Avrupa Birliği, son birkaç yıldır ekonomik zayıflıklarını piyasaların gözünden kaçırarak Euro'ya güç verdi. Piyasalar da bu durumu öylesine seyrettiler, AB'nin kuruluş vizyonuna ve değerlerine verdikleri önemi değiştirmediler. Dolayısıyla da, Euro'yu cezalandırmadılar. Ayrıca, odak noktasını ABD ekonomisinin sorunlarına çevirmeleri de başka bir nedendi. ABD yönetiminin, giderek artan bütçe ve cari işlemler konusunda çözümü geciktirdiğini görünce dolara değer kaybettirdiler. Böylece de Euro'ya prim verdiler. Ancak, Fransa ve ardından Hollanda'nın "hayır" ları piyasaların aklını başlarına getirdi. Bu "hayır"ların gerçek nedenlerineinince, AB'nin ekonomik ve sosyal sorunlarının derinliğini keşfettiler. Bunun hemen ardından ise üç konu bir anda oluşuverdi.
1. İleriye dönük bekleyişlerinde AB'nin geleceğine yönelik riskler ortaya çıktı.
2. AB konusundaki belirsizlikler Euro'ya sıçradı. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, oluşan belirsizliğin iki yıl sürme riskini dile getirince piyasalar bir kez daha ayıldılar.
3. Euro'ya güven sarsıldı. Bütün bunlara AB'nin ekonomik sorunlarının derinliği ve lider yoksunluğu da eklenince, Euro bir hafta içinde beklenenin ötesinde değer yitirdi.