İdris Kardaş

İdris Kardaş

17 Ocak 2018, Çarşamba

Militan Muhalefet

Muhalefet ve Militan sözcüklerinin anlamları için Büyük Türkçe Sözlük'e başvuralım. Fransızca kökenli olan militan kavramının ilk anlamı; "Bir düşüncenin, bir görüşün başarı kazanması için savaşan, mücadele eden kimse" iken daha çok kastedilen anlamı ise şöyle tarif edilmiş. "Mücadelesini zor kullanarak ve yasa dışı yollarla yapan taraftar."

Gelelim muhalefet sözcüğünün anlamına. Arapça kökenli olan muhalefet sözcüğünün sözlükteki üç anlamı şöyle sıralanmış. "1. Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma durumu, aykırılık. 2. Karşı görüşte, tutumda olan kimseler topluluğu. 3. Demokraside iktidarın dışında olan parti veya partiler."

Türkiye'de militan muhalefet kavramının karşılığı ise artık CHP. Bunun için sözlüğe bakmaya gerek yok. Öncelikle CHP Genel Başkanı'nın her hafta grup toplantılarında, ara sıra da hafta içi açıklamalarında mutlaka halkı aşağılayan, şiddeti ve terörü meşrulaştıran, seçimle iş başına gelmiş siyasi bir iradenin devrilmesi için her yolu mubah gören sözler bulabilirsiniz. Bunda sınır her geçen gün aşılıyor zira. En son grup toplantısında 15 Temmuz'daki sivil vatandaşların yargılanma yada hukuki bir sorunla karşı karşıya kalmamalarını sağlamak üzere düzenlenen KHK için yaptığı yorumda, darbeyi savuşturan, ülkeyi kurtaran ve dahi siyaset kurumunu da kurtaran milleti militan olarak tanımladı. Devletin şiddet kullanma yetkisini militanlara devrettiğini öne sürdü. Yasanın 15 Temmuz darbe girişimi sürecini kapsadığını o da biliyordu elbette. Ayrıca 15 Temmuz sivil direnişinin dünyada eşine rastlanmayacak şekilde şiddetsiz geçtiğini, yani darbeye direnen sivil vatandaşların en ufak bir taşkınlık yada linç olayına girişmediğini terlikleriyle oturduğu evden rahatlıkla izliyordu. Ama kendisi için gerçeğin ne önemi vardı ki?

Mesele sadece Kılıçdaroğlu ile de bitmiyor maalesef. CHP içinde birçok siyasetçi çoğu zaman halka hakaret ediyor, kah darbecileri kah teröristleri meşrulaştıran açıklamalar yapıyor. Geçtiğimiz günlerde onlarca hakaret, şiddet ve teröre destek tivitini okuduğumuz biri artık ana muhalefet partisinin İstanbul gibi önemli bir şehrinin başında. Tivitlerde kendi özel yaşamı ile ilgili olanlar bizi ilgilendirmez elbette. Bu konular CHP ve kendi seçmenlerini ilgilendirir. Bu paylaşımlar rahatsızlık yaratırsa seçimlerde cevabını alır, yaratmıyorsa da desteğini alır. Demokratik sistem içerisinde bu riskleri taşıyacak olan yapı CHP'dir, tüm Türkiye değildir. Ancak, söz konusu kişinin paylaşımlarının çoğunda terör ve şiddeti, meşru muhalefet aracı olarak bakma zihniyeti dışa vuruyor. Çoğu zaman hakaretlerle, küfürlerle çoğu zaman da bizzat şiddeti kaçınılmaz yol olarak sunmayla yapıyor bunu. 15 Temmuz sivil direnişini her anlamda itibarsızlaştırma, darbeyi de meşrulaştırma çabaları bunlardan bazıları. CHP il başkanı önce yapılan paylaşımların kendisine ait olmadığını söyledi, İl Başkanlığı koltuğuna oturur oturmaz ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yaptığı hakaretler dolayısıyla kendisinden özür diledi. Ancak mesele Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yaptığı hakaret ve ondan dilediği özür değil. Mesele bundan çok daha derin bir sorunu içinde barındırıyor.

O da CHP'nin git gide militanlaşması, şiddeti meşru muhalefet aracı olarak görmesi ve bunun sonucunda da tüm kadroların bu yönde şekillenmesi sorunudur. Meşru ve siyaset mekanizmaları içerisinde yapılan demokratik muhalefetin yerine, militan bir muhalefet anlayışını dayatıyor CHP. Terör ve şiddeti normalleştirmeye ve meşrulaştırmaya çalışan HDP'nin yanında artık CHP'yi de eklemek durumunda kalıyoruz. Kendilerine verilen görev açık. Ülkenin kaos, şiddet ve terörle boğuşması ve böylelikle küresel vesayet odaklarının ülkeyi kontrol edebilecek siyasi yapıların ve aktörlerin ülkeyi yönetmesi. Millet buna izin vermez ama CHP'nin yürüttüğü ve dayattığı muhalefet zemini ülkenin demokrasisine zarar veriyor. Siyaset kurumunun bizatihi kendisini işlevsizleştiriyor. Dolayısıyla domuz eti yemesi kendi problemleri ama şiddeti muhalefet aracı olarak dayatmaları tüm Türkiye'nin yani hepimizin sorunu. Bu açıdan CHP İstanbul İl Başkanı'nın özür dilemesinin bir anlamı yok. Siyasette şiddetin meşru bir araç olarak kullanılabileceği anlayışı bir yanlış anlaşılma yada pişmanlıkla ifade edilecek bir durum değil. Dolayısıyla şiddeti meşru gören bu zihniyetin siyaset mekanizmasının dışına çıkarılması gerekir. Burada da CHP seçmenine büyük görev düşüyor elbette.

SON DAKİKA