|
|
|
|
|
|
Belgesel hazırlamak istiyorum
' Modaya olan ilgisi sonucu, "Stil" ve "Trendsetter" programlarını yapıp sunan Gülin Tomay Karabacak, özel yaşamıyla göz önünde olmaktan ısrarla kaçınıyor. Sosyetik olarak anılmak istemeyen genç sunucu, ileriye yönelik olarak ciddi belgesellerin hazırlığı içinde.
Gülin Tomay Karabacak tam beş buçuk yıldır ekranda olan sosyelitlerden... Sırmakeş Soda ve Suları'nın sahibi Burak Karabacak ile üç yıldır mutlu bir evliliği olan genç programcı, en büyük destekçisinin eşi olduğunu söylüyor. Sosyetik davetlerden ve organizasyonlardan özellikle kaçınan Karabacak, "Umarım beni sosyetik olarak tanımlamazlar. Çünkü hiç alakam yok" diyor...
* Eğitim hayatınıza siz mi karar verdiniz, yoksa ailenizin bir yönlendirmesi oldu mu? Eğitim hayatıma lise de dahil olmak üzere, hep kendim karar verdim. Mesela; İtalyan Lisesi'ne gitmeye ilkokul 4. sınıfta karar verdim. Çünkü modaya, mimariye çok küçük yaşlardan beri ilgi duyuyorum. O yüzden İtalyan okuluna gitmek istedim. Gerçekten de estetik anlayışımın gelişmesinde önemli bir kriterdir. Aynı şey; üniversite eğitimimde de geçerli oldu.
* Ve sosyoloji okudunuz... Okul hayatım boyunca hep seçimlerimi insanlara anlatmak durumunda kaldım. Üniversite eğitimim için daha o yıl açılan Koç Üniversitesi'ni seçtim. Ben insanlarla ve toplumla ilgili bir şeyler yapmak istiyordum. Üniversite sınavlarında sadece psikoloji ve sosyoloji tercihi yaptım. Sosyoloji okumak hayatımda yepyeni bir sayfa açtı. Moda ve mimarinin göründüğü gibi olmadığını, toplumda sembolik bir önemi olduğunu anladım. Bir düğmenin bile kişinin sosyo ekonomik durumunu ortaya koyduğunu öğrenmeye başladıkça, sosyoloji daha çok ilgimi çekmeye başladı.
'TV İÇİN BİR YIL BEKLEDİM' * Bununla ilgili akademik çalışma yaptınız mı? Okulun son iki yılında tez olarak eğitim düzeyi düşük kadınların haberleri algılama biçimlerini ele aldım. Ancak, yaptığım bu çalışma beni televizyona yönlendirdi. Ablam sayesinde Coşkun Aral'la tanıştım. Fakat Coşkun Aral bana "Sen hiçbir şey bilmiyorsun. Git öğren öyle gel" dedi. Ben de bütün televizyonlara özgeçmişimi gönderdim.
* Sonra haber beklemeye başladınız... Uzunca bir süre hiçbir yerden ses çıkmayınca, çok sevdiğim bir hocama telefon açtım. Bana Mehmet Ali Birand ile görüşmemi önerdi. Sonra Coşkun Aral beni Cüneyt Özdemir'e ulaştırdı. İki ay sonra açılacak olan bu kanal CNN Türk'tü, ancak bir yıl sonra açıldı. Bu süre zarfında da yurtdışından gelen eğitmenler tarafından eğitildik. Şimdi kamera çekimine bile gidebilirim.
* "Stil" programını yapma fikri nasıl doğdu? Program departmanlarında herkes bir program önerisi getiriyordu. Ben de moda ve mimariye ilgi duyduğum için o tür bir program önerdim. Ekip arkadaşlarımla birlikte üzerinde çalıştık ve "Stil" adıyla programa başladık. Beş buçuk yıl devam etti.
* Hazırladığınız programı sunmak sizin fikriniz miydi? Kanalda yapımcılar aynı zamanda programlarının sunucusuydular. Belki bu yüzden, belki de ekrana uygun buldukları için benim sunmamı istediler. Kamera beni sevdi ama ben kamerayı zor sevdim. Konuşurken göz temasını tercih eden biri olarak, ilk sene kamera karşısında kendimi saksıya konuşuyormuş gibi hissettim.
* Şimdi başka bir kanalda ve "Trendsetter" adıyla devam ediyorsunuz. "Stil" belli bir yere gelince, farklı bir heyecan aramaya başladım. Sanırım konusunda en uzun süren programlardan biriydi. Dozunda kalması için bıraktım. Şimdi Quatro İletişim'le birlikte Show TV'ye "Trendsetter" programını yapıyoruz.
'MÜTEVAZI BİR AİLEYİZ' * Trendsetter'ın Stil'den farkı ne? Trendsetter yine moda ama Show TV izleyicisi CNN Türk'ten biraz daha farklı. Çabuk sıkılıyorlar. Stil'de altı konu varken, burada 10 konu var. Her hafta ünlü bir konuk da alıyoruz.
* Farklı programlar yapmayı düşünüyor musunuz? Mimari, dekorasyon ve moda şu anda çok hoşuma giden konular. İleride mesela; kot pantolonun veya bir çorabın geçmişten günümüze hikayesini ve toplumsal etkilerini anlatan kısa belgeseller yapmak istiyorum.
* Nasıl bir aileden geliyorsunuz? Babam inşaat mühendisi, annem doktor. Eğitimli ve mütevazı bir aileyiz. Ailem hem ablamın hem de benim her zaman kendi ayaklarımız üzerinde durmamızı istedi. Buralara gelmemde onlara çok şey borçluyum.
Dilek Sancılı
|
|
|
|
|
|
|
|
|