İdris Kardaş

İdris Kardaş

20 Nisan 2018, Cuma

Yeni seçimde seçmen iradesi

Türkiye 24 Haziran'da yeni hükümet sistemini hayata geçirecek bir seçim yapacak. İlk defa milletvekili seçimlerine bağımlı bir hükümet oluşmayacak, ülkeyi yönetecek idare ayrıca oylanacak. Seçmenlerin oy verme davranışları konusu bu açıdan ayrıca ele alınmalı. Daha önce referandum sürecinde çoklukla bahsetmiştik. Yeni sistem, seçmenin iradesinin tam anlamıyla siyasi iradeye yansımasını sağlayacak bunun yanı sıra seçmenin önüne daha fazla seçenek sunacak. İkisini de ayrı ayrı ele alalım.

Öncelikle, seçmenler ülkeyi yönetecek hükümeti kendileri seçecekler. Kimin yönetici olacağı kararını seçmenler verecek. Zira daha önceki parlamenter sistem içerisinde kimin ülkeyi yöneteceği konusu sandıktan tek başına iktidar çıkmışsa net oluyordu. Hiçbir partinin tek başına hükümet kurma çoğunluğu olmadığı süreçlerde, ki Türkiye tarihinde çokça böyle olmuştur, partiler arası görüşmeler sonucunda oluşan koalisyona göre ülkeyi yönetecek kişi belirleniyordu. Mesela 28 Şubat dönemini hatırlayalım. Refah Partisi birinci parti çıkmasına rağmen kendisi ile koalisyon yapılmasına izin verilmemiş. ANA-YOL koalisyonu ülkeyi yönetmeye çalışmıştır. Koalisyon görüşmelerine askerler karışmış, bazı siyasi liderleri tehdit dahi etmişlerdir. Sonuçta malum 28 Şubat darbesi yaşanmıştır.

Koalisyon konusunda yaşanan sorunların bir benzerini daha yakın zamanda da yaşadık. 7 Haziran seçimleri sonrası CHP ile HDP, koalisyon ortağı olması için MHP'ye yani Devlet Bahçeli'ye Başbakanlık önermişti. Eğer Bahçeli bu teklifi kabul etmiş olsaydı, bu durumda yüzde 16 oy almış bir parti ülkeyi yönetiyor olacaktı. Tekrar hatırlatmak gerekirse, 7 Haziran seçimlerinde AK Parti yüzde 40 oy almıştı ama ülkeyi yönetecek çoğunlukta vekil çıkaramamıştı. Bunun gibi parlamenter sistemin yarattığı birçok absürt durum yeni hükümet sistemi ile ortadan kalkmış oluyor. Seçmen, ülkeyi kimin yönetmesini istiyorsa ona oy verebiliyor. Kapalı kapılar ardında askerin, medyanın yada büyük sermaye gruplarının müdahale ettiği koalisyon görüşmeleri, bakan pazarlıkları hatta başbakan pazarlıkları tarihe gömülmüş oluyor. Ülkenin kim tarafından idare edileceği konusunda irade tamamen seçmende oluyor. Yeni seçim bu açıdan bakıldığında, milletin iradesinin idareye tam olarak yansıması bağlamında gerçekten de heyecan verici olacak. Daha sonra tekrar değiniriz ama tek cümleyle yeri gelmişken değineyim. Zaten Türkiye'yi kendi çıkarları doğrultusunda yönetmek isteyen küresel güç çevrelerinin, yeni hükümet sistemi ile ilgili itiraz noktaları tam olarak da buradan çıkıyor.

Seçmenleri bu seçimde bekleyecek diğer heyecan verici ve demokrasi açısından son derece verimli olacak husus da; seçmenlerin önüne birden çok sandık konulacak olması ve alternatiflerin artması. Daha önceki seçimlerde milletvekilleri listesi önünüze gelir, adaylara belki de çok bakma ihtiyacı hissetmezdiniz. Zira oy verdiğiniz partinin ülkeyi yönetmesi için beğenseniz de beğenmesiniz de o listedeki milletvekillerine oy vermeniz zorunluydu. Ancak burada durum farklı. Milletvekilleri için kullanacağınız oy ile ülkeyi yönetecek Cumhurbaşkanı için kullanacağınız oyun aynı olması gerekmiyor. Dolayısıyla seçmen iradesi bu noktada güçleniyor. Bu da demokrasinin daha da derinleşmesi sonucuna yol açacaktır kuşkusuz.

Yeni hükümet sistemi birçok kesimi heyecanlandırdığı ölçüde bazılarının da uykularını kaçıyor muhakkak. Bunun nedenlerini de ayrıca ele alalım. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan da erken seçim açıklamasında bu yeni sistemin bir an önce hayata geçirilmesi hususuna değinmişti. 16 Nisan öncesi ve sonrası hem uluslararası medya hem de muhalefet cephesinin yeni sisteme siyasi bir değişiklik olarak bakmamaları, ağır bir düşmanlık beslemelerinin altında yatan nedenler var kuşkusuz. Bunu da bir sonraki yazıda değerlendirelim.

SON DAKİKA