Bir siyasi krizin anatomisi
Hatırlarsınız çok değil iki ay önce, Başbakan Erdoğan Washington'da iken, Genelkurmay ve hükümet kanadı arasında ciddi bir gerilim yaşanmıştı. O zaman mesele, "irtica vardır-yoktur" tartışmasıydı. Şimdi "bilgilendirme vardır-yoktur." Olaya matematiksel olarak bakarsanız, bir masa ya siyahtır ya da değil. Bir olgu ya vardır, ya da yok. Türkiye'de ya irtica vardır, ki o zaman yoktur diye iddia etmenin anlamı olamaz, ya da böyle bir tehdit yoktur. Siyasete bir felsefeci gözlüğüyle baktığınızda, Descartes gibi "Bana var gibi geliyor; ama ya gözlerim beni yanıltıyorsa" diye fikir yürütebilir, sayfalarca mürekkep tüketip yazılar döktürebilirsiniz. Ancak Ankara'dayız ve siyaset dünyasında yargılar somut matematiksel veriler üzerine kurulmak zorunda. Dışişleri Müsteşarı Ertuğrul Apakan ya Ankara'nın AB'ye sunduğu yeni Kıbrıs planı konusunda Genelkurmay'ı bilgilendirdi ya bilgilendirmedi. Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt, "Bizi bilgilendirmenin yöntemi bellidir" diyor. Asker, kısa bir brifing ya da veda ziyareti değil, daha üst düzeyde siyasi ve yazılı istişare istiyor. Ama asıl mesele bu da değil. Asıl mesele, Ankara'nın her köşesinde "Çankaya gerilimi" artık hissediliyor. Krizin gerçek kökeni "irtica var-yok" ya da "bilgilendirme var-yok" tartışması da değil. Çünkü kimsenin gerçek gündemi, irtica ya da Kıbrıs değil. Burada asıl mesele, Türkiye'nin artık "gittikçe sıklaşan yapısal krizler" dönemine yeniden girmiş olması. Gelin buna "ritmik gerilim" diyelim. Bugünden nisan ayına kadar, Türk siyaset sahnesi, süre ve Richter ölçeğine göre şiddeti gününe göre değişen "ritmik gerilimler"e sahne olacaktır. Bunlar kalıcı olmayabilir, ancak üst üste geldiğinde Tayyip Erdoğan'ın Çankaya konusunda vereceği kararı da etkilemeyeceğini düşünmek zor. Hükümet ve Başbakanlık kaynakları, Kıbrıs krizinin yankında, hatta muhtemelen bugün yapılacak Savunma Sanayisi İcra Kurulu toplantısında tatlıya bağlanabileceği beklentisinde. Başbakan muhtemelen Genelkurmay Başkanı'nı görünce Afyon'daki esip gürleyen üslubu değil, Kasımpaşa sempatisini öne çıkaracak. Genelkurmay Başkanı'nın da centilmen bir üslupla cevap vermesi kimseyi şaşırtmayacaktır. Ta ki bundan sonraki krize kadar... Hükümet kaynakları, "Neden bunlar yaşandı" diye sorduğumuzda gerilimin ardında Çankaya olduğunu reddetmiyor. Ancak "Asker, televizyon haberlerini izleyince, bizim verdiğimiz bilgiden farklı bir şey yaşandığını sandı" diyor. Oysa, "stratejik kafa karıştırma", Ankara'nın istediğinin ta kendisi değil miydi? Hükümetin amacı, 14 Aralık liderler zirvesi öncesinde Brüksel'in kafasını karıştırmaktı. Olan Ankara'ya oldu. "Non-paper", yazılı değil, "Elimizdeki tek şey 'talking points'" derken, "Aslında 24 Ocak açılımının aynısı biz yeni bir inisiyatifmiş gibi paketliyoruz" derken, Dışişleri farkında olmadan Brüksel değil Türk kamuoyunun kafasını karıştırdı. Ve de muhtemelen devletin...
|