Kedi Connection...
Yıllar önce , müthiş bir polisiye seyretmiştim... Adı French Connection'dı... Son günlerde nedense aklımdan bu French Connection filmi çıkmıyor... Yalnız French Connection olarak değil, Kedi Connection olarak... Connection bağlantı demek... Benim yıllar önce izlediğim film Fransız Bağlantısı'ydı... Şimdi Kedi Bağlantısı'nı izliyorum... O polisiyeydi... Bu komedi...
113. SIRADA ÖZGÜR... Önceki günkü Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasında nal gibi bir haber vardı... 5.5 derece astigmat, 7.5 derece miyop da olsan görürsün yani... Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde yayınlanan araştırmaya göre, 167 ülke arasında 113. sırada çıkmış... Öyle hemen sevinmeyin!.. 113. sırada tek değiliz!.. Bizimle, Ruanda isimli ülke de aynı sırada... Yani 113'üncülük madalyasını Ruanda ile ortak alıyoruz... Herhalde boynumuza madalyayı geçirirken, İstiklal Marşımızı da çalarlar artık...
SARI LACİVERT KEDİ... Bizi 113. sıraya koyan araştırmayı yapanlar, gazetecilere yapılan doğrudan saldırı, sansür ve soruşturma gibi konuları değerlendirmeye tabi tutmuşlar... Allah Allah!.. Bu adamların Kedi Bağlantısı'ndan haberleri yok galiba!.. Efendim meslektaşımız olduğunu söyleyen, ancak basın kartına henüz rastlanamayan bir zat, zaman zaman yaptığı gibi, Başbakanımızla tatlı hasbıhallerinin birinde, Tayyip Beyefendi'nin bir sarı bir de lacivert bakan kedisini pek bir sevmiş...
Söz konusu şahsiyet, genelde sarı ve lacivert bakan hiçbir şeyi pek sevmez... Ama Tayyip Bey'e olan a şırı düşkünlüğünden olsa gerek, bu bir sarı bir lacivert bakan kediye kanı bir kaynamış bir kaynamış gibi sormayın gitsin...
Gel zaman git zaman, bu şahsiyetle kedisi arasındaki aşırı yakınlaşmayı fark eden Tayyip Beyefendi, bu zata kızının doğum günü vesilesiyle bir sarı bir de lacivert bakan kediyi hediye etmiş... Kedi Connection'ı böyle başlıyor... Tabii, ülkenin Başbakanı ile, Türk basınının vurdu mu oturtan, çaktı mı indiren, üfledi mi yeri öptürten bu güçlü şahsiyeti arasında Kedi Bağlantısı olur da Türk basını hâlâ Ruanda ile 113. sırayı paylaşır mı?..
Bu son gelişmeyi ben bir rapor halinde "Türkiye'de basın özgürlüğü yoktur" diyerek aşağılamaya çalışan bütün Uluslararası Basın Örgütleri'ne postalayacağım inşallah... Yalnız açık söyleyeyim, bir hinlik var mı bu işte diye şüphelenmiyor değilim... Benim bildiğim "kedi gibi oldu" deyişi bizim Türkçe'de, arsızın arlı hale geldiğini anlatan bir özdeyiştir... Misal "Bir güzel ıslattık... Kedi gibi oldu köftehor..." gibisinden, fiziki ve gayrı fiziki durumlar sonrası mum gibi yapma halini anlatır...
"BİR KEDİM BİLE YOK" Başbakanımızın, kedi hediye ederek, vurdu mu oturtan, çaktı mı indiren, üfledi mi yeri öptüren bu zata bir mesaj vermesi tabiidir ki düşünülemez... Herhalde koskoca Başbakan "Karşımda kedi gibi oldun... Al sana da bir kedi..." demiyor... Kedi de i nadına inadına bir sarı bir lacivert bakıyor... Vurdu mu indiren, üfledi mi yeri öptürten zat ne düşünüyor bilemem... Ama ben Ruanda'yı basın özgürlüğünde nihayet geçeceğimiz için aşırı bir mutluluk ve iyimserlik hisleriyle dolup taşmaktayım... Ve içimden bir şarkı mırıldanarak Sezen'i anıyorum... "Bir kedim bile yok... Anlıyor musun?.. Hadi gülümse..."
|