kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Abdurrahman Yildirim @ SABAH
 

81 yıl önceki siyasi kurtuluşu ekonomiye tahvil edemedik, umut AB'de

Cumhuriyet'in yıldönümü ekonominin uzun vadede nereden nereye geldiğini sergilemek için iyi bir fırsat. 81 yıl önceye göre Türkiye de, ekonomi de şüphesiz daha iyi durumda. Ama ne kadar ileri gittiğimize de ancak dünyanın diğer ülkeleri ile karşılaştırma yaparak karar verebiliriz. Türkiye ekonomik performans açısından Güneydoğu Asya ülkelerinin gerisinde ama Latin Amerika ülkelerinin önünde yer alıyor. Bir tarafta başarı bir tarafta başarısızlık var. Türkiye'de bu ikisinin arasında bir yerde bulunuyor.
* 1923'de GSMH 570 milyon dolardı, 2003 rakamlarına getirildiğinde
4.6 milyar dolarlık bir ekonomiydi. 2004'te ise 293.3 milyar dolara çıkması bekleniyor.
* Kişi başına gelir 1923'te 45 dolar gözüküyor ama bugünkü dolar değeri ile 454 dolar ediyor. 81 yıl sonra kişi başına gelir 2004'te 4.112 dolar çıkıyor. 10 kata yaklaşık bir artış söz konusu.
* Cumhuriyet yıllarının 15'i daralmayla, 66'sı büyümeyle geçti. 15 yılın ortalama yıllık küçülmesi yüzde 6.9. 66 yılın ortalama yıllık büyümesi yüzde 7.4. 81 yılın ortalama büyümesi yüzde 4.7. Bunun yüzde 2'sini nüfus artışının götürdüğünü dikkate alırsak geriye 2.7'lik bir reel büyüme kalır. Bu da vasat bir performans.
* Vasat büyüme sonucunda yeterli bir istihdam yaratamıyor, işsizlik sorununu çözemiyoruz. Gelir dağılımını düzeltemiyoruz.
* Ekonomi performansının düşüklüğünde siyasi istikrarın yakalanamamış olması da önemli bir rol oynuyor. 81 yılda 59 hükümet kurulmuş. Yani her 16 aya bir hükümet düşüyor. Ekonominin asıl büyüdüğü yıllar da zaten işbaşında uzun süreyle kalan, tek başına iktidara gelen hükümetler dönemi. Atatürk dönemi, Menderes dönemi, Demirel dönemi, Özal dönemi böyle dönemler. Erdoğan dönemi de bunlara eklenmeye aday.
* Krizli yılların ortak özelliği ise çoğunlukla dış şokların etkisiyle gerçekleşmesi. 1929 Dünya Buhranı, 2.Dünya Savaşı, petrol şoku, 1998 Rusya krizi Türkiye ekonomisinin ilgili yıllarda küçülmesinde etkili rol oynadı. Dış şoklara karşı içeride hükümetler etkili önlemler almadı veya alamadı. Sadece 1954, 1994 ve 2001 kriz ve küçülmeleri içeriden ve yönetim hatalarından kaynaklandı.
* Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı borçlarını üstlenerek yaşamına başladı. Borçlu doğdu. Sonuçta bu borçları ödedi ama 1980 sonrasında iç borçlanmaya ağırlık vermesiyle yine dünyanın en çok borçlu ülkelerinden biri haline geldi. Net kamu borçlarının milli gelire oranı yüzde 69 düzeyinde. Bu oran AB'nin üst limiti olan yüzde 60'ı geçiyor ve diğer ekonomik faaliyetleri engelliyor.
* Aşırı borçluluk, büyümeyle birlikte cari açığın her keresinde sorun olması, tarımda gerileme yanında kalite düşüklüğü ve gıda güvenliğinin sağlanamaması, kişi başına gelirin düşüklüğü, gelir dağılımının bozukluğu, Ankara'nın doğusunda Gaziantep-Zonguldak çizgisinin kuzeyi ve doğusunun hala yatırım fakiri olması, bölgeler arasındaki gelir uçurumunun devam etmesi, ülkenin rekabet gücünün düşüklüğü, kayıtdışılığın yaygınlığı ve hepsinden önemlisi işsizliğin yaygınlığı, siyasi kurtuluşu ekonomik kurtuluşun izleyemediğini gösteriyor. Kurtuluş savaşı ile kazanılan siyasi bağımsızlık 81 yılda ekonomik bağımsızlığa dönüşemedi.
* 81 yıl sonra gelinen aşamada en büyük umut ise AB ile başlayacak müzakere sürecinde ekonominin büyük dönüşümle güçlenmesi, Avrupa ekonomileri ile boy ölçüşür duruma gelmesi.
Ancak bunun için de Ankara'nın egemenlik haklarını AB ile paylaşması gerekecek.

Sonuç
"Silgi kullanmadan resim çizme sanatına hayat denilmektedir"
John Christian

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Tarımda tepeden tırnağa yenilenme zamanı   / 28-10-2004
 Borsanın ve halka arzların kırılma noktasına geldik   / 27-10-2004
 Yeni paranın vitrine çıkartıldığı günde döviz tevdiat hesapları 50 milyar dolar   / 26-10-2004
 İç borcun faizini düşürüp vadesini uzat tarıma, eğitime, sağlığa kaynak yarat   / 25-10-2004
 Türkiye'nin asıl rekabet üstünlüğü turizmde mi?   / 22-10-2004
 Geleceğin şekilleneceği iki ay   / 21-10-2004
 İhale, yeni dönemin ilk teyidi   / 20-10-2004
 Cari açıkta kararlılık iyi, önlemi görelim   / 19-10-2004
 Riskler dışarıdan avantajlar içeriden   / 18-10-2004
 Sermaye piyasasında değişim (2)   / 15-10-2004
İLKER SARIER
Cumhuriyet'in olması yetmiyor
Bugün 29 Ekim Cumhuriyet...
ŞELALE KADAK
Eurobond bilmeyenler Arditti'ye kitap yazdırttı
Bilseniz...
ABDURRAHMAN YILDIRIM
81 yıl önceki siyasi kurtuluşu ekonomiye tahvil edemedik,...
Kâbus gibi gece
Kurtlar Vadisi'nden Tarık Ünlüoğlu'nun evinde bir araya gelen Bir...
Hastane mikrobu ressamı vurdu
Eski bakanlardan Veysel Atasoy ve Prof. Dr.Üstün Korugan'ın hayatına...
Kırcı da yeşil pasaportla yakalandı
Kırcı da yeşil pasaportla yakalandı
Haluk Kırcı'nın da, Alaattin Çakıcı gibi yurtdışına yeşil pasaportla...
"Bu tutulma ile depremin ilgisi yok"
Yılın son Ay tutulmasının ardından gelen Romanya depremi akla,...
IMKB
E: 22,900 D:% 1.48
DOLAR
S: 1,473,000 D:% -0.27
EURO
S: 1,871,000 D:% -0.85
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.