şekilde gerçekleştirilmeli. Yani Cumhurbaşkanı seçilecek olan cumhurbaşkanının, milletin birliğini tam olarak temsil edebilmeli. Milletin bütünlüğünü, Cumhuriyetin bütünlüğünü, tam olarak temsil etmelidir o cumhurbaşkanı. Seçilecek cumhurbaşkanı anayasal kurumlar arasında koordinasyonu, güdümünü, işbirliğini, doğru düzgün bir şekilde sağlayabilmeli. Sayın Tayyip Eroğan, bütün anayasal kurumlar ile kavgalı, hukukla, yargıyla, YÖK'le, Anayasa Mahkemesi ile, şimdiki Cumhurbaşkanı ile kavgalı, bunlarla kavgalı olanla da bizim kavgamız vardır. Oraya gidemezsin, oraya çıkamazsın Tayyip Erdoğan."
Başbakan'ın milletin bütünlüğünden, birliğinden sürekli söz ettiğini belirten DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, "Oraya gidecek cumhurbaşkanı, bu ülkenin bütünlüğü koruyacak ve gelişterecek birisi olmalıdır. Oysa bu Tayyip Erdoğan değil miydi ki, alt kimlik üst kimlik tartışmaları yaparak, ülkenin birliğine zarar veren. O Tayyip Erdoğan değil mi, AB'ye Türkiye'yi taşıyorum diyerek, 17 Aralık 2004'de Brüksel'de alevi kökenli arkadaşlarımız, kardeşlerimizin, vatandaşlarımızın azınlık sayılmasını kabul eden. Şimdi buradan soruyorum; bu milletin asli unsuru olan alevileri, bektaşileri azınlık saymak senin haddine değil Başbakan. Haddini bil. Bu milleti Kürt, Türk diye, Laz Çerkez diye, Gürcü Boşnak diye bölmeye çalışmak, çok büyük bir haksızlık, densizlik. Haddini bilmezliğe izin verecek değiliz. Bizim yüreğimizi ikiye böldürmektir. Biz yüreğimizi böldürmeyiz Başbakan. Bu millet 100'lerce yıldır bu topraklarda her kökenden gelen, her inanç grubundan gelen insanları ile huzur içerisinde, barış içerisinde kardeşcesine yaşadı. Alevi ve bektaşileri azınlık saymak hiç kimsenin haddi değildir. Kimseyede bu hakkı vermeyiz. Bizim kültürel zenginliğimiz, inaçsal zengiliğimiz, bir sahaf gibi. Bizim zayıflığımız gibi görülmemeli gösterilmemelidir." diye konuştu.
Türkiye'nin çok zor bir süreçten geçtiğini, gençlerin, kadınların kaygılarından söz edildiğini, ama herkesin büyük kaygılarının olduğunu dile getiren Sezer, şöyle konuştu:
"Türkiye'de hiçbir zaman bu kadar büyük bir işsizlik olmamıştı. Ekonomik sıkıntı olmamıştır. Erzincan'ın, Artvin'in Erzurum'un köylüsüde artık köyünde doyamadığı için eğitim, sağlık, sosyal, kültürel sportif imkanların eksikliği, sadece karnını doyuramadığı için göç arayışı içerisine gidiyor büyük kentlere. Büyük kentlere gittiğinde, kendilerini orada günlük gülistanlık bir hayat beklemiyor. Orda sorunlar çok daha ağır şekilde üstünü üstene geliyor, göç eden insanların. Çünkü gittiğinde orda iş yok, zaten mesleğide yok, işsiz kalıyor ve büyük sıkıntıya düşüyor. İnsanımızı göç ettirmeden yerinde köyünde mutlu etmek zorundayız. Karnını doyuracağımız bir ekonomik gelişmeyi mutlaka gerçekleştirmek zorundayız.
Çoluğuna çocuğuna hak ettiği eğitimi yerinde vereceğimiz bir ortamı yaratmalıyız. Hastalandığında kilometrelerce uzaklıkta ki büyük şehire, kar yolu kapayınca götürereme tehlikesi olan büyük şehire götürme zorunda kalmamalı. Sağlık hizmetlerinie yaygın bir şekilde sağlamalıyız. Dahası şehirlerde ne varsa köylerde oda olmalıdır. Öyleyse bir büyük kırsal kalkınma hamlesi başlatmalıyız. Bunun için geçmişte Köy Kent uygulamaları başlattık. Ne yazık ki tamamlayamadan iktidardan ayrılmak zorunda kaldık. Şimdi ki iktidar Köy Kent projesi yerine, Köydes isimli başka bir projeyi uygulamaya koymuş, kandırmacadan öteye gitmiyor.
Güya yol yapacak, elektrik su götürecek, ama köy hizmetlerini kapattılar. Bizim üç buçuk yılda köylere yaptığımız hizmetlerin 50'de birini yapmış değillerdir. Köylüyü perişan ettiler. Köylüyü perişan eden bu iktidardan, ülkeyi kurtarmak öncelikli hedefimiz olmaladır. Emekli, esnaf ve memurda perişan durumunda. Başbakan Cumhuriyet tarihinin en büyük, en önemli büyümesini gerçekleştirdiklerini söylüyor. Peki ülke büyüyorda. Memura niye o refah payından pay vermiyorsun. Gerçekte ekonominin filan büyüdüğü yoktur. Gerçekte bunların memuru düşündüğüde yoktur. Bunlar sadece kendi çocuklarına gemi almayı bilirler. Bunlar sadece bir gecede Türkiye'de yetecek mısırın ithal etmeyi düşünüyorlar. Kendi çocuklarını düşünüyorlar, milletin çocuklarını düşünmüyorlar. Hırsızlık ve yolsuzluk bu dönemde aldı başını gidiyor. Ama bizim Başbakanımız toz pembe tablolar çizmeye devam ediyor. Toz pembe görüntüler senin gözünü kör etmiş Başbakan. Ama sandıkta milletten şamarı yiyince, o gözün açılır mı? Tümden kapanır mı? onu bilmiyorum."
DSP Genel Başkanı zeki Sezer, daha sonra karayolu ile Erzurum'a gitti. Özel İdare toplantı Salonu'nda yapılan DSP Erzincan İl Teşkilatı'nın olağan genel kuruluna tek liste olarak giren mevcuk İl Başkanı Hasan Çiçek, yenedine DSP Erzincan İl Başkanlığı'na seçildi.
|
