| |
|
|
F.Bahçe'nin Halep seferi
Dün art arda gelen aksilikler sonucu, hazır olmasına rağmen yazımı gazeteye gönderemedim. Affola! Gelelim Halep izlenimlerine. Bundan 56 yıl önce Suriye'de özel maçlar yapan F.Bahçe, nüfusu 3.5 milyona yaklaşan tarihi Halep kentinde inşa edilen 75 bin kişilik stadın açılışında, ülkenin önde gelen üç takımından biri olan ' El İttihad' (' Birlik') ile karşılaşmak üzere pazartesi günü yola koyuldu. Fenerbahçe kafilesi önce Sabiha Gökçen Havaalanı'nda toplandı. Ardından THY'nin özel uçağıyla bir buçuk saat süren bir yolculukla Halep'e indi.
Kafilede yöneticiler, futbolcular, medya mensupları, takımı her yerde takip eden işadamlarından başka ilginç kişiler de vardı: 1951'deki takımla Suriye'de oynayan eski futbolcular Erdal Kocaçimen, Nedim Günar ve Burhan Sargın! Benim açımdan yolculuk göz açıp kapama kadar kısa sürdü. Çünkü tesadüfen yan koltukta Başkan Aziz Yıldırım'ın kuzeni, Ankaralı işadamı Selçuk Yıldırım vardı. Klasik müzik üzerine başlayan sohbet, biraz sonra ' Ne olacak bu Türkiye'nin hali' mevzuuna dökülünce, Selçuk Beyin olağanüstü fıkra dağarcığı ortaya çıktı. Konu ne olursa olsun sizi yerlere yatıracak bir fırkası var!
Yağmurlu ama ılık bir Halep havasına inen kafile, havaalanında çiçeklerle karşılandı. Asıl sürpriz ise terminal çıkışındaydı: Yüzlerce genç, " Fenerbahçe! Fenerbahçe! " diye tezahürat yapıyor, bu arada davullar çalınıyordu. Çoğu Türkmen kökenli Suriyeli gençler, hemen tüm futbolcuların adlarını biliyor, " Tümer! Tuncay! " diye bağrışıp fotoğraf çekmeye çalışıyorlardı. Sanki takım Suriye'ye değil de, Türkiye'nin bir Güneydoğu kentine inmişti. Zaten Halep de genel görüntü açısından Urfa ile Mardin karışımı bir yer: Damları düz, taş evlerin tepeleri çanak antenlerle dolu Yazılar Arapça değil de Türkçe olsa hiç yabancılık çekmeyeceğiz! Otellere yerleşildikten sonra, takımın antrenmanını izlemek üzere 20 yılda inşa edilen ' Uluslararası Halep Stadı'na geçtik. Burası 1970'lerde açılan İzmir Atatürk Stadı'nı çağrıştırıyor. Sahayla seyirciler arasında koşu pisti var ve tribünler yatık tarzda. Belli ki futbola öncelik verilmemiş. Stat halkın devlet başkanına "sevgi ve saygısını" sunacağı bir gösteri mekânı olarak tasavvur edilmiş. (Ekonomide devletçiliğin hâkim olduğu diğer ülkelerdeki gibi) Fotoğraf çektirmek için Nihat Özdemir ve Mahmut Uslu gibi yöneticilerin ya da Can Bartu, Cem Pamiroğlu ve Turan Sofuoğlu gibi eski futbolcuların çevresini saran gençler, F.Bahçe'yi gayet iyi tanıyordu. Çünkü uydudan Türkiye kanallarını FB-TV'yi izliyorlar. Bizdeki el öpme geleneği burada da var: Başkan Yıldırım'ın eline sarılan sarılanaydı
Spor Bakanlığı ve Halep Valiliği akşam bir yemek verdi. ' Venezia' restoranın adı umut vaat etmiyordu doğrusu. Yoksa o 'mıgır' uluslararası mutfakla mı yetinecektik? Kocaman, yuvarlak, içinde iki tane havuz olan bir mekândı. İçeriye girdiğimizde ilk dikkatimizi çeken şey, kadınerkek herkesin yemek esnasında nargile içmesiydi. Ama korktuğumuz 'damağımıza' gelmedi: Mönü gayet lezzetli bölgesel yemeklerden oluşuyordu. Yemek bitiminde taraflar birbirlerine forma, atkı, rozet ve plaketler hediye etti. Bu arada bizimkilerden de nargileye hamle edenler oldu: Biliyorsunuz, son yıllarda Türkiye'de ' meyveli' nargileler moda. Aynı bizdeki gibi, burada da tömbeki tutkunları, o tip nargilelere ' kız nargilesi' diyerek dudak büküyor. Eski bakanlardan Necdet Menzir'in nargilesinden elma kokuları yükseliyordu gibime geldi ama karıştırmış olabilirim tabii!
|