Ömer Çil

10 Nisan 2013, Çarşamba

Mourinho futbolun patronu olsun

Öncelikle Galatasaray'ı Arena'da Real madrid karşısında göstermiş olduğu performanstan dolayı tebrik ederim. Drogba'nın 4. Golünün, ofsayt olduğu anlaşılana kadar verdiği şok edici hissiyat harikuladeydi. Doğrusu Fatih Terim dahil kimse böyle bir 30 dk performansı beklemiyordu. Tüm taraftarlar stattan mutlu ayrıldılar. Elenmelerine rağmen oynanan futbol GS seyircisine mutluluk verdi. Neticede Galatasaray dünya devi rakibine elendi ve Şampiyonlar Liginde final oynama umutlarını ileriki senelere bıraktı.

Çeyrek final kuraları çekildikten sonra Mourinho'nun her demecinde bilinçli bir tevazu ve Terim'e karşı takındığı saygılı tavır dikkatinizi çekmiştir. Bunun sebebi, Terim'le olan dostluğu, onun Milan ve Fiorentina kariyeri olduğu kadar Türk mantalitesini iyi bilmesidir. Dünyanın en güçlü kadrolarından birine sahip olmasına rağmen Barcelona maçları öncesi takındığı tavırla yakından uzaktan alakası olmayan saygı duruşu ve rakibi gaza getirmeyendemeçleri de Türk toplumunun mantalitesini iyi bilmesinden kaynaklanmaktadır.

Bizim çabuk gaza gelen duygusal bir yapıya sahip olduğumuzu çok iyi bildiği için turu riske edecek en ufak ihtimali dahi ortadan kaldırmak adına saygıda hiç kusur etmedi. Arenadaki maçın 2.yarısında seyirciyi alkışlaması da dünyada eşi benzeri olan görülmüş bir davranış değil. Mourinho'nun muazzam duygusal zekasına hayran olmamak elde değil. İnsan ilişkilerindeki başarısı ve futbolcularla kurduğu duygusal bağ ender görülen cinsten. Üst düzey futbolun son 10 yılında imzasının olmasının en önemli faktörü bence insan ilişkileri, takım içinde yarattığı manevi ortam ve yıldızları idare etmedeki başarısı.

Mourinho, bence Fatih Terim'in daha evrensel, modern yüzlü halidir. Dünyadaki tüm teknik direktörler için örnek teşkil eden bir kişiliktir. Porto, Chelsea, İnter ve Real Madrid de son 10 yılda yaptıkları dünyada bir daha kimsenin elde edemeyeceği şeyler. Türklerle olan bağlarından dolayı daha ileriki yaşlarında kesinlikle Türk futbolunun en tepesinde bulunması gereken kişidir.

Piontek'te olduğu gibi futbolun başına getirilip altyapılardan üst yapıya kadar herşeyin planlaması kendisine verilmelidir. 2020 olimpiyatlarıyla beraber Tesisleşme ve stat yenilemelerine start verildiği bu günlerde orta vadeli bir plan çerçevesinde MOURİNHO Türk futbolunun başına geçmelidir. Kulüp takımlarında elde ettiği başarılardan sonra 2023 vizyonuyla Mourinho'yu milli takımın ve tümüyle futbolun başına getirmek için gerekli güç bu ülkede mevcut.

Başbakanımız ve futbolun akil insanları Türk futbolunda beklenen gerçek bir sıçrama için bu fikri düşünmeliler.

Ömer ÇİL

SON DAKİKA