"Sandık her şey değildir" doğrusunu "sandık hiçbir şey değildir"e tahvil etmeye çalışanlar, Mısır olaylarını tepe tepe kullandılar, kullanmaya da devam ediyorlar.
Demokratik seçimleri değersizleştirmek için kullanılan eski bir argümanımız daha var: "Seçim seçim diye tepinmeyin, neticede Hitler de seçimle iktidara gelmedi mi?"
Bazen, ilk anda görülenin esiri oluyor, ayrıntıları önemsemiyor, netice olarak da o "şey"in hakikatini ıskalıyoruz...
Hitler-seçim tartışmalarında da öyle oldu... Tarih kitaplarında okuduğumuz, Hitler'in iktidara yüzde 43 oyla çıktığı bilgisi bize yetti ve bu bilgiyi kullanarak "Hitler de seçimle iktidara gelmedi mi" mugalatasına sarılanlara kuvvetli itirazlar yöneltemedik.
Oysa her karmaşık hikayede olduğu gibi burada da şeytan ayrıntıda gizliydi...
12 Eylül darbesinden hemen sonra Almanya'ya giden ve bir daha Türkiye'ye dönmeyen tarih profesörü Taner Akçam, geçenlerde Taraf gazetesinde kaleme aldığı yazısında bu balonu patlattı...
Akçam'ın aktardığı bilgilere göre tarih şöyle tecelli etti:
Mart-Nisan 1932'deki iki aşamalı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hindenburg yüzde 53'le iktidar oldu (rakibi Hitler'in oy oranı yüzde 36.)
Temmuz 1932'deki genel seçimlerde Naziler yüzde 37 ile birinci parti olduysalar da Kasım 1932'deki genel seçimlerde oy oranları yüzde 33'e düştü. (Temmuz'da Sosyal Demokratların ve Komünistlerin toplam oy oranları yüzde 35.7 iken Kasım'da yüzde 37.4 oldu.)
Hindenburg, Ocak 1933'te Hitler'i Başbakanlığa atadı. Akçam'ın deyişiyle "Sonuçta Hitler, sandıktan çıkmadı, Hindenburg ve çevresinin iktidarı ona teslim etmesi ile iktidara geldi."
Akçam, gerisini de şöyle anlatıyor:
"Doğrudur, Hitler iktidarı aldıktan sonra Mart 1933'te yapılan seçimleri kazandı. Ama bu seçim artık serbest seçim değildir. Hitler işbaşına gelir gelmez, 27 Şubat 1933'te meşhur Alman Parlamentosu yangını provokasyonu organize edildi; bu olay bahane edilerek Olağanüstü Hâl Kanunu çıkarıldı. Yangın Komünistlerin üstüne atıldı ve muhalefete yönelik sistematik saldırılar başladı. Hak ve özgürlükler askıya alındı; 20 civarında gazetenin yayınına son verildi; merkez sağ ve sol partilerin faaliyetlerine ciddi kısıtlamalar getirildi ve Sosyal Demokrat ve Komünist Parti liderleri tutuklandı.
"Yani Hitler'in, tüm baskılara rağmen yüzde 43 oy alabildiği bu seçim, serbest bir seçim değildir. Sıradan herhangi bir diktatörün organize ettiği bir seçimdir. Demokrasi değil, diktatörlük seçimidir. 1934 yılında Hindenburg'un ölmesi ile birlikte Hitler Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığını birleştirdi ve diktatörlüğünü perçinledi.
"Özetle, Hitler'in seçimle işbaşına geldiği bilgisi doğru değildir."