SMS: AY yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder
Vatandaş iki anahtarı da Erdoğan'a verir mi?
Dün Başbakan Erdoğan'ın önümüzdeki aylarda cumhurbaşkanlığı konusunda vereceği kararla hem kendisinin ve partisinin hem de ekonominin ve finansal piyasaların kaderini belirleyeceğini yazmıştım. Hatta bu faktörün finansal piyasalarda yönü belirlemeye başladığını söylemek de mümkün. Özellikle11-12Kasım'dakiAKPKurultayı'ndaSayınErdoğan'ıncumhurbaşkanlığınaadayolacağıyönündeişaretvermesiyleTürkiyepiyasalarıgelişmekteolandiğerpiyasalardanayrışmayabaşladı. Dışarısı kötüyse biz daha kötü, dışarısı iyiyse biz daha az iyi oluyoruz. GelişmekteolanülkelerarasındaenzayıfperformansınTürkiye'deolduğudikkatiçekiyor. Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına aday olması halinde siyasi gerginliğin tırmanması bekleniyor. Ancak şu veya bu biçimde cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. 15 Nisan'a kadar adaylar ortaya çıkacak, Meclis'e bildirilecek, 7 Mayıs'a kadar da seçim yapılacak. Ne kadar gerginlik olsa da, sınırlı bir zamanda bu olup bitecek.
İkianahtarlısistem- Ancak ondan sonraki aşama daha da ilginç. Eğer başbakan cumhurbaşkanı olursa AKP seçime yeni bir adayla girecek. Bir kere bu bir risk. İkincisi laik kesimlerde bir bütünleşme olacağından muhalefetin oylarında toparlanma olabilir. Ancak bunlardan daha da önemlisi, vatandaşın oy kullanırken belli dengeleri gözetmesi olabilir. Denilebilir ki Türkiye'dedevletsistemiikianahtarlı. Anahtarların biri aynı zamanda devletin başı olan cumhurbaşkanında. Diğeri icranın başı olan başbakanda. Bu anahtarlar çok partili sisteme geçildikten sonra bir kere aynı partide birleşti. O da seçimle işbaşına gelen ilk parti olan Demokrat Parti'de. Hem cumhurbaşkanı hem de başbakan aynı partiden çıktı. Sonraki 46 yıllık süreçte böyle bir çakışma bir daha olmadı.
83seçimindeolan- En son 1983 yılında böyle bir istek belirdi. Ancak vatandaş yine oylarıyla buna 'hayır' dedi. Halk o tarihte şimdiki Anayasa'ya ve Kenan Evren'in cumhurbaşkanlığına yüzde 92 oranında 'evet' dedi. Bundan ilham ve güç alınmış olacak ki, bir yıl sonra yapılan genel seçime emekli generaller MilliyetçiDemokrasiPartisi'ni kurarak girdi. Cumhurbaşkanı da televizyonlardan bu partiyi işaret eden, telkinde bulunan konuşmalar yaptı. Ama 12Eylül'dengelmebirismicumhurbaşkanlığınaoylarıylaçıkartanlar,hükümetiveicranınanahtarınıaynıçizgiyevermedi.İkianahtarıaskerikökenlikişileredahiteslimetmedi. 1983'teki deneyime göre, iki anahtardan birini alana diğeri verilmiyor. Türkiyeli seçmen güçler ayrılığına onem veriyor.
Sürprizolur- Şimdi yerel yönetimleri de almış olan dini kökenli siyasi hareketten gelme AKP'ye iki anahtarı da teslim eder mi? Yapılan kamuoyu anketlerinin ve araştırmaların ülkenin en güvenilir kurumu ve meslek örgütü olarak ortaya koyduğu askerlerdendahiesirgenençifteanahtarınbukeztekkişiyeveyaSayınErdoğan'ateslimedilmesibüyüksüprizolabilir. Gerçi bu bir kural haline gelmiş değil ve ille böyle olacak diye bir şey yok. Ama vatandaşın iki anahtarı bir kişiye veya aynı gruba vermesi, 1983'deki örneğe oranla bu gruba çok daha fazla güvenmesine bağlı. Hükümet veya Erdoğan bu güveni topluma verebildiyse sorun yok. Bu durumda çok farklı değerlendirme ve gelişmelerin ülkenin gündemine gelmesi beklenmeli. Eğer 1983'tekieğilimkaybolmadıysave2007'detekrarlanacaksa,cumhurbaşkanınıseçmesininhemensonrasındayapılacakgenelseçimlerdeAKP,iktidarıkaybetmesonucuylakarşıkarşıyakalabilir.