İdris Kardaş

İdris Kardaş

05 Şubat 2018, Pazartesi

Kudüs Sizi Bekliyor

Yaşınız ne olursa olsun daha önce gitmediğinize pişman olacağınız bazı yerler vardır. Ancak eminim Filistin ve özellikle Kudüs, listenin ilk sıralarında yer alacaktır. Dolayısıyla gecikmeden gitmekte fayda var. Kudüs'e gidince hayatınızı, insanlığın geçmişini yeniden yaşıyorsunuz ve geleceğini yeniden sorgulamaya ve keşfetmeye başlıyorsunuz.

Neden mi?

Peygamber Efendimizin 124 bin peygambere namaz kıldırdığı yerde namaz kılabiliyorsunuz, dört büyük peygamber ile namaz kıldıkları mağarada istediğiniz kadar ibadet edebiliyorsunuz. Buralara bir müzedeymişsiniz gibi camların arkasından bakmak zorunda kalmıyorsunuz. Herşeyi birebir yaşayabiliyorsunuz.

Miraca yükseldiği bu kaya parçasının üzerinde istediğiniz kadar oturabiliyor, tüm hayatınızı gözden geçirebilecek huzuru yaşayabiliyorsunuz.

Birçok peygamberin doğdukları, ibadet ettikleri, yaşamlarını sürdürdükleri ve hayata veda ettikleri mekanları gezebiliyor, onların nefesini duyarak ibadet edebiliyor, o günleri gözünüzün önünde canlandırabiliyorsunuz.

Her taşın altında bir tarih yatıyor. Her yer en az bir dinin kutsal mekanı. Davud Peygamberin kabrini ziyaret eden Müslümanlar orada Fatiha okurken, Yahudiler aynı yerde oturmuş kutsal kitaplarını okuyorlar mesela.

İsa Peygamber'in son akşam yemeğini yediği mekana girdiğinizde yada saklandığı bahçeleri gezdiğinizde o günlerde yaşadığı zulüm ve çileyi hissedebiliyorsunuz.

Hz. Süleyman'ın tonlarca ağırlığındaki taşlardan oluşan ve cinlerle birlikte inşa ettiği söylenen ilk ibadet yerlerini gezerken hissettiklerinize tercüman bulamayabilirsiniz.

Peygamberimizin, Burak'ı bağladığı yerden başlayabilir, ayak izlerini takip edebilir, muallak kayasının üzerine çıkabilir, aynı yerlerde namaz kılabilir ve aynı yerlerde dua etmenin tadını alabilirsiniz.

Bu bir gezi yazısı değildir. Ancak Kudüs'e gittiğinizde göreceğiniz bazı yerlere, mekanlara kısaca değineyim istedim. Kudüs'e gittiğinizde;

Üzerine daha sonra Altın kubbeli Kubbetus Sahra'nın inşa edildiği, Peygamber efendimizin Miraç gecesi 124 bin peygambere namaz kıldırdığı kaya ile yine dört büyük peygambere imamlık ettiği mağarayı, (Bu kayanın üzerinde ve küçük mağarada ibadet edebiliyorsunuz2)

Hz. İsa'nın doğduğu mağarayı,

Hz. Meryem'in ibadet için kapandığı odasını ve kabrini,

Miraç gecesi Peygameber efendimizin ziyaret ettiği Hz. İbrahim'in, oğlu Hz. İshak'ın, onun oğlu Hz. Yakub'un ve hasretinden gözlerinin kör olduğu evladı Hz. Yusuf'un kabirlerini,

Hz. Adem ile Hz. Havva'nın cennetten kovulduktan sonra yeryüzünde yaşadıkları ilk yeryüzü topraklarını,

Hz. İsa'nın Roma askerlerinden saklandığı ve yakalandığı bahçeyi (İslam'da bu kişi bir başkasıdır),

İçinde hiçbir canlının yaşayamadığı, deniz seviyesinin 422 metre aşağısında bulunan ve Lut kavminin helak olduğu bölge olan Lut gölünü,

Hz. İsa'ya peygamberlik geldiği söylenen Eriha bölgesindeki çetin dağları,

Hz. İsa'nın (İslam'da bu kişi Hz. İsa olmamakla birlikte) işkencelerle yürüdüğü çile yolunu, sonrasında çarmıha gerildiği mekanı, kanlar içerisinde bedeninin üzerinde yıkandığı kayalığı ve hemen yanında yer alan kabrini,

Hz. Ömer'in, Selahaddin Eyyubi'nin yürüdükleri yolları, ibadet ettikleri mekanları,

Hz. İsa'nın ve Hz. İdris'in ölmeden göğe yükseldikleri toprakları,

Nil nehrini bölen Hz Musa'nın kabrini,

Dünyanın ilk büyük kentlerinin başında gelen 11 bin yıllık Eriha şehrini,

Calud'u bir sapanla öldüren Hz. Davud'un kabrini,

Hz. Süleyman'ın tonlarca ağırlığındaki taşlardan inşa ettiği binlerce yıllık ibadethaneleri,

Hz. İsa'nın son akşam yemeğinin yediği odayı,

Yavuz Selim, Kanuni Süleyman, Abdülhamid'in nice eserlerini görebilirsiniz.

Tüm bunların yanı sıra Kudüs bugün fiili olarak işgal altında ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etme kararından sonra bu toprakların kaderi ebediyen değişebilir. Bunun önünde durmanın, buna direnmenin en kolay yolu Kudüs'ü yalnız bırakmamaktır yani o toprakları ziyaret etmektir.

Zira Kudüs sokaklarında Müslümanları özellikle Türkiye'den gelen kalabalıkları gördükçe bu işin öyle kolay olmadığını hissediyorlar. İsrail gazeteleri Mescid-i Aksa'ya gelenlerin azlığını çokluğunu sayfalarında her gün hava durumu gibi veriyorlar neredeyse. Bu toprakların sahipsiz olmadığını, Peygamber yurtlarının sahipsiz olmadığını göstermemiz gerekiyor.

Gidişlerimiz hem onlara korku hem de Filistinlilere destek anlamına geliyor. Bir kişinin bile gitmesi çok değerli. Hz. Ömer'in, Selahaddin'in, Yavuz Selim'in ve daha nicelerinin sahip çıkmak için geldikleri bu topraklara bizlerin de mutlaka gitmesi lazım. Sahip çıkmazsak, buraları elimizden alacakları, güneş gibi açık. Askeri, diplomatik ve diğer mücadele yöntemlerinin yanında sivil insanlar olarak bizlerin üzerine düşen görev de budur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kudüs'e gidin çağrısının anlamını oraya gittikten sonra çok iyi anlayacaksınız. Türkiye'den gelenlerin çoğu bu çağrıya uyduklarını anlatıyorlardı zira. Ne mutlu ki böyle bir ülkenin, bu toprakların, bu ecdadın bir parçasıyız. Tüm bunların hakkını vermek istiyorsak, Kudüs'ü yalnız bırakmayalım. Mesele sadece Filistinlilerin meselesi değil, hepimizin meselesidir.

Not: İsrail'e gidişte ve çıkışta yaşanan sorunlar, dünyanın her ülkesinde yaşanan sorunların tamamen aynısı. Güvenliğin en önemli ilke olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ürdün'e, Moskova'ya, ABD'ye gittiğinizde yaşadığınız tüm güvenlik prosedürlerini burada da yaşıyorsunuz. İsrail bazı dönemlerde daha sıkı güvenlik önlemleri alıyor hepsi bu. Havaalanında birkaç saat beklemek sizin için sorun olmamalı. Yada bavulunuzun açılıp kontrol edilmesi gibi konuları dert etmeyin. Sıradan vatandaşın korkacağı hiçbir şey yok. Kudüs içinde hiç bir sorun yok. Gece yarısı sokaklarda dolaşabilirsiniz. Mecid-i Aksa'ya girişteki İsrail askerleri moralinizi bozabilir ama bunun dışında size en fazla Türkiye mi diye sormak için durdururlar, o da Müslüman olduğunuzu anlamak ve diğer dinlerden girişi engellemek için. Daha önce bazı sorun yaşayan arkadaşları dinlemiş olabilirsiniz ama bunlar dünyanın her yerinde olabilecek şeyler ve çok nadir oluyor. Girişte ve çıkışta yıldırmaya çalıştıkları zamanlar da olabiliyor ama bunlar tamamen rastlantısal. Hiçbir şeyi kişisel algılamanıza gerek yok. Sonunda Kudüs'ü göreceksiniz. Sonunda Peygamberlerin ibadet ettiği yerlerde ibadet edeceksiniz. Sonunda Mirac'ı göreceksiniz, hissedeceksiniz, Peygamber efendimizin namaz kıldığı yerlerde namaz kılacaksınız. Sonunda hayatını en iyi bildiğimiz peygamberlerden Hz. Yusuf'un kabrinin başında dua edeceksiniz. Sonunda peygamberler atası İbrahim peygamberin kendi elleri ile inşa ettiği yerleri gezeceksiniz. Sonunda Hz. Süleyman'ın inşa ettiği ibadet yerlerini hayretle izleyeceksiniz. Sonunda Çile yolunda yürüyecek, Kıyamet Kilisesi'nde çarmıha gerilmenin barbarlığını hissedeceksiniz. Sonunda Selahaddin'in, Ömer'in izinde yürüyeceksiniz. Meryem annemizin yaşadığı zulmü hissedeceksiniz. Her tarafında tarih her tarafında kutsiyet olan bu şehirde geçireceğiniz zaman sizi başka bir boyuta taşıyacak. Kudüs sizi bekliyor. Kudüs'e sahip çıkmanın tam zamanı.

Uzun zamandır gitmeyi düşündüğüm Kudüs'e üyeleri ve aileleri ile beni de davet etme inceliğinde bulunan EYAD'a (Erdemli Yöneticiler Akademisi), vesile olan gazeteci ağabeyim Hasan Öztürk'e ve Mustafa Yıldız'a teşekkürü borç bilirim.

SON DAKİKA