 |  |
Yanlış anlama
Medyanın sokaktaki, tribündeki şiddete ' neden' olmadığını açıklarken şöyle dedim: "Tek amacı güzel bir atmosferde, heyecanlı bir maç izlemek olan sıradan bir taraftar... Sabah gazetede 'ölüm stadı' başlığını okudu diye, akşamki maça cebinde bıçakla girmeye çalışmaz." Dikkat ederseniz 'ölüm stadı' derken kastedilen ' maçtan önce' atılmış bir başlık. Yani tribün terörünü kışkırttığı iddia edilen başlık tarzına örnek olarak veriyorum bunu. Onun yerine ' Cehennem Stadı', ' Ölüm kalım maçı' gibi başlıklar da örnek olabilirdi. Ben kısa, öz, keskin diye bunu seçmiştim.
***
Peki sonra? Hem kar yağacağı duyurulduğu için, hem de diğer işlerim nedeniyle perşembe günü ofise gitmedim. Arkadaşlarım da, yazının ortasına ' görsel malzeme' olarak pazartesi günkü Sabah'ın ilk sayfasını yerleştirmiş. Niye? Çünkü başlık 'Ölüm Stadı'.
Buyrun cenaze namazına!
Benim kastettiğim 'ölüm stadı' başka ... Sabah'ın, Cihat Aktaş cinayetinden sonra manşetine yerleştirdiği 'Ölüm Stadı' başka .
Pazartesi günkü başlık; gerçekçi, yerinde, günün şartları içinde olaya uygun bir başlıktı. İmzamı atarım. Eğer sorumlu mevkide olsaydım, ben de böyle bir başlığı kullanabilirdim.
Benim yazıda sözünü ettiğim... Bir maçtan önce, haber ve yorumlara konulan; vurdulu kırdılı, mezarlıklı, cehennemli, Azrailli başlıklar... Ve yine söylüyorum: Bunlar meslek ilke ve ahlakıyla çelişen, aşırı abartılı sözlerdir. Ama her şeye rağmen hayatın içindeki gerçek şiddete yol açmaz ya da onların yerini alamaz.
***
Not: BJK taraftarı bazı dostlarım, Sabah'ın başlığına da karşı çıkıyor ve "Cinayetin statla bir alakası yok... Bu başlık seyirciyi soğutuyor, sanki her giden ölebilirmiş gibi bir izlenim yaratıyor" diyorlar. Onlara katılmıyorum. Eğer olayın statla bir alakası yoksa, Beşiktaş niye üç maçını seyircisiz oynuyor? Ve bu cezayı nasıl olur da BJK yönetimi sineye çekti? Çünkü defalarca sözünü ettiğimiz gibi statlardaki olaylar ile kulüp yönetimleri arasında doğrudan ya da dolaylı bağlantılar var.
|
