kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Rahsan Gulsan @ SABAH
SMS:
4122-RG MESAJ
 

Her Şey Çok Güzel Olacak-2

Cem Yılmaz'ı ilk kez Leman'da izlediğimde, hayatımda ilk kez gülmekten sesim kısılmıştı. Tamamdı, olmuştu. Artık yeni bir idolüm vardı. Gösterisine 10 kez filan gittim. Hepsinde de gülmekten aklımı veya altıma kaçırma tehlikesi atlattım. Çünkü daha gösteriye gitmek üzere otomobilime bindiğimde yüzümdeki gülümsemeye hakim olamıyordum. Yılmaz'ın yarattığı bu adı geçse gülme hali' onun en büyük servetidir bence. Ben ve binlerce Cem Yılmaz hayranı, o ne yapsa önce reflekssel olarak gülümseriz; yaptığı şeyi anladıktan sonra ise taklit etmeye ve günlük hayatta kullanıp arkadaş çevremizde prim yapmaya çalışırız. Cem'in ilk filmi 'Her Şey Çok Güzel Olacak' da böyle bir milattı benim için. Çünkü bizden çok önce çekilmiş olan Hababam filmleri dışında, ilk kez bizim dönemimizde, bizim sosyal çevremizde olanlarla ilgili sağlam bir komedi filmi yapılmıştı. Filmden Sağlam bir kafa on ton çeker Altan' repliği gibi bir sürü replik tarafımızdan çeşitli arkadaş toplantılarında defalarca kullanılarak Bazen daha karizmatik görünmek için kaynak belirtmeden) camiamızda prim yapılmıştır. O filmi kaç kez izlediğimi bilmiyorum ama daha çok izleyeceğimden eminim. Ardından 'G.O.R.A.' geldi. Süper değildi ama içinde Cem Yılmaz vardı; izlenmeliydi. Vizontele' ve 'Organize İşler'deki oyunculuğu ise gerçekten dönem sinemamızın en büyük aktörlerinden biri olma yolunda ilerlediğinin kanıtı idi.

OKKALI BİR KAFA!

Bu nedenle 'Hokkabaz' filmi de benim için büyük anlam taşıyan bir filmdi; çünkü içinde Cem Yılmaz vardı. Filmin fragmanın kaç kez izlediğimi saymadım. Ama her izleyişimde biraz daha heyecanlandım. Filmi izlemek için sinema koltuğuma kurulup ışıklar karardığında ise (vallahi abartmıyorum) kalp atışlarım hızlandı. Filmin ilk yarım saati "Cem Yılmaz ne yaparsa gülelim, büyük bir ihtimalle ikinci yarıda film coşacak" duygusu ile geçti. İkinci yarı başladığında ise "Cem Yılmaz film gibi bir film yapmış heyecanla izleyelim"e dönüştü. Zaten orada benim için filmin tadı kaçtı. Bu söylediğim hiç rasyonel değil biliyorum ama 'Hokkabaz'a gidiş nedenim, iyi film izlemek değil, Cem Yılmaz'ın yani ülkemizin en büyük komedyeninin yeni buluşlarını, esprilerini, olgunluk dönemi üretimlerini görmekti. Henüz 40'larına gelmemiş olan, komedi üzerine söyleyecek çok sözü olduğunu düşündüğüm Yılmaz'ın söyleyeceklerini merak ediyordum. Çünkü bizi buna şartlayan Cem Yılmaz'ın ta kendisi idi. Sinemaya aklımı yerinden oynatacak, beni sanatsal bombardımana tutacak bir film izlemeye gitmemiştim ki!

KAVRAM KARMAŞASI
'Hokkabaz', gülmekten ölünen bir komedyen Cem Yılmaz filmi değil. O, senaristlik ve yönetmenlik yapan, iyi film arayışına çıkmaya hazırlanan Cem Yılmaz filmi. Cem buna konsantre olmuş. Ama biz Cem Yılmaz velinimetlerinin buna alışması için biraz zaman gerekiyor. Çünkü 'Hokkabaz'a film olarak baktığımda da beni heyecanlandıracak trafiğe sahip değil. Film, birçok açıdan 'Her Şey Çok Güzel Olacak'ın devam filmi gibi duruyor. Hayalperest iyi niyetli İskender karakteri, ilk filmdeki Altan karakteri ile ağır benzerlikler taşıyor. Mahzar Alanson'un oyunu ve diyaloglardaki benzerlikler bu duyguyu pekiştiriyor. Alanson, filmde hiç de İskender'in babası duygusunu yaratamıyor. Filmde giydiği kıyafetler, bir üsteğmen emeklisinin parası yetse bile vizyonunun yetmeyeceği türde olduğundan karakterin inandırıcılığı kaçıyor. Alanson'un duygusal sahnelerde bile monoton bir oyunculuk sergilemesi şaşırtıcı. Filmin büyük keşfi Tuna Orhan abartısız oyunu ile ışıl ışıl parlıyor. Büyük umutlar beslediğim Özlem Tekin bence rolünde sırıtıyor. Cem Yılmaz büyük oyunculuğu ile filmi sırtlamış. Evet senaryo iyi yazılmış. Ama elimizde eli yüzü düzgün görünsede klişelerle dolu bir hikaye ve ikinci yarıda temposu ciddi düşen iki saatlik bir film var... Filme kötü diyemeyiz. Ancak; Cem Yılmaz imzası ile çıkan bu film ben ve benim gibilerin Cem Yılmaz'dan kaynaklanan yüksek beklentilerini karşılamaktan çok uzak.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Enginar Şehitleri Anıtı   / 19-10-2006
 Shakespeare Bilginer'den daha cesur!   / 17-10-2006
 Prada olmadı Prasa verelim!   / 12-10-2006
 FIA onaylı çarşaf?   / 10-10-2006
 Kızılmaske babam olsun isterdim   / 05-10-2006
 Takva, kimseye yaranamayacak   / 03-10-2006
 Altın Portakal'da gösterilen 'Araf' kürtaj karşıtı bir film mi?   / 26-09-2006
 Dayak kötüdür dürüstlük iyidir   / 21-09-2006
 Usta aktör Şener Şen'e 'Ömür Boyu Başarı Oscar'ı   / 19-09-2006
 Şişmansın; Kadir İnanır'ı ayartamazsın!   / 14-09-2006
RAHŞAN GÜLŞAN
Her Şey Çok Güzel Olacak-2
Cem Yılmaz'ı ilk kez Leman'da...
ÖZAY ŞENDİR
İspiyoncu vekil olur mu?
Çoğu insan için birini...
AYŞE TÜTER
Vişneli ekmek tatlısı
Keskin bir mutfak makasıyla...
SEDA KAYA GÜLER
Bir telefon konuşması
Hüsnü Şenlendirici'yi klarneti...
Aşkınızın bitmesi de sürmesi de sizin elinizde
Aşkınızın bitmesi de sürmesi de sizin elinizde
'Evlilik aşkı öldürür mü?' Hayatlarını birleştirmek isteyen her...
Oğlum beni çıldırtacak
Oğlum beni çıldırtacak
* Ben 27 yaşındayım. 4 yaşında bir oğlum var. Çok zeki bir...
Topyekün yurtdışına göçtüler!
Topyekün yurtdışına göçtüler!
Hiçbir tatil fırsatını kaçırmayan İstanbul'un elitleri, Şeker...
Yeni anneler tatile bebeklerini götürmedi
Yeni anneler tatile bebeklerini götürmedi
Çiçeği burnunda anneler Esra Dinçkök ile Nazlı Öztarhan, bu bayram...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.