Teknokulis sabah
  • ANASAYFA
  • HABERLER
  • İNCELEMELER
  • DOSYA
  • GALERİ
  • VİDEO
Teknokulis Dosyalar Efsane müzisyen Celal Güven ile Barış Manço'nun evinde buluştuk

Efsane müzisyen Celal Güven ile Barış Manço'nun evinde buluştuk

Kurtalan Ekspres'in kurucu üyelerinden, emektarlarından biri. Barış Manço'nun bir dönem en yakınındaki isimdi. Hem sahnede hem de sahne dışında yaptıklarıyla işleri çekip çevirir, hayranlık uyandırırdı. Hala da öyle...

  • A A
EFSANE MÜZİSYEN CELAL GÜVEN İLE BARIŞ MANÇO’NUN EVİNDE BULUŞTUK
8 Temmuz 2016, Cuma Güncelleme : 14:48:26

Birkaç kez mesajlaşmış, ama bir türlü denk getirememiştik yüz yüze konuşmayı. Nihayet sıcak bir pazar gününün öğleden sonrasında, merhum sanatçı Barış Manço'nun müze olarak faaliyet gösteren evinde buluşmak için sözleştik. Telefonda konuştuğum insan, Türk müzik tarihine damga vuran isimlerden, dolayısıyla heyecanlanmamak elde mi!

Nasıl yola çıktım bilmiyorum, ama o gelmeden Barış Manço'nun evine varmıştım bile. Onu beklerken bir yandan da tekrar tekrar etrafı inceliyor, çalan şarkıları dinliyordum. Derken kısa süre sonra geldi. Heyecanlı, enerjik ve güler yüzü ile... Kim mi? Sevgili Celal Güven, ya da onu yakından tanıyanların deyimiyle Celal Manço!

İlk dediğim şey, "Abi seni videolarda, kliplerde defalarca izledim ve kaşları çatık, oldukça sinirli biri gibi duruyorsun sahnede..."

Cevabı ise, "Alakası yok, o sahne ciddiyetidir."

Çok güzel bir cevapla selamladı beni. Celal Güven, ses kayıt cihazları ve benzeri teknolojik ürünleri pek sevmiyor. Bu tip cihazlar açıkken gerçekleşecek sohbetlerin doğallıktan uzak ve keyifsiz olacağını düşünüyor.

"Açma yahu, boşver ses kayıt cihazını, telefonu falan. Karşılıklı konuşalım. Zaten anlattıklarım aklında yer edecektir. Aklına bir şey takılırsa da arar sorarsın yine, böylesi daha güzel."

Hayranlık uyandıran bir cevap daha! Eh, artık karşısında dikkatle duruyor ve ağzından çıkacakları heyecanla bekliyordum! Yaklaşık 1 saat sohbet ettik. Genellikle o anlattı, ben de dinledim tabii.

"Barış'ın mucize konseriydi..."

1977 yılında, Londra'daki dünyaca ünlü Rainbow Theatre'da konser vermiştik. Barış Manço çok hastaydı. Sarılık geçiriyordu, ayakta duracak hali yoktu, ama yine de konsere çıktı ve şarkılarını söyledi. Bana göre o konser, Barış'ın mucize konseridir. Başkası olsa yapamazdı.

Ayrıca, o konserden sonra Barış, İngiliz televizyonuna röportaj veriyordu, ben de dinliyordum kenarda. Spiker, "Tüm ekip Türk, ama sanırız Celal Güven yabancı" dedi benim için. Kurduğum sistemden ve performansımdan etkilenmişler. Bu tabii gurur vericiydi benim için ve tabii ki Türküm.

Barış Manço'nun İngilizce albümünün kaset versiyonundaki kartonette bir gazete küpürü görseli var. "Nostalgic Tulip" isimli bir şarkıdan söz ediliyor. Ancak albümde böyle bir şarkı olmadığı gibi, bu şarkının varlığı da muamma. Merak edip Celal ağabeye sordum.

Bazen albümler için fazla şarkı kaydeder, daha sonra albümde yer almasını istediğimiz şarkıları belirlerken elemeler yapardık. Tulip, bildiğin gibi lale demek. Lale Manço'ya yazılmış bir şarkıydı ve emin olmamakla birlikte o şarkıyı kaydetmiştik (Bu sırada melodisini mırıldanıyor. Şarkının kaydının nerede olduğu ise bilinmiyor).

Efsane albümlerden "Yeni Bir Gün"ün kapak fotoğrafından söz ediyor...

O fotoğraf, Belçika'da, bir şatoda çekildi. Albümü hazırladıktan sonra fotoğraflar çekmek için yola koyulduk. Barış, bu iş için profesyonel bir fotoğrafçı getirmişti. Büyük bir çantası, birçok ekipmanı vardı. Ben de yanımda ufak bir makine getirmiştim ve o esnada kendimce fotoğraflar çekiyordum. Çekimler bitti ve geri döndüğümüzde Barış bana baktı ve "Ver o kamerayı bana" dedi. İlk başta vermek istemeyince ısrar etti ve ben de verdim. Albümün kapağında yer alan fotoğraf, benim çektiğim fotoğraflardan biri oldu böylece. O esnada yanımızda Caner Bora da vardı.

"Kurtalan Ekspres benim çocuğum. Onu koruyup kollarım..."

Kurtalan Ekspres'in kurucularından biriyim. Biz, Barış askerdeyken 18 ay onu beklemeyi seçen bir gruptuk. Sadece sahnede ve stüdyoda değil, arka planda da Barış ve Kurtalan için birçok şey yaptım. Tumba, perküsyon, davul, vurmalı çalgılar ve daha birçok şey. Barış'tan çok şey öğrendim.

Kurtalan Ekspres, yıllarca hep çok güzel şeyler yaptı, "üreten bir grup" oldu. Ancak Barış'ın vefatının ardından 19 yıllık sürece baktığımızda, "üreten" değil de "cover yapan bir grup" kimliğine bürünmüş durumda. İşte bu beni çok üzüyor. Bunu dile getirince de kötü adam olarak anılıyorum.

Oysa ki ben, her zaman Kurtalan'ın iyiliğini isteyen bir adam oldum. Kurtalan Ekspres, Barış Manço'nun vefatının ardından AF grubundan Asrın'ı solist olarak transfer etmişti. Bir gece onları canlı olarak izlemiş ve beğenip, "Çok yerinde bir karar vermişsiniz" diyerek ekibi tebrik etmiştim. Yine konserin sonrasında, Asrın'ı evimde ağırlayarak uzun uzadıya sohbet etmiştik. Kendisi aynı zamanda eşimin öğrencisiymiş. Bunu da öğrenince ayrıca mutlu olmuştum.

Doğruları, güzel şeyleri nasıl dile getiriyorsam, yanlış ve üzücü şeyleri de dile getirmekten çekinmeyen biriyim. Kurtalan Ekspres'in şu anki hali nerede, eski parlak günleri nerede...

Bazı konularda yıllarca sustum, tek kelime etmedim. Söylemediğim şeyler, benim ağzımdan çıkmış gibi etrafta yayılmaya başladı, ama alakası yok. Neler oldu neler bitti, yaşananlar, haksızlıklar ve tüm gerçekleri paylaşmak istiyorum. Bunun için de şu an bir kitap hazırlıyorum. Ayrıca, her şeyi konuşmak ve tartışmak için Kurtalan Ekspres'in eski (hayatta olan) ve yeni tüm elamanlarıyla bir araya gelmeye hazırım. Bu kadar da iddialıyım. İnsanlar gerçekleri bilmeli.

"Kurtalan Ekspres'ten ayrıldım, çünkü Barış'ı üzmek istemiyordum."

Yıllarca Barış Manço'nun en yakınındaki kişiydim. Kardeş gibiydik, hatta bana Celal Manço da derlerdi. Bir keresinde Barış ve Lale, Edirne'de büyük bir trafik kazası geçirmişti. Duyar duymaz atladım gittim. Barış'ın ailesi de oradaydı tabii ki. "Ben daha fazla kalıp da fazlalık yaratmayayım" diye düşünüp hastaneden ayrılayım derken Barış beni engellemişti: "Çabuk valizini topla ve buraya gel. Benimle sen kalacaksın."

Çok yakındık, ona en çok besteyi ben verdim ve birçok özel anımız var, ama adı üzerinde "özel". Sonra 1989'da ben Kurtalan Ekspres'ten ayrıldım, aslında Barış Manço'dan ayrılıyordum bir bakıma. Grup içinde uyuşmazlıklar ve sorunlar vardı. Detay vermeyeyim. Bu sebeple de Barış hep diken üstündeydi, üzülüyordu. Ben de o daha fazla zor durumda kalmasın, üzülmesin diye kendimi geri çektim. Hatta İstanbul'dan ayrıldım, Ege taraflarına gittim. Ayda 15 bin lira kazanıyordum, ama para önemli değildi. Kolay kolay kimse o kadar büyük parayı bırakıp gitmezdi, ama ben gittim.

Soldan sağa: Celal Güven, Bahadır Akkuzu, Barış Manço, Caner Bora

Osman şarkısının müziği beklenmedik anda ortaya çıktı

Sinan Çetin'in 14 Numara isimli filmi için film müzikleri hazırlıyorduk. Sinan enteresan bir adam. Daha diğer müziklerle tam ilgilenemeden "Hadi şuraya bir final müziği hazırlayın" dedi. Barış da bunu ertesi sabaha benim yetiştireceğimi söyledi. Ama nasıl yapacaktım? Üstelik, bizim çok konuşan bir arkadaşımız vardı ve eve gittiğimde onla karşılaştım. "Eyvah" dedim kendi kendime. Bu adam varken ben nasıl çalışacağım şimdi? Oturdum klavyenin başına, ilham gelsin diye bekliyorum. Sonuçta bir şeyler yaptım, kasete kaydettim. Jean Jacques Falaise de evdeydi ve o da düzenlemelerini yaptı. Barış, ertesi sabah arabayla almaya geldi beni. Verdim kaseti ve pek umutlu değildim açıkçası. Yolda teybe taktı ve kaydı çok beğendi. Filmde kullanmadı, kendi albümünde kullanmak istedi. İşte Osman şarkısının müziği böyle ortaya çıktı. Sözler tabii ki Barış Manço'nun, ama hikaye benim. Osman benim ağabeyim bu arada, "Osman, bir garip oğlan..." Sonra, Zehra şarkısı. Hala kızı Zehra.

Barış, bu şarkılarda hikayelerimden yola çıkardı. Mahkum şarkısı örneğin. Bu şarkının ilk sözleri, benim hikayemle pek uyuşmuyordu, bunun için de sözlerinde düzenlemeler yapılarak okundu. Sonuçta Barış Manço gibi bir söz yazarı, bir ozandan söz ediyoruz. Yazdıklarını beğenmemek haddimize değil! Çok mutlu olmuştum. Mahkum şarkısının bestesi de bana ait. Daha fazla detayı, hazırladığımız kitapta paylaşacağım.

Celal Güven, 24 Ayar albümünde hiç hesapta yokken davul çaldı

24 Ayar albümü için çalışmaların büyük kısmını 1 haftada tamamlamıştık. Tarihte en hızlı hazırlanan Barış Manço albümüdür. Yapımcılar olarak ben ve Jean Jacques Falaise vardık. İşlerin büyük kısmı bu kadar erken bitince masraflar çok olmadı, geriye para arttı. Bunun üzerine Barış, düzenleme ve mix işlemlerini de Belçika'da yapmamızı önerdi. Kalktık gittik, ama stüdyodaki tonmaister, davul kayıtlarında sorun olduğunu söyleyince kalakaldık. 4 Kapı şarkısının davul kayıtlarında kanal sızması vardı ve yeniden kaydedilmesi gerekiyordu.

Davulcumuz Caner Bora İstanbul'daydı. Barış bana baktı. Bu bakışı biliyordum, ama nasıl olur? "Yapamam, edemem, davulcu muyum ben?" demek kâr etmedi. Çünkü Barış, "Yapabilir misin?" diye sormazdı, "Yaparsın" derdi. Davulun başına geçtim ve çalmaya başladım ritme göre. O esnada Barış bana, ben de ona bakıyordum. Ellerini kaldırıp işaret ediyordu. Ve bitirince sonuçtan memnun olduğunu görüyordum. Gerçi yine de dikkatli dinleyince ufak tefek ritm bozuklukları fark edilebiliyor.

  • EN ÇOK OKUNANLAR

"Müzik eğitimim yoktu, ama tecrübelerim vardı..."

Kurtalan Ekspres'in ardından müzikten kopmadım. Yamaha'nın müzik okulları vardı. İzmir'de, bu kurumda da yer aldım, on bini aşkın öğrenciden söz edebiliriz. Oldukça verimli ve güzel eğitimler oldu. Baktığımızda benim bir müzik eğitimim yoktu, ama her zaman disiplinli çalışır ve doğru şeyi yapardım. Daha önce görmediğim bir konser sistemini bile biraz kurcaladıktan sonra kullanıma hazır hale getirirdim. Bir keresinde Fuat Güner, tesisat kurulması konusunda yardım için beni çağırmıştı. Gittiğimde gördüm ki bu işleri yapan birçok kişiyi de çağırmış. Dedim ki, "Fuat, ya onlar ya da ben." Fuat herkesi gönderdi, bir ben kaldım ve istediği sistemi sorunsuz hazırladım. Bu sebeple sahne deneyimleri, tecrübeler çok önemli. Japonlar geldi ve beni seçtiler. İstersen beni Mehmet Yumurtacı'ya sorabilirsin mesela.

Mehmet Yumurtacı, mesleğinde 40 yılı geride bırakmış bir müzik eğitmeni, müzik adamı. Celal Güven'den habersiz olarak onu aradım ve dedi ki:

Yamaha Uygulamalı Müzik Merkezleri, temelde sahneyi bilen, insan ilişkileri iyi olan müzik direktörlerine ihtiyaç duyuyordu. Celal Güven de müziğin içinde yaşayan, sevilen biriydi ve teklif götürüldü. Eğitimler, konserler, öğrenci konserleri, Japonlar gelince seminerler ve daha birçok şey yaptık. Sistemi çok iyi koordine ediyordu. Çok tecrübeli ve insan ilişkileri çok iyi birisidir, hakkını ödemek zor. Bence Kurtalan Ekspres, Türkiye'nin en iyi grubudur. Tabii Barış Manço ile oldukları eski yıllardan söz ediyorum. Celal ile hala konuşuyoruz, görüşüyoruz.

"Eğer Barış ölmeseydi, yeni bir televizyon programı yapacaktık..."

Uzun süredir görüşmemiştik. Bir televizyon programı hazırlamıştım. Ciddi bir yazar kadrosuyla çalışıyordum. Programın ismi "Hominigırtlak", teması ise yemekler. Ama birçok farklı tiplemenin olacağı, skeçlerin olacağı eğlenceli bir programdı kafamdaki. Komik bir program. Hem birbirinin aynısı programlardan sıkılan seyirciler için de iyi olacaktı. Bu program tam da Barış'a göreydi. Başkası uymazdı...

Projeyi anlatmak için randevu aldım. Bana biraz kızgındı sanırım. "15 dakikam var, seni dinliyorum" demişti. Barış lafı dolandırmayı sevmez, net olmak isterdi. Çünkü vakit onun için çok önemliydi. Konuyu açtım ve toplantımız 15 değil, 45 dakika sürdü. Fikrimi sevmiş ve kabul etmişti. Onunla son görüşmemizdi bu. Ne yazık ki bu projeyi televizyona aktarmaya ömrü yetmedi. O olmayınca da başka kimseye bu projeden söz etmedim. Barış için yaptıklarım sadece ona özeldir, başkası düşünülemez.

Celal Güven, yakın zamanda yurt dışında özel bir konser gerçekleştirdi. Devamı da yolda gibi. Ama o, bu tip konserlerin Türkiye'de de yapılmasını istiyor. Tabii organizatörlere de iş düşüyor burada.

Yakın bir zamanda, Avustralya'da senfonik bir konser verdik. Sahnede onlarca değerli müzisyen vardı. Cahit Berkay, Emrah Karaca, Fehiman Uğurdemir, Caner Bora ve daha birçok değerli isim. Tek kuruş almadılar. Ben de ticari kazanç kaygısı ile gitmedim. Caner'le uçağa atladık, konseri yaptık, geri döndük. Çok özel bir geceydi.

Şimdi bu tipte yeni konserler yapmamız isteniyor. Daha önce Tarkan ve Sezen Aksu gibi isimlerin yurt dışı konserlerini gerçekleştiren organizatörlerle görüşüyoruz. Almanya, Belçika ve Hollanda'da konserler olabilir. Ve yine bu konserlerde Barış için hazırladığım Barış'a Özlem 1 ve Barış'a Özlem 2 isimli senfonik bestelerimi çalabiliriz.

Özkan Uğur'u çok seviyor

Özkan Uğur, Kurtalan Ekspres'in ilk zamanlarında vardı. Geldiğinde çok küçüktü, ilk performanslarını sergiliyordu. Ona elimden geldiğince yardımcı olmaya, onu koruyup kollamaya çalıştım. Hala görüşüyoruz kendisiyle. Adam gibi adamdır. Yardıma ihtiyacım olduğunda mutlaka yardım eder. Konserlerde buluşuruz sohbetler ederiz.

  • Facebook
  • X
  • Flipboard
  • Rss
  • Künye