Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

02 Ekim 2017, Pazartesi

Yatsınlar kalksınlar, bu topraklarda yaşadıklarına dua etsinler!

Alman Siemens şirketi Fransa'nın koskoca Alstom'unu (Fransa'nın önde gelen tren ve tramvay üreticisidir) yuttu. Daha açık ifadeyle Siemens, devletin elinde tutmaya çalıştığı Alstom'un yüzde 50 hissesini satın aldı. Sektörün diğer büyük şirketleri de can çekişiyor.

Hani Fransa AB'nin gücünü arkasına alarak Almanya'yı dizginleyecek, denetimi ve etkisi altına alacaktı.

Hani Fransa, Almanya'nın elini kolunu bağlayacaktı da Almanya bir daha Fransa'yı boyunduruğu altına alamayacaktı.

Hani Fransa, Almanya'yı boğmak için elinden geleni yapacaktı. Bir yolunu bulup onu yaşatmayacaktı.

Hani Avrupa Birliği bu amaçla kurulmuştu.

Gel gör ki tam tersi oldu. Almanya kapitalizm devrimiyle belini doğrulttu, servetine servet kattı ve Avrupa'nın en zengin ülkesi oldu. Sonunda İngiltere ve Fransa'yı sollayarak AB'yi de ele geçirdi. Öyle ki İngiltere AB'den çıkmak zorunda kaldı.

Açıkçası, Fransa Almanya'nın dümen suyunda gidiyor. Fransız Cumhurbaşkanları da Almanya'nın emirber neferi konumundalar.

İşte bundan dolayıdır ki, Sarkozy, Hollande ve Macron seçilir seçilmez ilk iş olarak Almanya'ya koşmuş ve ayaklarının tozuyla Merkel'e biat etmişlerdir...

Evet, işçi ve emekçi sınıfına ihanet eden ve haftalık çalışma saatlerini patronlar lehine arttıran solcu Hollande çok fena çuvalladı...

Liberal Macron da çuvallamak üzeredir. O da şu sıralar işçi ve emekçi sınıfına ihanet etmekle meşguldür. Nasıl mı? İşçi kıyımlarına yeşil ışık yakarak kamuya ait şirketleri Almanya'ya peşkeş çekerek...

Hatırlarsanız benzer şey Amerikan General Electric'in 2014'te Alstom'un 9,7 milyar avroluk elektrik bölümünü satın aldığında da yaşanmıştı. Satış sonrası 1300 işçinin bohçası eline verilmişti...

Demek ki, Fransa örneğinde görüldüğü gibi ekonomik kalkınmayı, solcular, liberaller değil kapitalistler daha iyi yapıyorlar...

Fransızlar "Adalet, özgürlük, eşitlik, insan hakları" diye ötüp duran solcularla, liberallerle (Hollande, Macron) bir yere varılamayacağını gördü.

(Tıpkı halkımızın lafta solcu geçinen CHP'yle bir yere varılamayacağını gördüğü gibi. Zira CHP'nin kalkınma programı yoktur. CHP'nin her hangi bir planı, projesi ve propagandası da yoktur. CHP'nin kalkınma adına memlekete verdiği rahmet hepi topu bir iki tane şeker fabrikasıyla ve çimento fabrikasıdır...)

Gelinen aşamada halkımız kapitalizmi sevmiştir. Çünkü iktidar kapitalist kalkınmayla oluşturduğu refahtan halkımıza da pay vermektedir.

Evet, AK Parti iktidarı sanayileşmeyi geliştirmenin yanı sıra Avrupa'da solcu partilerin savunduğu sosyal demokrat politikaları da (Sağlık, emeklilik ve sosyal yardım harcamaları gibi) başarıyla uyguluyor. Üstelik bütün bunları askeri harcamalar rekor düzeyde seyretmesine rağmen yapıyor. Daha ne olsun?

Bizde de Tayyip Erdoğan'a alternatif bir Macron çıksın mı? Ne dersiniz salaklar pardon solaklar?

SON DAKİKA