kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Soli Ozel @ SABAH
 

İki arada bir derede

Batı ittifakı içinde Türkiye ile ilgili tartışma giderek yaygınlaşyor. Türkiye hakkında çeşitli ülkelerde yazılanların niteliğinde gözle görülür bir iyileşme var, ezbere yazanların sayısı azaldı. Bu tartışmalar sonucunda ortaya çıkan siyasi kutuplaşmaya baktığınızda da, Türkiye meselesinin Türkiye'de yaşayanların dışındakiler açısından da ne denli önemli olduğu ortaya çıkıyor.
Bu önemin şimdilik çok fazla dillendirilmeyen bir boyutu Atlantik ilişkileri bağlamında Türkiye'nin esas yöneliminin kimden yana olacağıyla ilgili. AB içinde Britanya, İspanya ve İtalya'dan sonra Alman hükümeti de AB'yi stratejik bir bütünlük içinde değerlendirerek Türkiye'nin üyeliğini desteklemeye başladı. Üstelik geçmişten farklı olarak gerek sık sık bu konuda Türkiye'nin sahiplenilmesi, gerekse bunu yaparken kullanılan söylem desteğin laftan ibaret olmadığını gösteriyor.
Fransa, kendi içindeki problemler veya bugünkü siyasi sınıfının ufuksuzluğu nedeniyle benzer bir değerlendirme yapamıyor. Herald Tribune gazetesindeki yazısında Fransız düşünce kuruluşu IFRI'den Dominique Moisy'nin de vurguladığı gibi, "Fransızlar Avrupa içindeki önemli rollerinin süreceğinden biraz daha emin olsalardı Türkiye'nin adaylığını bir Anglo-Sakson... komplosu olarak görmezlerdi... Türkler Avrupa'daki tartışmanın yalnızca insan hakları ve ekonomik rekabetçilikle alakalı olmadığını anlamalılar. Tartışma onların özüyle ilgili. Yani tarihsel açıdan Avrupa uygarlığı alanının bir parçası olan, ancak coğrafi ve kültürel açıdan bunun doğal bir parçası sayılmayan büyük bir Müslüman millet."

ABD neden destekliyor?
Aynı gazetede aynı gün yazı yazan Amerikalı tarihçi Ian Bremmer de Türkiye konusuna ABD-AB ilişkileri çerçevesinden bakmış. Brüksel'de dört yıldır erkek çocuklarına verilen adlarda Muhammed isminin önde çıktığını vurgulayan Bremmer'e göre AB, Türkiye kararında bir açmazla karşı karşıya. AB "kıtanın giderek yaşlanan nüfusunun cömert sosyal güvenlik politikalarının bedelini ödemek için artan göçe ihtiyacı olduğunu kabullenmekle, bu göçmenlerin Müslüman olmaları durumunda patlayacak kültürel ve siyasi tepki arasında" sıkışmış durumda.
AB, Müslümanlar'a kapıları kapatma, terörle mücadelede Amerikan katılığına yaklaşmakla kendi yabancı düşmanlığıyla yüzleşip, ekonomisini taşıyacak Müslümanlar'ı topluma entegre etme tercihlerinden birini seçme durumunda. Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili karar da bu nedenle büyük önem taşıyor. Buraya kadar olan bölüm epey zamandır Türk basınında da tartışılıyor, dış basındaki ve düşünce kuruluşlarındaki yaklaşımların da özünü oluşturuyor. Bremer'in yazısının çarpıcı tarafı, sonunda sorduğu soru. Atlantikötesi ilişkilerde ABD ile AB arasındaki soğukluk giderilmediği taktirde Türkiye'nin hangi tarafla işbirliği yapacağı daha fazla önem kazanıyor.
1 Mart tezkeresinin reddinden sonra ABDTürkiye ilişkileri henüz üzerine oturabileceği bir ray bulamadı. Bu ilişkilerin ortak çıkar alanı yeniden tanımlanamadı. Üstelik güvensizlik de sürüyor. Türk dış politikası da temel tercihlerinde ve özellikle Ortadoğu'da kullanılacak yöntemlerde AB'ye daha yakın duruyor.
Bu durumda AB'ye girdiği taktirde Birliğin askeri gücünü artırarak NATO'yu gereksiz kılabilecek, İsrail ile ilişkileri soğuyacak bir Türkiye'nin AB üyeliğine ABD'nin destek vermesinin anlamı var mı diye soruyor Bremer. Cevabı da çok açık: "ABD-AB ilişkilerine yapacağı etki göz önünde bulundurulduğunda, Washington'un Türkiye'nin AB'ye girmesine verdiği destek anlamsızlaşıyor."
Bu soruyu Amerika'da soranların sayısı arttıkça Türkiye'nin de kendi stratejik geleceği ve tercihleri üzerinde ciddi bir tartışmaya girişmesi elzem oluyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Körlerin yürüyüşü: Fransa   / 21-10-2004
 Yenilgiden doğacak zafer   / 17-10-2004
 Kerkük, Kerkük   / 14-10-2004
 Kaderi belirlemek   / 10-10-2004
 Bu eşik geçildi   / 07-10-2004
 Bir umut   / 03-10-2004
 Kutsal olmayan şiddet   / 30-09-2004
 Asıl zorluklar   / 26-09-2004
 Fezalı Türkiye   / 23-09-2004
 Omlet   / 19-09-2004
SOLİ ÖZEL
İki arada bir derede
Batı ittifakı içinde Türkiye ile...
Aslan Bal-iç-ti
Aslan Bal-iç-ti
Galatasaray, zorlu Trabzon deplasmanından, hakem Tatlı'nın tartışmalı...
Kahraman tatlı
Kahraman tatlı
Maçın kilit adamı Serdar Tatlı'ydı. 4 kritik penaltı pozisyonunun...
Aşkın temeli özgürlük
Aşkın temeli özgürlük
Ateşli bir AB aleyhtarıydım. Ama Türkiye şu anda başka yere gidemez.
Haluk Kırcı Ukrayna'da operasyonla yakalandı
7 TİP'linin öldürüldüğü Bahçelievler Katliamı hükümlüsü Kırcı Azak...
Ersun Hoca'dan tam zamanında müdahâle
Kastamonu'dan İstanbul'a gelmekte olan Hüseyin Gürçay, Amasra...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.