14 Nisan 2007 Cumartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Çankaya Savaşları
İnönü'ye suikast planı yapılmıştı
Köşk'te ilk sivil: Bayar
Başına silah dayanan Köşk adayı
Çankaya Köşkü'ne çıkan yol Genelkurmay'dan mı geçer?
Ecevit: Gürler'i seçtirmek için askerler beni bile tehdit etti!
Darbe yaptı ama Köşk'e halkın oylarıyla çıktı
Başbakan Turgut Özal Çankaya'ya nasıl kaçtı?
Köşk yolunda Demirel'i kimler sırtladı?
Çankaya'da Sezer dönemi

Ecevit: Gürler'i seçtirmek için askerler beni bile tehdit etti!

Tarih 13 Mart 1973. Yeni cumhurbaşkanı seçilecek. Ancak askerler Meclis'i çevirmiş. Bina üst rütbeli subay dolu. Siyasetçilerden kâh nazik bir dille, kâh kabalaşarak Faruk Gürler'i seçmelerini istiyorlar. Bu şartlar altında Demirel ve Ecevit'in tavrı ne olacaktı?

Mart 1973'te Yeni Asya gazetesi yayıncılık tekelini elinde bulunduran TRT'nin radyo programlarıı ile şöyle maytap geçiyordu: Bugün Radyoda Neler Var?
7.30 Kontenjan Senatörü Faruk Gürler'in dünkü temaslarından özetler.
10.00 Faruk Gürler'in bugünkü programı.
12.00 Faruk Gürler'in sabahki temasları.
13.00 Faruk Gürler'den haberler.
15.00 Faruk Gürler'in ziyaretleri.
17.00 Faruk Gürler'in temasları.
19.00 Faruk Gürler'den haberler.
21.00 Faruk Gürler'in 24 saati.
22.45 Faruk Gürler'den haberler.
Kimdi bu "kontenjan senatörü" Faruk Gürler? Nasıl oluyordu da adı, devlet radyosunda, basının dalga geçeceği kadar çok geçiyordu?
Bunu anlamak için birkaç yıl öncesine uzanmamız gerekiyor. 1969 yılında yeni seçimler yapılmıştı. Adalet Partisi'nin oyları düşmüştü ama yüzde 46.5 ile 256 milletvekili çıkarmıştı. Onu yüzde 27.4 ile 143 milletvekili çıkaran CHP takip ediyordu. Ülkede gerilim tekrar artmaya başlamıştı. Özellikle sol siyaset güçleniyordu. Ordu içinde de tekrar cuntalar oluşmaya başlamıştı. Bu oluşumların Ağustos 1970'te Kara Kuvvetleri olacak Org. Faruk Gürler ile Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Muhsin Batur ile temasları vardı. Ancak cuntalar toplumdan kopuk değildi. Doğan Avcıoğlu başta olmak üzere bazı aydınlar, Mısır ve Cezayir'deki gibi bir sol darbe için subayları kışkırtıyordu.
Hedef askerlerin yönlendirdiği bir sosyalist rejim kurmaktı. Halk rahatsızdı: 15-16 Haziran 1970'te işçiler büyük gösteriler gerçekleştirdi. Gerilla grupları silahlı eylemler yapıyordu. Parlamentoda da işler yolunda gitmiyordu. Adalet Partisi'nden ayrılan 41 mebus Demokratik Parti'yi kurmuştu.
Lider Ferruh Bozbeyli'ydi. CHP de rahat değildi. Orada da bir kopuş olmuş, CHP'den ayrılanlar Turhan Feyzioğlu'nun liderliğinde Güven Partisi'ni kurmuş ve 1969 seçimlerinde 15 milletvekili kazanmışlardı. Cuntacılar 9 Mart 1971'de bir sol darbe planlamışlardı. Ancak liderleri olarak gördükleri Gürler ve Batur son anda caydı ve Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ın ile DenizKuvvetleri Komutanı Celal Eyiceoğlu'nun safına geçti.

SOL SANDILAR, SAĞ DARBE ÇIKTI
12 Mart günü ise ordu hükümete bir muhtıra verdi. Muhtırada özetle şöyle deniyordu: "Bu işi doğru dürüst yapın, yoksa idareye el koyacağız." Başbakan Demirel bunun üzerine istifa etti. Tutuklamalar, işkenceler, yasaklamalar başlayınca işin rengi belli oldu: Bu bir 'sağ' darbeydi.
Partiler kapatılmamıştı ama hükümeti asker belirliyordu. CHP'den ayrılan Nihat Erim bir hükümet kurdu. Kabinede AP'li ve CHP'li üyeler de vardı. 14 bakan ise Meclis dışındandı. CHP içinde 'Ortanın Solu' hareketini sürükleyen Bülent Ecevit tepki olarak genel sekreterlik görevinden istifa etti. Ecevit daha sonra Mayıs 1972'de toplanan Olağanüstü Kurultay'da İsmet İnönü'ye devirerek genel başkanlığı kazanacaktı.
17 Mayısta İsrail'in İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom'un, Mahir Çayan'ın önderlik ettiği Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi tarafından kaçırılması ve sonra da öldürülmesi gerilimin üstüne tuz biber ekti. Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan'ın arkadaşlarıyla birlikte davaları sürerken I. Erim hükümeti son buldu. II. Erim hükümetinde de AP'den ve CHP'den üyeler vardı. Hapisten kaçan Mahir Çayan ve arkadaşları ise 30 Mart 1972'de kıstırıldıkları evde öldürüldüler (Ertuğrul Kürkçü yaralı olarak yakalandı.) Solcu gençliğin liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, kimseyi öldürmemelerine rağmen 6 Mayıs 1972'de idam edildi. Yıllar akıp gidiyor, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın görevi bırakma tarihi (28 Mart 1973) yaklaşıyordu. Yeni cumhurbaşkanı kim olacaktı?

TÜRKEŞ'İN GERÇEKLEŞEN TAHMİNİ
İşte tam bu noktada, yazı dizimizin dünkü bölümünde sözünü ettiğimiz 'siyasi kehanet' gerçekleşti. Sunay'ın önce kontenjan senatörü, ardından da cumhurbaşkanı yapılmasına karşı çıkan Osman Bölükbaşı ve Alparslan Türkeş ne demişti: "Bu yöntem yanlıştır. Bazıları Köşk'e çıkan yolun genelkurmay başkanlığından geçtiğini düşünmeye başlar." Ağustos 1972'de Genelkurmay Başkanı olan Org. FarukGürler, epeydir "Sunay formülü niye bana da uygulanmasın" diye düşünüyordu. Bu yolda AP hariç diğer partilerle görüştü. Hava olumluydu. Sunay formülü işletildi: 5 Mart günü Faruk Gürler görevinden istifa etti. Aynı gün Mayıs 1972'de kurulmuş olan Ferit Melen hükümetinde Milli Savunma Bakanlığı yapan Mehmet İzmen de kontenjan senatörlüğünden ayrıldı. 6 Mart 1973 günü yeni Genelkurmay Başkanı Org. Semih Sancar oldu. Bir gün sonra da Gürler, kontenjan senatörlüğüne getirdi. Gürler parlamentoya girerek Köşk'e bir adım daha yaklaşmıştı. Dışarıdan bakıldığında plan işliyordu. Bu arada sıkıyönetim komutanlığı Köşk seçimini etkileyebilecek her türlü yayını yasaklamıştı. Ancak toplumun üstündeki baskı, Meclis'teki baskının yanında devede kulak kalırdı! Mesela komutanlar CHP, Demokratik Parti ve Milli Güven Partisi yöneticileriyle Gürler'in durumunu konuşmuşlardı. Ama Demirel görüşmeyi kabul etmemişti. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı, esas olarak Demirel'i hedef alan bir bildiri yayınlamıştı. Bu telaş boşuna değildi. Çünkü AP'nin parlamentoda Meclis artı Senato toplam 312 oyu vardı. Cumhurbaşkanını seçmek için en az 318 oy gerekiyordu. Demirel'in Gürler'i istemiyordu. Peki Demirel, silahların gölgesi altındayken bu cesareti nereden buluyordu?

BALTAYI TAŞA VURAN YAZARLAR
Çünkü onca propagandaya rağmen ordu üst yönetiminin tek vücut halinde Gürler'i desteklemediğini görmüştü: Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur'dan başka, Faruk Türün ve Hamza Görgüç gibi ordu komutanlarının Gürler'e karşı olduğunu biliyordu. Ancak parlamento üyeleri ve TRT adeta kuşatma altındaydı. Bazı komutanlar TRT'ye emirle Gürler lehine programlar yaptırıyor, başka komutanlar da parlamenterlerden Gürler'i destekleyeceklerine dair imza topluyorlardı. Basının bir kısmı da hararetli bir biçimde Gürler'i destekliyordu: "Gürler ve eşi, evliliklerinin 40'ıncı yıldönümünü Çankaya'da kutlayacaklar" diye haberler çıkıyordu. İşte yukarıdaki yazı bu sebeple kaleme alınmıştı ve esprisi bir yana gerçeğin ifadesiydi.

***
Korutürk'ün sinir krizi
Güven Partisi Başkanı Turhan Feyzioğlu, Korutürk'e önce 'hayır' demişti. Sebep: Korutürk, Moskova'da büyükelçilik yaparken ruhsal bunalım geçirmişti. Ya bu durum tekrarlarsa? Cemal Gürsel'in eşi Melahat Gürsel de bu olayı şöyle anlatmıştı: "Fahri Korutürk, Moskova'da büyükelçiyken sinir krizi geçirmiş. Sefaretten Gürsel'e şöyle bir telefon geldi: 'Biraz sonra önemli bir kabul var. Ancak sefir beyi masanın altından çıkaramıyoruz." Korutürk ile ilgili bir başka ilginç anekdot da soyadını ona, genç bir yüzbaşıyken, ünlü Karpiç lokantasında tek başına rakı içerken karşılaştığı Atatürk tarafından 18 Mart 1934'te verilmiş olmasıdır. Korutürk titiz, kuralcı, protokole fevkalade önem veren, demokrasiye bağlı ancak karizması zayıf, etkisi fazla olmayan bir cumhurbaşkanı olarak siyasi tarihe geçmiştir.

***

Çankaya'ya zarafet getiren 'first lady'

Fahri Korutürk'ün eşi Emel Cimcoz Korutürk 1915'te doğdu. Çocukluğu İstanbul Moda'da geçti. Liseyi İsviçre'de okudu. Güzel Sanatlar Akademisi'nin resim bölümüne girdi. İbrahim Çallı'nın atölyesinde çalıştı. Bütün ünlü ressamlar arkadaşıydı. 1944'te Fahri Korutürk ile evlendi. Üç çocukları oldu: Osman, Salah ve Ayşe. Köşk'te çıkan en zarif hanımlardan biri olan Emel Korutürk, toplumsal sorunlara da ilgi gösteriyordu. Mesela 1978 yılında Devrimci Kadın Dernekleri Federasyonu adına Nadire Mater, Ayşegül Devecioğlu ve Nihal Uygur'un görüşme talebini kabul etmişti. Köşk'te bir yuva sıcaklığı yaratmak amacıyla evinden getirdiği bazı eşyaları yerleştirmişti. Bunlar arasında annesinden kalan büyük bir kristal avize de vardı. Fahri Korutürk, Köşk döneminde Atatürk'ün odasında uyudu. Emel Korutürk ise koridordaki küçük bir odayı tercih etti. Köşk'e ilişkin duygularını daha sonra şöyle anlatmıştı: "Köşk'te sabah uyanır uyanmaz görevim başlıyordu. Hep borçlu gibi kalkıyordum. En sevdiğim saatler gece yatmaya gittikten sonradır. Ancak o zaman kendimle olabiliyordum."




Türkiye İnterneti 15 yaşında
İnternet Günleri başlıyor!

İnternet haberciliğinde ilkeli, güçlü ve özgür yeni bir platform...
Devler Ligi'nde heyecan artıyor
Avrupa futbolunun kulüpler bazında en büyük kupası olan Şampiyonlar Ligi'nde 4 yarı finalist belli oldu. Yarı...
Temiz İnternet Kampanyası
SABAH gazetesi, Başbakan Erdoğan'ın katılımıyla "Temiz İnternet" kampanyası başlattı.. İnternette...
Fatih'in yaktığı Matrix Tarikatı
Da Vinci modası bizdeki esrarlı örgütleri unutturdu. İşte Fatih'in diri diri yaktırdığı tarihin ilk...
Tartışma yaratan andıç
Genelkurmay'ın basın kuruluşlarını takip edip hazırladığı andıçın detayları büyük gürültü koparttı. İşte...
Kadir Has'ın anıları
Kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden hayırsever işadamı Kadir Has'ın yaşamı birbirinden ilginiç anılarla...
Sahte şehide anıt mezar
Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünde tarihi skandal: İGDAŞ sponsor oldu. Sahte şehide anıt mezar...
Mortgage yasalaştı
Kamuoyunda mortgage (tutsat) olarak bilinen tasarının Meclis'ten geçerek yasalaşmasının ardından konut...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu