Peki, bir kişiyi değil milyonlarca insanı ilgilendiren kritik kararlar söz konusu olduğunda ne diyeceğiz? "Milyon düşünüp bir yapmak" mı? Gördünüz, olmuyor, kafiyesi tutmuyor... Zaten gerek de yok, "bir düşünüp bir yapan" bir millet olarak bin defa düşünmek neyimize yetmiyor?
Konumuz Kanal İstanbul... Galiba henüz bir kere düşündük ve yapmaya hazırlanıyoruz... Fakat yıllardır İstanbul Boğazı ve Boğaz akıntıları üzerine çalışan Prof. Cemal Saydam'ın uyarıcı yazısını okuduğumda anladım ki, bu işe girişmeden önce 999 defa daha düşünmemiz gerekiyor.
Prof Saydam'ın "arkitera" adlı sitede yayımlanan uzun bilimsel makalesini burada özetleyemem, fakat okumayı arzu edenler için linkini verebilirim... Şöyle: http://www.arkitera.com/gorus/index/detay/bakin-rafakaldirin- demedim-unutun-dedim/408
"Bakın Rafa Kaldırın Demedim, Unutun Dedim!" başlıklı makaleden sadece bir uydu fotoğrafını ve fotoğrafın izahını paylaşacağım sizinle...
Uydu fotoğrafı Karadeniz'den gelip Boğaz'ı geçen dip akıntısının Hayırsız Ada'ya çarpıp yüzeye çıkışını gösteriyor bize... Cemal Saydam, bu hadisenin Marmara Denizi için önemini bakın nasıl anlatıyor:
"Bakın Boğaz'dan çıkan su Hayırsız Ada'ya çarpınca nasıl ikiye ayrılmış. Sanki bir gemi suyu yarıyor gibi. Belki de 'ne enteresan bir görüntü' diye baktığınız bu olay Marmara için çok ama çok önemli. Tüm sene çeşitli hızlarda ama sürekli çalışan bir fabrika misali. Bu su hızla çıkarken ileride detaylarından bahsedeceğimiz çok önemli bir olaya neden oluyor ve Marmara'nın tuzlu alt tabakasından önemli ölçeklerde suyu emiyor ve yüzeye taşıyor."
Marmara'nın tuzlu alt tabakasındaki suyun yüzeye taşınmasının neden hayati bir önemi haiz olduğunu, isterseniz makalenin tümünü okuyarak öğrenebilirsiniz. Burada size şu kadarını söyleyeyim: Kanal İstanbul inşa edilirse, bu "fabrika" görevini önemli ölçüde aksatacak ve bu da İstanbul için hiç hayırlı olmayacak.
