| |
|
|
"Müzeyyen" deyince sadece o anlaşılır...
DOĞUM GÜNÜ.
ÜLKESİNİN son yüzyılının büyük bölümündeki sanat hayatına damgasını vurmuş Müzeyyen Senar çapındaki bir isim, 88 yaşında olmasına rağmen hala sahneye çıkabiliyorsa, onun doğum günleri toplumsal bir olay biçiminde kutlanır. Biz Türk müziği tutkunları ve yakınları, onun doğum gününü, Bodrum'un Turgutreisi'nde bir avuç insan olarak kutladık. İbrahim Tatlıses, Bülent Ersoy, Mustafa Keser gibi yıldız isimler de, Müzeyyen Senar'la birlikte şarkıdan türküye dolaşıp, mesleklerinin bu ekol isminin yanında yer almak kadirşinaslığını gösterdiler. Kızı Feraye de, hem ev sahibeliği, hem şarkıları ile geceyi aydınlattı. Feraye'nin usta yorumculuğu İbrahim Tatlıses'i bile şaşırttı. Atatürk'ün önünde dört kez söyleyen Müzeyyen Senar, "Cana rakibi handan edersin"i bir kez daha yorumlarken, hepimiz Yalova'daki, Dolmabahçe'deki Atatürk'lü günlere ve gecelere geri döndük. Rauf Tamer'in bir gözlemini yine hatırlatayım. - Eğer bir toplum, bazı sanatçıların adını soyadları olmaksızın söylüyor ve bu ismin sahibinin kim olduğu hemen anlaşılıyorsa, anlayın ki o sanatçı ulusal bir figürdür. Gerçekten de "Hamiyet" denilince Hamiyet Yüceses, "Münir" denilince Münir Nureddin Selçuk, "Zeki" denilince Zeki Müren anlaşılır Türk toplumunda. İşte "Müzeyyen" de böyle bir isim. Müzeyyen Senar'a teşekkür ediyor ve benim de gönül tellerimi yıllardır titren yorumlarını daha uzun yıllar o gece olduğu gibi "Canlı" dinleyebilmeyi diliyorum. NOT: O gece Müzeyyen Senar'dan, güftesi Muallim Ahmet Fevzi'ye ait Rıfat Bey'in Hicaz şarkısını isteyecektim. Sizler de bu şarkıyı bilirsiniz: "Gülşen-i hüsnüne kimler varıyor/ Kim ayağın öperek yalvarıyor/ Bağrımı şane gibi kim yarıyor/ Sevdiğim zülfünü kimler tarıyor" Sonra, şarkıdaki "Gülşen"i, Reha Muhtar kendisine gönderilmiş bir mesaj olarak algılar endişesine kapılıp, vazgeçtim. Bu arada bir yanlış anlama olmasın diye "Şane"nin Osmanlıca'da "Tarak" anlamına geldiğini sevgili Reha Muhtar'a hatırlatırım.
|