|
|
Bir tuvalet muhabbeti
Köşe yazarlarının sütunlarında her gün birer fıkraya yer vermeleri adet oldu. Ben de bugün araya bir fıkra sıkıştırıp, ağabeylerimden geri kalmayayım dedim. Hem belki böylelikle Sabah'ın birinci sayfasından anons edilme ayrıcalığına da kavuşurum. Ama benim yazacağım bir fıkra değil. Değme fıkralara taş çıkartacak türden yaşanmış bir olay: Genç adam; İstanbul'- dan Ankara'ya otobüs ile giderken, Bolu dağında verilen molada hemen tuvalete koştu. Boş bir kabin bulup kendini oraya attı. Tam oturmuştu ki yan kabinden bir ses duydu: "Merhaba" dedi yandaki. Bizimki şaşkın şaşkın "Merhaba" diye cevap verdi.. Komşusu devam etti: - Nasılsın? Adamın ilk defa başına böyle bir şey geliyordu... Aynı şaşkınlıkla cevapladı: - Sağol, iyiyim... Sen nasılsın? - Ne yapıyorsun? Bizimki bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette olduğunu bildiği halde "ne yaptığıyla" neden ilgileniyordu ki? Konuyu değiştirmek ihtiyacıyla "Ben..." dedi, "İstanbul'dan gelip, Ankara'ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?" Komşunun bir sonraki cümlesi bu muhabbeti sona erdirdi: "Hayatım, telefonu kapatıyorum. Yandaki tuvalette bir geri zekalı var. Sana sorduğum sorulara cevap verip duruyor. Ben seni daha sonra ararım."
|