|
|
|
|
|
|
Roche'u ihbar edince hayatı darmadağın oldu
1973'te Roche'un kanundışı uygulamalarını şikâyet eden Stanley Adams önce ailesini sonra parasını kaybetti. Adams'ın eşi de intihar etti.
Onlara "ıslıkçılar" deniyor. İngilizcesi: whistle blowers. Kanunsuz yapılan işle ilgili belge sızdıranlar anlamına geliyor. "www. rochescandals. com" adlı sitede ıslıkçı Stanley Adams'ın başından geçenler şöyle anlatılıyor: 1973'de Stanley Adams, dünyanın en büyük vitamin ve yaygın kullanımı olan Valium, Librium yatıştırıcılarının üretici ve dağıtıcısı olan çokuluslu ilaç şirketi Hoffmann-L.A. Roche'un kanundışı ticaret uygulamaları hakkında bildirimde bulundu (whistle blowing). Adams, şirketin İsviçre'nin Basel şehrindeki Dünya Ürün Müdürlüğü pozisyonuna henüz terfi ettirilmiş, Jaguar marka bir araba ve çok iyi bir maaşa sahip olarak eşi ve üç çocuğuyla son derecede rahat yeni bir eve taşınmıştı. Fakat yeni pozisyonu dolayısıyla, onu gittikçe endişeye sürükleyen, rakip firmalarla pazarı paylaşarak fiyatları sabitleme politikası ve dünya çapındaki vitamin pazarı üzerinde ezici bir kontrol sağlamak gibi uygulamalardan da haberdar oldu.
CASUSLUKLA SUÇLANDI Adams, İsviçre Ortak Pazar'la anti-tekel kanunlarını da içeren serbest ticaret anlaşmasını imzaladığında, bu politikaları engellemeyi deneme fırsatını buldu. Davayı oluşturmada Adams'ın yardımlarına minnettar kalan ve rekabet kanunlarından sorumlu olan komisyon üyesine başvurusunu yaptı. Ancak kimliğinin gizli tutulması konusundaki eksiklik, ileride yaşanacak olan korkutucu hikayedeki en çirkin dönemeçlerden birini oluşturacaktı. Adams Roche'tan ayrıldı ve tüm birikimini, ilk darbeyi yaşadığında ailesiyle birlikte yeni bir yaşam kurmaya başladığı İtalya'nın Latina kentinde endüstriyel bir domuz çiftliğine yatırdı. Aralık 1974'te Adams, yeni yıl arifesinde yapılan bir aile toplantısına katılmak için İtalya/İsviçre sınırını geçerken tutuklandı, askeri bir cezaevine kondu ve hemen ardından da vatan hainliği ve sanayi casusluğuyla suçlandı. (Adams böylece, İsviçre'de büyük ticaretin ulusal bir güvenlik sorunu olduğunu anladı.) İsviçre makamlarınca sorguya çekilen, kendisine suçlubulunduğu takdirde kocasının 20 yıla kadar hapis cezası alabileceği söylenen ve kocasıyla görüştürülmeyen Maril intihar etti. İki gün sonrasına kadar bundan haberdar edilmeyen Adams'a karısının cenazesine katılma izni bile verilmedi. Sonunda Avrupa Komisyonu'nca verilen kefaletle serbest kalan Adams, üç çocuğuna bir gelecek sağlayabilmek için İtalya'ya döndü. Ancak önceden düzenlenmiş olan banka kolaylıkları aniden yok olmuştu.
İSTENMEYEN KİŞİ... Bunların yanında Adams, Seveso'daki Dioksin skandalı ile İtalyan politikacılarının bağlantılarını ortaya çıkaran röportajları nedeniyle de artık istenmeyen kişi konumuna gelmişti. Kafka'ya yakışır, içinden çıkılması olanaksız bir bürokrasi labirentine düşen Adams kendisini, kağıt üzerinde borcunu ödeyebilir olmasına karşın, iflasını ve hacizleri önlemekten aciz bir durumda buldu. 1979'da, bu kez Noel arifesinde yeniden tutuklandı. Avrupa Ekonomik Topluluğu Komisyonu'nun üst makamlara yaptığı ısrarlı başvurulara, başına gelenler ve çektiği acılar nedeniyle Adams'ın zararlarını telafi etmek konusunda fikirbirliği içinde olmasına karşın elde edilen şey Adams'ın tüm borçlarının yalnızca yüzde onu olabilmişti. Beş parasız, yeni davalarla ve yetkili makamlarca tehdit edilen Adams, üç yıllık bir hapis riskini göze alıp, sınırı gizlice geçerek şu anda kızlarıyla yaşadığı İngiltere'ye doğru yola çıktı. Adams, bireyin "birleşik (corporate) kötülüğe" karşı ve o bireyin uluslararası kanunlarla korunması için olan mücadelesine devam edecek. (bu kitap yazıldığında devam ediyordu - 1985) "Ve bunu yalnız kendim için değil, şimdi bana bakan ve gerçekten 'buna değmez' diye düşünmeye başlayan ve sessiz kalan tüm diğer potansiyel 'ıslıkçılar (whistle blowers)' için yapıyorum. Çünkü onlara ihtiyacımız var. Sessiz kalınması için uygulanan vahşi baskı arttıkça, konuşacak insanlara olan ihtiyaç da o oranda artacaktır."
|
|
|
|
|
|
|
|
|