Bankacılıkta denetime çift yönlü değişim
Önceki gün ele aldığımız yeni bankacılık tasarısının sektörü nasıl etikeleyeceğine ve yeni bir kanun ihtiyacı doğurup doğurmayacağına devam ediyorum. Finansal Hizmetler Kanunu Tasarısı'nda zor duruma düşen bankaların doğrudan tasfiye edilmesinden vazgeçilerek Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmesi imkanının getirilmesi, yeni bir düzenleme ihtiyacı yaratabilir. Çünkü, hükümetin de Hazine üzerine yeni yükler bindirmesinden dolayı karşı olduğu bu durum, sadece IMF tarafından ve yabancı bankaların alacaklarını garanti altına almak için isteniyor.
Tasfiye AB'deki gibi olsun Yazıyı yazdıktan sonra Türkiye Bankalar Birliği yönetim kurulu üyelerinin yılda bir kez yaptığı basınla sohbet toplantısına katıldık. Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince orada bir kez daha vurguladı: "Bu Taslağı BDDK, Fon'a banka almaya son veren devrim niteliğindeki bir değişiklik öngörüsüyle kamuoyuna sundu. Biz de Fon'a devri hem yönetim kurulunda görüştük, hem de yönetim kurulunda olmayan üyelerimize sorduk. Bir tek banka bile çıkıp aksi görüş belirtmedi, Fon'a devir istiyoruz demedi." Özince sermaye yeterliliğinde AB normlarına bu denli yaklaşılmasında olduğu gibi, banka tasfiyelerinde de aynı kıstaslara yaklaşmasını istiyor. Banka Yeminli Murakıplar Kurulu'nun kaldırılması ve bankaların denetlenmesinde daha farklı bir yapıya gidilmesi konusuna ise Bankalar Birliği Başkanı'nın yanıtı, "Rakiplerimiz nasıl denetleniyorsa biz de aynı şekilde denetlenmek isteriz" şeklinde oldu.
Risk odaklı denetim Yeni kanun taslağı bankaların denetim biçimini de değiştiriyor. Bunun yanında, İmar Bankası sonrasında BBDK içinde yapılan hazırlıklar da denetim işinin değişeceğine işaret ediyor. Önce BDDK içindeki denetim değişikliğinden başlayalım. Kurum artık geleneksel denetimden vazgeçerek risk odaklı denetime dönecek. Burada denetimin odak noktası, bankanın nasıl bir risk aldığını bilip bilmemesi olacak. Denetim bankaların risk almasını önlemeye yönelik olmayacak. Riske göre bankanın uygun sermaye bulundurması her durumda birinci öncelik olacak. Denetimde teknoloji ve bilgisayar uzmanlarından yararlanılacak. Kanun taslağı denetim tekelini murakıpların elinden alıyor ve Murakıplar Kurulu'nu kaldırıyor. Murakıpların görevlendirilmesini BDDK Başkanı'na veriyor. Bu denetimlerde hukukçulardan, teknoloji ve bilgisayar uzmanlarından yararlanmasını olanaklı kılıyor.
Bankaya otomatik el koyma Taslağın Bakanlar Kurulu'nda değiştirilen en önemli maddelerinden biri ise 72'inci madde. Fon'a alma dışında sermaye yeterliliğinin yüzde 2'nin altına düşmesi durumunda bankaya otomotik el koyma zorunluluğu getiriyor. Bunun zaman içinde sorun yaratabileceğini, sermaye yeterliliğinin zaman zaman düşebileceğine ve yeniden yükselebileceğine dikkat çekiliyor.
DPT'nin görüş şartı Hükümete sunulan Taslak ile BDDK'nin özerkliği de iyice törpüleniyor. 94'üncü maddeyle BDDK, iç düzenlemesi dışındaki düzenleyici işlemleri için DPT'den ve diğer ilgili kuruluşlardan görüş almak zorunda kalacak. Bu görüşün belirtilmesi için en az 15 gün bekleyecek. Finansal piyasalar gibi dinamik bir sektörde 15 günlük bekleme süresi ile iş yapmak zaman zaman önemli zorluklar ve sakıncalar yaratabilecek.
Biçilen elbise uymayabilir Yeni bir kurum olmanın bütün sıkıntılarını yaşayan BDDK'ya ve bankacılık sektörüne, IMF'nin de zorlamasıyla hükümet tarafından yeni kanunla yeni bir elbise biçiliyor. Ancak bu elbise de diğer beş elbise gibi yapıya pek oturmayacak gibi görünüyor. Bu konudaki tek umut ise dün son dakikada Kanun Taslağı'nın ilgili bakan tarafından ilgili kurumlarca yeniden görüşülmek üzere geri çekilmesiydi.
Sonuç "Marangozun kuralı 'iki ölç bir kes'tir" Corev
|