kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Asli Aydintasbas @ SABAH
 

O günler

Yaser Arafat'ı ünlü gazeteci Oriana Fallaci'nin ağzından defalarca dinlemiştim. 1970'lerde dünya liderleriyle yaptığı röportajlarla "star gazeteci" olgusunun ilk örneğiydi Fallaci. Konuştuğu insanlar kadar ünlüydü. Ama ben onu 11 Eylül sonrasında, hayattan elini eteğini çekmiş, mutlak izolasyon içinde Manhattan'daki evinde kanserle mücadele ederken tanıdım. İtalyan televizyonu seyreder, ciğerlerini saran kansere rağmen ufak cigarillo'lar içer, ara sıra bana ünlü chef Jacques Pepin'den öğrendiği dana pirzolasını yapar ve mideye indirişimi izlerdi. Görüştüğü tek tük insanlardan biriydim. 70'ini geçmiş "diva"yla eski günlerden, Beyrut'tan, Arafat, Indra Gandhi, İdi Amin gibi liderlerle geçirdiği uzun saatlerden laflardık. Ama en çok "bugün"ü konuşurduk Oriana'yla. Münakaşaya bayılır, sık sık ellerini havaya kaldırarak bağırıp çağırmaya başlardı: "Öfff seni gidi cahil kız! İslam'la bir yere varılamayacağını anlayamadın hala!"
Neyse Arafat'a dönelim. Oriana, İslamcılara ve siyasal İslam'a kızgın olsa bile, "gerçek bir entelektüeldi" dediği Humeyni'yi çok sayardı. Buna karşın Arafat'la sohbetleri hep kavga gürültüyle bitmişti. Arafat için "kabadayı" ya da "koca ağız" derdi. Ona göre Filistinli liderin karanlık, mafyöz bir tarafı vardı. Filistinlilere sempatisi olsa bile Arafat'ı "kaba kuvvet" olarak görüyordu. Oriana antikadan, Avrupa kültüründen, klasik müzikten, Floransa'dan getirdiği halis zeytinyağından, rafine şeylerden hoşlanırdı. Humeyni'yi de zaten uzun felsefe sohbetleri ve Kant konusundaki bilgisi nedeniyle sevmişti.

***

Yaser Arafat olmasaydı Filistin davası nerede olurdu? Bu sorunun cevabını bilemeyiz. Ama birçok Filistinli aydın Arafat'ı "Oslo öncesi" ve "Oslo sonrası" olarak iki farklı cephede değerlendiriyor. 1993 Oslo barışı öncesi gerilla lideri olarak Filistin davasına uluslararası kimlik kazandırdı. Filistin halkı için mücadele verdi. Oslo sonrasında ise barış sürecine tam adapte olamadı. Gerilla döneminde olduğu gibi mutlak kontrol (operasyonel ve finansal) istedi; Filistin Özerk Yönetimi kuruluş deklarasyonunda "İsrail'in yok edilmesi"yle ilgili ifadelerden ancak büyük baskı sonucu 90'ların sonunda vazgeçti; haklı ya da haksız, 2000 yılında Camp David'de masadan kalkarak Filistin devletinin kuruluşunu geciktirdi. O tarihi toplantıda Clinton ve Ehud Barak'a içerleyerek "eve dönen" Arafat, binlerde İsrail ve Filistinli'nin ölümüyle noktalanan El-Aksa İntifadası için de düğmeye basmıştı.
Peki gerilla kodadı "Ebu Ammar"la anılan Arafat, acaba barış değil yalnız savaş adamı mıydı? Birkaç yıl önce bunları Arafat'ı yakından tanıyan Cengiz Çandar'a sorduğumda içerlemişti. Camp David'de Arafat'ın masadan kalkma nedeninin, Camp David'de "sürdürülebilir" ve "bütün" teşkil eden bir Filistin devleti sunulmayışı olduğunu, Arafat'ın masadan kalkmaktan başka şansı olmadığını hatırlattı. Camp David'deki plana göre Filistin, minik İsrail yerleşim bölgeleri sayesinde birbirinden kopmuş adacıklardan oluşacaktı. Arafat bunu istememekte haklıydı.
Ama Arafat'ın daha sonra El-Aksa Şehit Tugayı'nın intihar saldırılarına verdiği maddi ve siyasi destek ve Hamas'a gem vurmak yerine onunla rekabete girmesini izah etmek kolay değil. Filistinli dostum Ömer Karsu'ya göre, "Arafat yerine başımızda Mandela olsaydı çoktan Filistin devletine kavuşmuştuk." Filistinli aydının da açmazı bu: Hem mücadele, hem de uzlaşı gerekiyor. Bazen daha çok uzlaşı.
Ama ben her şeyden çok Süleyman Demirel'in dün CNN Türk'teki sözlerine katılıyorum: "Filistin'de akıllı adamlar var. Barış yolunu bulacaklarına inanıyorum." Arafat sonrası Filistin'de, halen hapishanedeki karizmatik lider Marvan Berguti, Amerikalılar'ın favorisi Muhammed Dahlan, ılımlı siyasetçi Ebu Mazen ya da tanımadığımız yeni isimler siyaset sahnesine çıkma imkanı bulacaktır. Filistin'de liderlik vasfına sahip değerli insanlar var. Yeter ki artık terör değil diplomasi dönemi başlasın.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Dört yıl daha   / 08-11-2004
 Halayı çeken   / 29-10-2004
 Satır araları   / 25-10-2004
 AB ile mutlu son mu?   / 22-10-2004
 Sağ'dan gitmeli!   / 18-10-2004
 Ankara'nın yolu Brüksel'den mi?   / 16-10-2004
 Derin ayrıcalıklar   / 14-10-2004
 Barzani'yi ağırlarken   / 12-10-2004
 Devlet kim?   / 10-10-2004
 Fransız sokakları...   / 07-10-2004
ASLI AYDINTAŞBAŞ
O günler
Yaser Arafat'ı ünlü gazeteci Oriana...
İstanbul bizden daha çirkef
İstanbul bizden daha çirkef
Seyircimiz, İstanbul seyircisinden çok farklı değil. Ama İstanbul'da...
Daum'un alternatifi Terim
Daum'un alternatifi Terim
F.Bahçe yönetimi Alman hocaya sahip çıkar gibi görünse de tedbiri...
Baykal, Sarıgül'ün ihracını istedi
Baykal, Sarıgül'ün ihracını istedi
"Sarıgül artık magazin değil polisiye oldu" diyen Baykal, kesin...
40 gün 40 gece yas
Ebu Ammar'ını yitirerek öksüz kalan Filistin halkı 40 gün 40 gece...
Cenazeye Erdoğan ve Gül katılacak
Yaser Arafat için bugün Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenecek...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.