Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Şubat 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ABD, Castro'yu devirmek için ambargolar yetmeyince 638 suikast planı yaptı. Bir fahişeyi ona yolladı, Fidel planı anladı ve silahını ona verdi. "Beni vur" dedi ancak kadın yapamadı
Politikalarımıza karşı çıkıyor. Dünyanın en büyük diktatörü Fidel artık gitmeli. Küba özgürleşmeli..." İktidarda olduğu dönemde 49 yıl boyunca 10 ABD başkanı da aynı sözleri sarf etti onun hakkında. ABD kendi liderlerini birer birer tarihe gömerken o hep dimdik ayakta kaldı. Peki bir lider nasıl devrilebilirdi ki? Halk ayaklanmasıyla mı, işgalle mi, ambargoyla mı, suikastlerle mi? Dünyanın süper gücü, hepsini denedi 49 yıl boyunca. CIA'yla, yarattığı onlarca "Küba'yı özgürleştirme" kuruluşuyla canla başla çalıştı. Tarlalarına şeker kamışı ticaretini baltalamak için uçaklarla biyolojik maddeler boşalttı, Küba'yı dış dünyaya kapatmaya çalıştı. Ama Fidel her seferinde ayakta kalmayı başardı.

BM'DE ABD'YE REST ÇEKTİ
Aslında dönemin ABD Devlet Başkanı Eisenhower, Küba'yı ilk tanıyanlardan biriydi. Ancak Castro'nun sosyalizm ilan etmesi, bir zamanlar kendi babasının bile çalıştığı United Fruit Company dahil ABD'nin varlıklarını devletleştirmeye başlaması ilişkilerde sonun başlangıcını getirdi. Fidel tüm baskılara yanıt vermek için ilginç bir yer seçti. Küba'yı cezalandıran ambargolardan bir ay önce yani Eylül 1960'ta New York'a giderek Birleşmiş Milletler kürsüsüne çıktı. 4 saat 29 dakikayla BM'deki en uzun konuşma rekorunu kırarken ABD'liler de kendi topraklarında meydan okuyan bu etkili lideri izlemek zorunda kaldı: "Eminim aranızdan hiçbir heyet, bizim gibi aşağılanmamıştır? Bunu hak etmek için hangi suçu işledik? Kendimizi bu ülkeden gelen saldırılara karşı koruyamıyoruz. ABD'ye göre Küba, İspanya'nın ağacında yetişen bir meyveydi. Ellerine düşmemizi beklediler. 30 yıldır bağımsızlık için savaşıyoruz... Devrimci hükümet ilk adımlarını atmaya başladı. Artık şunu söylemekten gurur duyuyorum: Ülkemizi elçilikler değil; halkım yönetiyor!"

FİDEL'E İLGİNÇ TUZAKLAR
ABD, Fidel'i ambargolarla koltuğundan edemeyince komik taktiklere başvurdu. Dalgıçlığa merakı olduğunu öğrenen ABD, önce Karayipler açıklarına içi patlayıcılarla dolu dev bir midye yerleştirmeyi düşündü. Fidel "Aaa ne güzel bir şey" diyerek yaklaşacak, CIA da emeline ulaşacaktı. İçine öldürücü mantarlar döşenen bir dalgıçlık giysisi tasarladılar. Ama gerçeğe dönüşmeden rafa kaldırıldı. Güzel bir fahişeye yüklü miktarda para verildi, içkisine zehirli ilaç atması için Fidel'in. Fahişe elini cüzdanına uzatınca silahla kendini öldüreceğini düşündüğü kadına kendi silahını çıkarıp verdi. Fahişe ise "yapamayacağım" diyerek kaçtı. Tasarlanan 638 yöntem arasında podyumun altına 90 kiloluk bomba yerleştirmek, muhaliflerin suikast düzenlemesini sağlamak da vardı. O ise hep dalgasını geçti. "Amerikan başkanlık seçimlerinde ben de diğer tüm Amerikalılar gibi plaja gittim" sözleriyle tarihe geçti. Asıl intikamını ise eskittiği 10 ABD başkanına karşın kendi isteğiyle koltuğundan inerek almış oldu.

Castro: Nixon küçük bir siyasetçi HARLEM'DE BİR OTEL BULABİLDİLER
BM toplantısı için New York'a giden Fidel ve arkadaşlarını tatsız bir sürpriz bekliyordu. Kentten çıkmalarına izin verilmeyen Küba heyeti otel aramaya başladı. Ancak hepsi "nedensiz bir şekilde" doluydu.. En sonunda siyahilerin çoğunlukta olduğu Harlem'de bir otel Fidel'i tanıdı ve buyur etti. Bu kez de "Fidel genelevde kalıyor" dedikodusunu yaydılar. Küba'nın çiçeği burnunda lideri bu olayı BM'de binlerce yetkiliye şöyle dile getiriyordu: Emperyalizm umudunu o kadar kaybetmiş ki Küba delegesinin geneleve sığındığını açıklıyor. Ama anlamaları gereken şudur: Asıl emperyalizmin para başkentinin (New York) ta kendisi, bizi baştan çıkaramayacak bir fahişedir!