Herbert Hainer, "Adidas'ın sattığı 150 milyon ürünün yüzde 10'u Türkiye'de üretiliyor. Uzakdoğu, kalite ve hızınıza yetişemez. Taklitleriniz bile fark atıyor" dedi.
Yaklaşık 50 yıldır dünya şampiyonalarının olimpiyatların değişmez sponsorlarından Adidas, belki de dünyanın en fazla taklit edilen markaları arasında yer alıyor. Yılda 150 milyon adet ürün satan marka, ürünlerinin yüzde 10'u Türkiye'de üretiliyor. Markanın geçen yıl 4 milyon adet taklidi satılmış. Ama bu da sadece buzdağının görünen kısmı. Tabii en fazla taklide, üretimin yapıldığı Türkiye, Çin, Endonezya gibi ülkelerde rastlanıyor. Ve Adidas Dünya Başkanı Herbert Hainer'dan öğreniyoruz ki, Türkiye'de üretilen taklitler bile Uzakdoğu'da üretilenlerden daha kaliteli. Hainer, 5 yıl önce ucuz üretim rüzgarına kapılıp gittikleri Uzakdoğu'dan işte bu nedenle geri dönmek zorunda kaldıklarını anlatıyor. Açıkçası, Hainer anlattıkça Türk tekstilinin geleceği açısından daha az endişe duymaya başladım. Türkiye kalitesini ve hızlı servis kabiliyetini kaybetmediği sürece Avrupa'nın bir numaralı tedarikçisi olacak.
* Türkiye, Adidas için ne ifade ediyor? Kalite ve hız... Adidas'ın üç satın alma noktası var. Asya, Avrupa ABD. Türkiye; İtalya, İngiltere, Tunus ve Bulgaristan dahil 11 ülkeden oluşan Avrupa'nın satın alma ünitelerini kontrol ediyor. Yani Avrupa'nın satın alma merkezi Türkiye. Yıllık milyon adet Adidas üretilip Türkiye'den tüm dünyaya dağıtılıyor. Yılda 150-170 milyon adet ürün sattığımızı düşünürsek Türkiye'nin payı yüzde 10 olur ki, bu rakam çok önemlidir.
* Büyük markalar maliyetler nedeniyle Uzakdoğu'ya gidiyor. Sizin bu yönde bir hareketiniz oldu mu? Biz de 5 yıl önce maliyet nedeniyle Uzakdoğu'ya kaydık. Ama üç yıl sonra geri göndük. Çünkü ürünlerin yüzde 50'sini Afrika ve Rusya dahil Avrupa Bölgesi'ne veriyoruz. Uzakdoğu bu bölgeye çok uzak. haftadan önce mal çekemiyoruz. Oysa Türkiye'den saat içinde istediğimiz ürünü çekebiliyoruz. Şunu anladık ki, modada en önemli şey hız. Çünkü moda çabuk tüketiliyor. Böyle olunca zamanında teslim herşeyden daha öne geçiyor. İşte bizi Uzakdoğu'dan Avrupa'ya döndüren sebep de bu. Örneğin, Yunanistan için Avrupa Futbol Şampiyonası öncesi 5 bin, şampiyona sırasında 20 bin, şampiyona sonrasında da bin adet taraftar ürünü sattık. Ürünleri Çin'den getirtmek bir ayımızı alırdı. Oysa her şey bir ayda olup bitti. Bunlar Çin'in altından kalkacağı işler değil.
UZAKDOĞU RAKİP OLAMAZ *O zaman, 2005'te dünya genelinde kotalar kalkınca Türkiye tekstilinin biteceği tezi de doğru değil... Ben Türkiye'nin dünya tekstil piyasasında özellikle Avrupa'da hâlâ şanslı olduğunu düşünüyorum. Zaten Uzakdoğu'da fiyat ucuz. Kotalar kalkınca daha ucuzlayacak. Ama sorun bu değil. Daha doğrusu işin bir kısmı. Türkiye'de çok daha kaliteli ve katma değeri yüksek ürünler üretiliyor. Bırakın orijinal ürünleri, sizin taklitleriniz bile Uzakdoğu'da üretilenlerden daha kaliteli. Bu hızda bu kaliteyi yakalamak Uzakdoğu için zor. Türkiye'de belki etkinlik ve ölçek sorunu olabilir. Ama, 6 ay-1 yıl gibi sürede kendisini ayarlar.
* Dünyanın en çok taklit edilen markaları arasındasınız. Bu imajınızı zedeliyor mu? Taklit edilmenin hem iyi hem de kötü yanları var. Bir marka ne kadar kaliteli, ne kadar yukarıda ve kadar popüler bir marka olursa, o kadar taklit edilir. Bu iyi yanı. Gelelim kötü tarafına. Taklit konusu aysberg gibi. Bizim gördüğümüzün altında çok daha büyük rakamlar dönüyor. Dünya çapında 50 avukatla ve bunların organize ettiği çalışma gruplarıyla sahte ürünlerle mücadele ediyoruz. Fakat tüm çalışmalarımıza rağmen sahtelerle ilgili bir azalma yok. Biz ancak gümrüklerde ve pazarlarda yakaladığımız kısmını biliyoruz. Bu da geçen yıl 4 milyon adet civarındaydı.