| |
Kurnaz Tilki'yle vals
Viyana Senfoni Orkestrası'nın geleneksel yılbaşı konserini "bis" parçasıyla noktalamasının ardından Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel kadehini yeni yılın şerefine kaldırdı. Halkı da onun AB patronluğu şerefine... Çünkü dün gece yarısı ışıkların sönüp yeniden yandığı saniyelerde AB Dönem Başkanlığı, İngiltere'den Avusturya'ya geçti. Nereden nereye... 5 yıl önce ırkçı Jörg Haider'le koalisyon kurunca, Avrupa'nın vebalı ilan edip karantinaya aldığı Schüssel, şimdi AB'nin başında! Saygın lider olarak. Yani, korkun Viyana'nın "Kurnaz Tilki"sinden. Başta Erdoğan ve başmüzakereci Ali Babacan olmak üzere, Ankara'da AB ile muhatap tüm kadroların, çok usta bir piyanist de olan Schüssel'e ayak uydurabilmeleri için Johann Strauss'un "Mavi Tuna"sıyla vals yapmayı öğrenmeleri gerekecek. (Önce göğüs hizasından hafifçe temas edecek şekilde karşılıklı durulacak. Müziğin başlamasıyla parmak uçlarına basarak geriye doğru iki adım, sonra dönerek öne irice bir adım, sonra dönüp geriye iki adım, yine dönüp öne doğru irice bir adım...) Zaten Viyana'da vals başladı bile: "Türkiye ile fiili müzakerelerin bizim dönemimizde başlayıp başlamayacağına karar vermek için henüz erken. Türkiye'ye karşı tarafsız ve dürüst siyaset izleyeceğiz, adil olacağız. Belki bir-iki başlık bizim dönem başkanlığımızda açılabilir ama açılmayabilir de. Müzakerelerin Finlandiya'nın dönem başkanlığına kalması olasılığı da var. Herşeyden önce AB'nin genişleme politikalarının yeniden gözden geçirilmesi konusunda bir çalışma yapacağız. Sonra AB'nin hazmetme kapasitesiyle ilgili ara rapor hazırlamamız gerekecek..." Geriye iki adım, dön, öne irice bir adım, dön, geriye iki adım, dön...
Kader yılı mı, umut yılı mı? Başbakan Erdoğan ise bildiğimiz marş temposunda: Rap, rap, rap... "Müzakerelerin başlamasıyla AB'ye girdik bile. Hatta hepimiz AB vatandaşı sayılırız." "Öyle zannediyorum ki, Mart ayında müzakereler başlayacak." Vals ile marş arasında bir uyum sağlamak imkânsız olduğuna, marş ise Avusturyalılar'a iki Viyana seferini çağrıştırdığına göre, yukarda da belirttiğimiz gibi, Ankara'dakilerin vals öğrenmelerinden başka çare yok. Başarabilirler mi? Her ne kadar tökezlememek için pist temizlenmiş olsa da (Yıl biterken Orhan Pamuk hakkında ikinci dava açılması talebinin reddi, ilk davaya da Adalet Bakanlığı'nın izin vermeyeceği mesajları gönderilmesi, Rektör Yücel Aşkın'ın serbest bırakılması), AB uzmanları ne yazık ki pek iyimser değiller. 2005'te siyasi hataların arttığını, özellikle ifade özgürlüğü ve yargı alanlarındaki reformların kağıt üstünde kaldığı kuşkusu uyandıran gelişmeler yaşandığını, bunun da 2006 için zor bir ortam yarattığını söyleyenler artmaya başladı. Hem Türkiye'de, hem Avrupa'da. Ayrıca limanların Rumlar'a açılması konusunun Ankara-Brüksel hattını havaya uçuracak saatli bombaya dönüştüğü uyarısı yapanlar da az değil. "2006, Türkiye'nin AB yolculuğunda kader yılı olacak" diyenler de... Ama yine de yeni yılın daha ilk gününde içinizi karartmayın. Koyun müzik setinize Johnn Strauss'un "İmparator Valsi"ni... Fondaki fısıltıyı duyuyor musunuz; Rainer Maria Rilke bir şiirinden dizeler fısıldıyor: "Dünyayı yalnızca senden görmek istiyorum. O zaman yalnızca seni görüyorum." Mutlu yıllar Türkiye...
|