kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Dünya klasiklerini yeniden okumalıyız!
Şaka
Çakıcı'ya karşı Bin Ladin mi?

Dünya klasiklerini yeniden okumalıyız!

Neden dünya edebiyatının klasiklerini okuruz ki? Örneğin Cervantes'in "Don Kişot"u (Don Quijote de la Mancha), İbsen'in "Per Günt"ü (Peer Gynt), Gonçarov'un "Oblomov"u gibi eserler, onları okuyanların hoş vakit geçirmesinden öteye ne bırakırlar insan aklında?
Bu kitapları bilinçli okuduğunuz zaman, insanın gerçeklerle uyumsuzluğu halinde başına gelecekleri görürsünüz.
Kemal Tahir'in bana, "Çocukluğunda okuduğun klasikleri yeniden okumalısın" dediğini bir yazımda anlatmıştım. Bu öğüdü dinledim. Gerçekten çok yararlandım.
Türkiye Cumhuriyeti'nin çocukluk yıllarındaki kuruluş heyecanını yaşayan toplumun da, şimdi olgunluk çağına girerken, dünya klasiklerini daha bilinçle okuması ve kendi toplumsal hayatında, bunlardan edindiği bilgiler ışığında farklı açılardan dünya gerçeklerine bakması gerekiyor.
Örneğin Don Kişot, feodalizmden burjuvaziye geçişin arasında kalmış bir meczuptur. Bu yüzden yel değirmenlerine bile mızrağı ile saldırmaz mı?
Per Günt, hayalleri ile gerçekler arasında kalıp, kronik bir yalancı olur.
Oblomov, çiftliği, köleleri olan bir mirasyedi derebeyidir. Köylülerin hazırlayacağı ekmeği yemek üzere büyütülmüştür. Bu yüzden ekmeğini kendi kazanan insanlar arasında ne yapacağını şaşırır, böyle bir hayata hazır olmayan iradesi söner, ölüme benzeyen uyuşukluğa gömülür. Her şeyin çözümünü yarına bırakarak yok olur.
Cumhuriyet'in yeni kuşakları, müthiş bir değişimin ve inanılmaz ölçülerdeki bir global geçiş döneminin içinde bulunulduğunun farkında olmalıdır.
Sovyetler'in çökmesi ertesinde tek süper güç olarak kalan ABD bile, şimdi yeni bir döneme geçişin sancılarını yaşamakta. Dış rekabet yok olunca, iç kavgalar başlar çünkü. Bu, tarihte de böyle olmamış mıdır? Gibbon'un "Roma Tarihi"ni okursanız bunu çok iyi görürsünüz.
Türkiye de bu geçiş dönemini, bilgili ve bilinçli bir toplum olarak karşılayıp, kendisini yeni koşullara uyarlamak zorunda.
Don Kişotvari bir hayalperestlikle, Pergüntçe bir yalancılıkla, Oblomovca bir zihni ve bedeni tembellikle günlerin geçmesini beklersek, bu işin sonu büyük üzüntüler ve hatta felaketlerle bitebilir.
Cumhuriyet'in her yıldönümünde, dünya ve yurt gerçeklerine göre değil de, kendi kalıplaşmış düşüncelerimize göre yeldeğirmenlerini hedef alır ve kutlamaları, tehditlere (daha doğrusu fobilere) dönük bir anakronik karşı saldırı törenine dönüştürürsek, kendilerini zamanın dışında tutmaya çalışan Küba'ya veya Kuzey Kore'ye benzeriz.
Artık eskisinden daha akıllı, daha bilinçli, daha bilgili olmak zorundayız.
"Ankara'nın Aklı"nın her şeye yetmediğini anlamış olmamız gerekiyor.
Tartışılması ve anlaşılması gereken ne kadar olgu varsa, bunların başına bir "Sözde" kelimesi yerleştirdiğimiz zaman, başlarını kuma gömerek gerçekleri yok varsayan devekuşlarına benzemiyor muyuz?
Sonuçta bütün bu meseleler "Kriz"e dönüşerek birikiyor.
"Güneydoğu Sorunu"nu, "Kürt Realitesi"ne dönüştürmemiz bu kadar uzun mu sürmeliydi yani?
Dış ilişkilerimizin tümünü, "Haklı Kıbrıs Davası"na veya "Sözde Ermeni Soykırımı"na endeksleyerek, başarılı mı olduk?
Bütün gelişmiş dünyanın tartıştığı ve içine girmeye çalıştığımız Avrupa için günlük konular olan meseleleri seslendirenlere, 1930'lar dünyasına özgü "Rejim Düşmanı" tepkisi ile yaklaşmak, hangi akla sığıyor ki?
Cumhuriyet'in ergenliği aşıp olgunluğa geçtiği bu dönemde, hepimiz dünya klasiklerini yeniden okumalıyız.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İsmet Sezgin'in hissettiklerini o kadar iyi anlıyorum ki..   / 29-10-2004
 Türkler öğünmeli mi, yoksa övünmeli mi?   / 28-10-2004
 Yenilgiler, zaferlerden daha ilgi çekicidir..   / 27-10-2004
 Prens Charles'la Pera House'da birlikteydik   / 26-10-2004
 Halkla ilişkiler, ne savunma, ne de yalanlamadır   / 25-10-2004
 Eşcinsellik konusu da ilgi alanımızda artık!   / 24-10-2004
 Gonzalo ile Machuca'nın arkadaşlığı sürer mi?   / 23-10-2004
 İnsanın genleri ve diğer yaratıklar üzerine...   / 23-10-2004
 Gazetecinin "Forma aşkı", ya "Tetikçilik"e dönüşürse?   / 22-10-2004
 Türkiye'nin bugünü, kesinlikle dününden daha iyi!   / 21-10-2004
REHA MUHTAR
Çanakkale kahramanları
43-ncü Alay 1-nci P. Tb. 1-nci...
MANSUR FORUTAN
Alışmak kolay geliyor
Ne zamandır iyi çay içmediğimi...
MEHMET BARLAS
Dünya klasiklerini yeniden okumalıyız!
Neden dünya...
ALİ KIRCA
Bayramca
Kavga bekleyenler düş kırıklığına uğrayacak...
HINCAL ULUÇ
Ahmet'i niye vurdular?..
Alkent sokakları nasıl güzeldi...
EMRE AKÖZ
Entelliğin yeni ölçütü televizyonu...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Arabeskimde şiir sesleri!
Adı, Burhan Bayar'dı...
SAVAŞ AY
Maçlarda küfür edin!..
Neymiş?.. "Maçlarda küfür etmek...
Bir İstanbul Masalı
Bir İstanbul Masalı
İnönü'de 20.00'de başlayacak maçı Fırat Aydınus yönetecek. Toplamda...
Sıradan bir maç değil
Sıradan bir maç değil
Türk futbolunun asırlık iki çınarı Beşiktaş ile F.Bahçe bugün...
Berlin'de "French Kiss"
"Size yardım edebilmem için, bana yardım edin mösyö! 17 Aralık'a...
Roma'da tarihi imza
AB liderleri, AET anlaşmasının imzalandığı salonda toplanıp Avrupa...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.