100 milyar dolarlık ihracat hedefi niye korkutur beni?
Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in de hazır bulunduğu toplantıda Türkiye'nin 2007 ihracat hedefi 100 milyar dolara çıkarılmış. Geçen yılki gerçekleşme 85.5 milyar dolar ve hedefin biraz üzerinde, yüzde 17'lik artış var. 2007 programında ihracat hedefi 95 milyar dolar alınmış. Hedefi 5 milyar dolar aşmak ve yıllık 15 milyar dolarlık artış kaydederek yüzde 17 daha büyümek bir başarı. İhracatçıların bu başarıyla övünmesi gayet doğal. Bakan'ın ise durumu biraz daha farklı. Çünkü, Bakan ithalattan da sorumlu ve işin bu tarafına değinmemiş.
İthalat bağımlılığı Madalyonun bir yanıyla övünürken diğer yanında ne oluyor? Eğer ihracatımız son iki yılın aynı hızıyla büyüyecek ve 2007 yılında 100 milyar dolara ulaşacaksa, bu elbette kötü bir şey değildir. Ama ekonominin ve dış ticaretin yapısını dikkate alınca bu duruma sevinmek zorlaşıyor. Çünkü bu ihracatı nasıl yaptığımız, üzerine ne kadar katma değer eklediğimiz önemli. İhracat artıyor, ithalat ondan daha çok artıyor. Ama bu arada 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nun kârı düşüyor. Onunla kalmıyor Merkez Bankası'nın 7.103 şirketi kapsayan araştırması net kârın ciddi biçimde düştüğünü gösteriyor. Sadece ihracatımız değil, toplamda sanayi üretimi giderek ithalat bağımlısı haline gelmiş. Yani ne kadar ihracat ve üretim artışı, o kadar ithalat artışına dönmüş iş. Hatta daha fazlasına... Çünkü yatırım eğilimi hızlı,enerji fiyatları yüksek ve tüketim malları ithalatı da artıyor. Ama asıl artış ara mallarında. Kasım itibariyle 11 ayda toplam ithalat yüzde 19.2, ara malı ithalatı yüzde 21.7 arttı. Toplam ithalat içinde ara mallarının payı ise yüzde 72 ile en yüksek düzeyde.
Cari açığa etkisi Yukarıda yer alan tabloda son yıllarda tırmanan ihracata karşılık daha hızlı giden bir ithalat olduğu, büyüyen dış ticaret açığının aynı paralelde cari açığı da büyüttüğü görülüyor. 2006'da 35 milyar dolar civarında beklenen cari açığın 390.4 milyar dolarlık milli gelire oranı yüzde 9'a çıkıyor. İhracatımız 85.5 milyar dolara vardı. Ancak ithalatın da 116.7 milyar dolardan 139 milyar dolara çıkması bekleniyor. Aynı artış hızının ithalatta da gerçekleşeceğini varsayarsak, ki 2006'daki eğilim ithalatın daha hızlı arttığıdır, 2007 ithalatını 163 milyar dolarda görürüz. Bu da 63 milyar dolarlık dış ticaret açığına denk gelir. Dış açıkla cari açık arasındaki 20 milyar dolarlık farkı koruduğumuzda 2007'de karşımıza 43 milyar dolarlık açık çıkar, ki bu da milli gelirin yüzde 10'una ulaşır.
Gerçek başarı nerede? İhracatın artırılması bir başarı, ancak gerçek başarı bunu ithalatı tırmandırmadan yapabilmekte. Ne yazık ki, son yıllarda ucuz döviz kuru, ucut ithalatla baş edemeyip üretim dışı kalanların varlığı ile ihracat artık daha çok ithalata bağımlı. Merkez Bankası'nın da tespiti bu yönde. Onun için, bir yandan ihracat artışıyla övünürken öte yandan bunun ne kadar ithalat artışına yol açağını, cari açığı ne kadar artıracağını düşünmeden edemiyoruz. İhracattaki artışın ekonomi üzerindeki riski de artıracağı bir durumla karşı karşıya kalacağımızı kim söyleyebilirdi?
Sonuç "Her adam yararlı şeylerin faydasını bilir fakat yararsızlığın faydasını bilmez" Çuang-Tzu
|