İşi doğru yapmak
Türkiye türban konusunda bitmez tükenmez ve gereksiz yere ortalığı geren tartışmalarla kendini tüketirken; merkezinde olduğu bölgede inanılmaz bir değişim yaşanıyor. Aslında Türkiye'nin kendisinde de siyasi tartışmaların kısırlığı ve bayıltıcılığı dışında yepyeni dinamikler devrede. Yalnızca bu hafta içinde İstanbul'da Asya Kalkınma Bankası toplantısı, uluslararası katılımlı Forum 2023 toplantısı yapılıyor. Alman Başbakanı, yanındaki 600 kişilik işinsanları heyetiyle toplantılara katıldı, temaslarda bulundu. Fransa'nın Brötanya bölgesinden önemli sermayedarlar Türkiye hakkında fikir edinmek üzere bir hafta boyunca temaslar yaptı, ülke hakkında bilgi edindi, dokusunu anlamaya çalıştı. Türkiye ekonomisi modernleşiyor. Bunun yarattığı bir ekonomik ve toplumsal tahribat da var. Kabuk değiştiren ekonomide verimli çalışamayanlar, sermayeleri yetersiz kalanlar, ölçeği tutturamayanlar eleniyor ve bunun acısıyla bileniyor. Modern sektördeki verimlilik artışları ekonomik büyümenin istihdama işsiz sayısını azaltacak ölçüde yansımasını engelliyor.
Başkalarına bakıyoruz Küresel ekonomiye iyice eklemlenirken başka ülkelerin rekabetiyle başa çıkmak için Türkiye'nin acilen eğitim sisteminde devrime gitmesi, insanlarına bilgi ve beceri vermesi gerekiyor. Türkiye bu konulara odaklanarak strateji üreteceğine, takıntılı bir "ı lımlı İslam olur mu, olmaz mı " tartışmasıyla neredeyse tüm enerjisini tüketiyor. Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir demokratikleşme projesi olduğu kadar, bir ekonomik yeniden yapılanma projesi olduğunu unutuyor. Bu projede kendi sivil toplum kuruluşlarının komşu ülke örgütlerine pek çok konuda nasıl katkıda bulunabileceğini düşünmüyor. Komşu ülkelerdeki ekonomik ve siyasal özgürleşmenin bir parçası olmaya çalışmak aklına gelmiyor. ABD giderek kendi kafasına göre değil bölgenin gerçeklerine uygun bir proje tanımlamasına kayıyor. Arap seçkinleri kendi geleceklerinin inşasında rol almaya başlıyor. Tam 55 yıl önce ilk açık ve dürüst seçimini yapmış, kendi İslamcılarını iktidara dahi taşımış Türkiye ise bu gelişmelere ancak endişeyle bakıyor. Kendini nasıl tanımladığından çok, başkalarınca nasıl tanımlandığına bakarak korku krizleri geçiriyor.
Hukuka aykırı değilse... Türkiye'nin bir de stratejik gündemi var. Kararlar alınması gerekiyor. Bunların bir kısmı kolay da değil, popüler de. Bu alanda hükümet hemen tüm meselelerde ya iki adım geriden gelerek başkalarının belirlediği gündemi takip ediyor ya da geçen seneki hesapsızlıklarının bedelini ödemekten kurtulmak amacıyla hamleler yapıyor. Son çıkan İncirlik kararnamesi de bu bağlamda değerlendirilmeli. Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı'nın ardından ABD ile ilişkilerin birincil önemde olduğunu vurgulamıştı. Buna yönelik olarak da ABD'ye lojistik açıdan destek verecek İncirlik kararnamesi hazırlandı. Basına yansıyanlardan bilinen, ABD'nin taleplerinin bir kısmının reddedildiği ve hayli kısıtlı bir izinle yetinildiği yönünde. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer kararnameyi imzaladığına göre hukuka aykırı bir durum olmadığı varsayılabilir. "İncirlik'ten hiçbir ülkeye karşı saldırı fonksiyonu gerçekleşmeyecektir" diyen de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül. O zaman sorulacak soru şudur. Bu kararname neden gizli? Türkiye'nin stratejik çıkarları söz konusu olduğu için bir kararname çıkarılıyorsa, bunun içeriği neden kamuoyundan gizleniyor. Bu hükümet pek çok yanlış yaptı. Pek çok doğru işi ise yanlış şekilde yaptı. Gizli kararname bu yanlışlardan biri ve geçiştirilemeyecek kadar da önemli.
|