Tatsız tablo
Muhalefetin iki lideri, CHP ve DYP genel başkanları son günlerde yaşananları dün iki benzer kelime ile değerlendirdi: "Tatsız tablo..." Dünkü sohbetimizde gördük ki, muhalefet olarak gelişmelerden kendilerine pay çıkarma arayışında değiller. Aksine, hem ekonomide, hem de ısınan siyasette daha kötü sonuçların ortaya çıkacak olmasından kaygılılar... CHP lideri Deniz Baykal, dün bu yaklaşımını şu sözlerle dile getiriyordu: "Doğruyu anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Hükümete uyarımız; Türkiye bu istikrar programını 5 yıldır uyguluyor. Bunun yenilenmesi, revize edilmesi gerekir..." Baykal, bu yapılmadan, siyasi istikrar ve güven sağlanmadan soruna çözüm bulunacağı inancında değil.
Güven sorunu Baykal uyarılarına karşın, hükümetin adım atmakta geciktiği noktaları da sıralıyor: "Cari açıktaki risk artınca önlem alın dedik, almadılar. Kur konusunda yapmaları gerekeni söyledik, dinlemediler. Faiz ile ilgili düzenlemede yapılması gerekeni ise zamanında yapmadılar." Ardından bir benzetmede bulunuyor: "Biz o zaman 'antibiyotik tedavisine başlayın' dedik. Antibiyotik tedavisini zamanında yapmış olsalardı, şimdi ameliyat masasında çözüm arıyor duruma gelmezlerdi." Baykal'a göre sorun sadece siyasi değil. "Ekonomi bürokrasisine karşı piyasaların güvensizliğinin" yarattığı sorun da sıkıntıyı tetikliyor. CHP lideri şu örneği veriyor: "Merkez Bankası Başkanı 'olağanüstü toplantı yapacağım, faiz ve dövize müdahale edebilirim' diyor. Belli ki pazartesi piyasa açıldığında sıkıntıyı önlemeye çalışıyor. Ama sözlerinin bir etki yapmıyor. Çünkü piyasa çözüm getireceğine inanmıyor..." Hükümet ile ekonomi yönetimi arasında yaşanan çelişkili açıklamaların da sıkıntıyı tırmandırdığını söylüyor. Başbakan'ın cumartesi günü Antalya'da "enflasyon hedefimizden vazgeçmeyeceğiz" dediğini, ertesi gün de Merkez Bankası Başkanı'nın "enflasyonda hedef tutmayabilir" diyerek Erdoğan'ı tekzip ettiğini anımsatıyor. "Kendi kendilerine sorunu yaratıyorlar" deyip, enflasyonun haziranda da yüksek çıkması sorunun içinden çıkılmaz hal alacağını belirtiyor. Sıkıntının giderilmesine ilişkin önerisini yineliyor: "Çözüm ekonomi politikası ve programının yenilenmesindedir..."
Çözüm askerle olur DYP lideri Ağar da aynı uyarıda bulunuyor. Hükümetin yeni bir ekonomi programı açılımı yapması gerektiğini söylüyor. Bu yapılmadığı takdirde önlenmesi güç bir noktaya varılacağının altını çiziyor. Örnek olarak da Toplu Konut İdaresi'ni gösteriyor: "TOKİ inşaatları sabit fiyatla müteahhide verdi. Bu artış karşısında müteahhit o inşaatı nasıl yapacak? Ya bırakıp gidecek veya malzemeden çalacak. Çalamayacağına ve bırakamayacağına göre batacak, işçi çıkaracak. İnşaatlar ortada kalacak." Ağar, hükümetin sorunlara "uzlaşma içinde çözüm bulma arayışında olmamasının" da bugünkü durumu yarattığına inanıyor. Son dönemde, evlerinde silahla yakalanıp tutuklanan askerlerle ilgili gelişmeyi anımsatıyor. Bu konuda da hükümete şu çağrıyı yapıyor: "Eğer böyle çete olayları varsa, siz bunu askerle müşterek işbirliği içinde çözebilirsiniz. Siz kalkıp emir komuta dışında, üç polisin operasyonuyla bu meselelere çözüm bulamazsınız. Polis operasyonuyla bu gibi meselelere çözüm bulma nerede görülmüş?" Sadece liderlerin değil, dün birçok işadamının yaklaşımı da bu yöndeydi. Bir süre önce "ekonomik istikrarda bir sorun olmaz" diyenler, dün bazı bakanların yüzlerine "fırtına geliyor" uyarısında bulunuyordu.
|