Bu kur sistemi ve sermaye girişi ile cari açık daha da büyür
Kesinleşen 2004 yılı cari işlemler açığı 15.6 milyar dolarla tüm tahminlerin üzerinde arttı. Bu açığın oluşmasında şüphesiz büyümenin payı var. Ancak yandaki tablodan görülebileceği gibi, bunda 2000 sonrası izlenen kur politikalarının da etkisi büyük. Tabloda çizgi içine alınan 1994 sonrası 3.5 yıllık yüksek büyüme dönemine karşılık cari açık makul seviyelerde kalmış, GSMH'nin yüzde 2'sini bile bulmamış. İstikrar için kur çapası- Halbuki 2000 ile birlikte döviz kuru sisteminde değişikliğe gittik. Enflasyonu düşürme amacıyla döviz kurunu çapa olarak kullanmaya karar verdik. 2000 yılı kasım ayında banka krizi uç verdi. Sonrasında 2001 krizini yaşadık. Bu dönemde kur gerilemedi ama enflasyonu düşürebilmek için çapa olarak kullanıldı ve gerçekleşen enflasyonun üçte biri düzeyinde artmasına izin verildi. İthalat cazip hale geldi. Cari açık patladı. Sanayinin önlemi ithalat- Krizde dalgalı kur sistemine geçildi. Siyasi istikrar yanında ekonomik program da uyguladıkça ve 2003'ten itibaren güçlü sermaye girişi başlayınca, olan oldu. 1 dolar ve 0.77 Euro'dan oluşan kur sepeti, 2003'te ortalama 25.6'lık toptan eşya fiyatına karşılık yüzde 7.1'de kaldı. 2004'te enflasyon yüzde 11.09 iken, kur sepeti 0.2 düştü. TEFE bazlı reel kur endeksinin değeri son üç yılda yüzde 34.4 düzeyinde arttı. Yani yerli para değerlendi. Bu durum karşısında ihracatçı ve sanayici rekabet gücünü koruyabilmek için, ithal hammadde ve ara mallarına yöneldi. İhracatın içinde ithalatın payı yüzde 70'i geçti. Bu konuda ocak ayı ihracatında meydana gelen düşüşün devam edip etmeyeceği bize çok şey söyleyecek. Faturası istihdama- Büyümenin daha çok ithalat yoluyla gerçekleştirilmesi nedeniyle hem cari açık rekor düzeye çıkarken, hem de bu büyümenin istihdama olumlu yansıması gerçekleşmedi. İşsizlik oranı 2001 kriz yılında yüzde 8.5 iken 2004 yılının üçüncü çeyrek döneminde yüzde 9.5 düzeyine çıktı. Üç yıllık yüksek büyümeye karşılık işsizlik oranı azalmadı, arttı. Reel ücretler de düşmeye devam etti ve ancak 2004 yılında bu düşüş durdu. Üç cephede birden savaş- Buradan çıkan sonuç şu: Cari açığın artmasına büyüme etki yapmasına yapıyor ama kurun uluslararası sermaye girişinin de etkisiyle düşmesi belki daha çok rol oynuyor. Kur böyle düşük kaldıktan sonra ithal hammadde ve ara mallar, hatta tüketim malları cazibesini sürdürecek. İçeride üretim yapanlar hayatta kalmanın mücadelesi veriyor ve vermeye devam edecek. Bu amaçla daha çok ithal girdi kullanacak, üretimini yurtdışına kaydıracak, belki fabrikasını da. Çünkü, reel sektörün üzerinde 2001 krizinin ağır yükü var. Bunun üzerine kurdan dolayı gelen büyük bir rekabet baskısı bindi. Tam bu sırada Çin'in büyük rekabeti ile de karşılaşıldı. Yani reel sektör aynı anda üç cephede birden hayatta kalma mücadelesi veriyor. Sıkışmaya doğru- Bu sistemde artık ithalata tarife dışı engel çıkarmak da istenen sonucu vermeyecek. Giderek ithal oranı artacağı için, daha düşük büyümede daha yüksek bir cari açıkla karşılaşmamız sürpriz olmayacak. Anlaşılan kur düşüşü ile cari açık arasına sıkıştık. Kur rejimini değiştirmemiz mümkün olmayabilir ama her işte olduğu gibi, burada da bir altın denge yok mudur acaba? Sonuç- "Rüzgârın yönünü değiştiremiyorsan yelkenlerini rüzgâra göre ayarla" Xsentos
|