İhale, yeni dönemin ilk teyidi
Dün Hazine'nin yaptığı üç yıllık ihaleye yarıdan çoğu yabancılardan olmak üzere yüklü talep geldi. Altı ayda bir yüzde 10 faiz ödemeli devlet tahvillerinin ortalama yıllık bileşik faizi yüzde 21.43 düzeyinde gerçekleşti. Bu ihale bir kaç yönüyle Türkiye ve mali piyasalar için bir dönün noktası gibi. * Bir kere ihalede ortaya çıkan faiz oranı 1984'te başlayan Hazine ihaleleri içinde en düşüğü. * İhale Hazine'nin 2000 yılı sonrası ilk kez kayda değer bir vade uzatma çabasını teyit etti. Türkiye uzun bir aradan sonra ilk kez üç yıl vadeyle devlet iç borçlanma senedi sattı. * Vade uzatma Maliye Bakanı'nın 2005 Bütçesi'nde faiz giderlerinin ilk kez yüzde 3.6 azalarak 56.4 katrilyona ineceğini açıklamasına denk geldi. Faiz ödemelerinin nominal olarak düşebilmesi, ihalelerin itfa tarihlerinin 2005 yılı sonrasına sarkmasına bağlı. * Üstelik bu üç yıllık vadeyi satın alanların çoğunluğu yabancı yatırımcılardı. Demek ki, önümüzdeki üç yıllık süreçte Türkiye hakkında iyi şeyler düşünülüyor. Bu üç yıllık sürede Türkiye'nin başına bir kaza bela gelmeyeceğine, reel faizlerin ve enflasyonun düşeceğine inanılıyor ki, ihaleye bu kadar para yatırıldı. * Üç yıllık süre aynı zamanda genel seçimleri de içine alan bir dönem. Gerçi Kasım 2007'ye kadar yasal süre var. Ancak 1980 sonrası hiçbir seçim zamanında yapılmadı, en azından aynı yıl bir kaç ay öne çekildi. Şimdi de bu ihtimal var. Dolayısıyla 2007 Ekiminde itfa olacak tahvillere yatırım yapan yabancılar, Türkiye'nin seçim riskini de aldı. Bu, siyasi ve ekonomik risk algılamasının azaldığına işaret. * Bu hareket aynı zamanda AB'den müzakere tarihi almaya yakın ve IMF ile üç yıllık bir stand-by anlaşması yapma arifesine denk geliyor. Yani program süresinde itfa olacağından, borcun ödenmeme riski düşük. * Türkiye'nin borç vadesini uzatma operasyonunun ilk hamlesi başarıyla geçildi. Şimdi sırada ikinci hamle var. Hazine'nin 5 yılı denemek için hazırlıklara giriştiği belirtiliyor. * Özellikle ilk hamlenin başarılı olmasıyla döviz kurunda ve faizde gerileme meydana geldi. Faiz oranları mayıs ayından bu yana ilk kez fonlama maliyeti olan 22.13'ün altına, yüzde 21.91 düzeyine indi. Dolar kuru da 1.474 bin liranın altına geriledi. Bu düşüşler devam edebilir. * Dövizi ve faizi aşağı çeken böyle bir hareket sıcak para girişini teşvik ediyor. Bu da cari açığı daha büyütür. Çünkü cari açık kolaylıkla finanse edildikçe kimse önlem almak istemez. * Dün verilen yüzde 21.43 nominal faizin gelecek yılki reel getirisi yüzde 8 enflasyon üzerinden yüzde 12.4, 2006 yılı getirisi yüzde 5 enflasyon üzerinden yüzde 15.6. Bu oranlar, Hazine'nin vade uzatırken ödediği yüksek bedeller. Aynı zamanda ihaleden kağıt alanların işlerin beklendiği gibi gitmesi durumunda elde edecekleri yüksek getiri ve bu ihaleye niye bu kadar ilgi gösterdiklerinin nedeni. * Hazine sabit faizli ihale yaparak yüksek bedel ödeme yerine hem satıcıyı hem de alıcıyı risklerden koruyan en iyi araç olan değişken faizli tahvil ihalesine çıksaydı, en idealini yapmış olurdu. 2000 yılındaki gibi, çok iyimser beklentilerle ihalelere girip hatta ihale kapatanların sonra batmasında olduğu gibi, riskleri bertaraf ederdi, vade uzatmak için Hazine de yüksek bedel ödemek durumunda kalmazdı. * İhale, AB yolunki Türkiye'de öncelikle para piyasalarının girmekte olduğu yeni dönemin ilk işaretini verdi. Türkiye'nin vadesi uzuyor, reel faizler düşüyor. Bunun borsaya yansıması şimdilik Çukurova hisseleri nedeniyle pek gerçekleşmedi. Ancak bu trendi sadece para ve sermaye piyasasında değil, zamanla reel ekonomide de görebileceğiz. Yeterki, Türkiye'ye AB yolu açık olsun.
Sonuç "Şimdi; bir bütündür ve bir başlangıcı, bir ortası ve bir sonu vardır" Aristoteles
|