Teröre akıllı çözüm
Bir kez daha hükümetin, daha doğrusu Başbakan'ın yapması gereken bir açıklamayı Genelkurmay Başkanlığı yaptı. Son dönemde tırmanan terör eylemleri, kaybedilen canlar ve Kuzey Irak'tan kaynaklanan tehditler gibi konularda Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hayli detaylı bilgiler verdi. Orgeneral Başbuğ'un konuşmasının en çarpıcı yanlarından biri terörizm konusunu ve terörle mücadeleyi yalnızca güvenlik önlemleri düzeyinde tartışmıyor oluşuydu. Konuşma metnine yansıyan gerçekçilik Türkiye'nin bu meseleyle başa çıkarken duygulara değil akıla dayanacağını gösteriyordu. Son dönemde özellikle önde gelen Kürt siyasi kişiliklerden Hikmet Fidan'ın öldürülmesiyle başlayan tartışmalar PKK'nın güç yitirmekte olduğu üzerinde yoğunlaşıyordu. Orgeneral Başbuğ da "Örgüt herşeyden önce içinde bulunduğu iç krizi örtmek ve ortadan kaldırmak için kanlı ancak riski az eylemlere baş vurarak amaç ve hedeflerine ulaşmaya çalışmaktadır" diyerek bu genel değerlendirmeyi paylaşıyor. Bunun sebepleri arasında da " bölge halkının terör hareketlerini desteklememesi "ni başta gelen nedenlerden biri olarak görüyor. Genelkurmay İkinci Başkanı, konuşmasında buna değinmemiş olsa da bu durumun önemli sebeplerinden birinin Türkiye'de gerçekleşen demokratik reformlar olduğuna şüphe yok. Kürt sorununun siyasi mekanizmalar ve ülkede kapsamlı bir demokratikleşme sayesinde çözümlenebileceğine dair umut, şiddetten medet umulmamasına da yol açıyor. Bu ise AB üyelik sürecinin birçoklarının iddia ettiğinin aksine Türkiye'de toplumsal barışa ve bütünlüğe katkı yaptığının önemli göstergelerinden biri.
Çıkarılacak altı sonuç Orgeneral Başbuğ'un PKK'ya katılanların profiliyle ilgili verdiği bilgiler hayli çarpıcı ve meselenin sosyal boyutuna verilen önemi göstermesi açısından dikkate değer. Örgüte katılanların yüzde 75'i, 20-30 yaş grubundan. "Örgüte katıanların yüzde 60'ı eğitim almamıştır, yani cahildir. Kendilerini tatmin edecek bireysel kimlikten mahrumdurlar. Yaklaşık yüzde 75'i işsizdir. Bölgede eğitim seviyesi yükseltilmezse ve işsizliğe çare bulunamazsa, örgüte yeni katılımları önlemek gerçekten çok zordur." Genelkurmay'ın değerlendirmesi, PKK'nın 1990'lardaki gücüne yeniden erişemeyeceği, o karanlık günlere gerek bölge halkının şiddetten bezmesi, gerekse güvenlik güçlerinin imkânları nedeniyle dönülmeyeceği yönünde. Orgeneral Başbuğ'un verdiği rakamlardan Türkiye'nin veya ABD'nin Kandil Dağı'nı bombalamasından herhangi bir sonuç elde edilemeyeceği de ortaya çıkıyor. Zira "Kandil Dağı bölgesinde 600650 teröristin bulunduğunu, geri kalanların ise yani 2200-2450 kadar teröristin 348 km'lik Türkiye-Irak sınırı boyunca yerleştiği" biliniyor. Pek çok başka saptamayı ve medyadan talepleri de içeren konuşmadan şu sonuçları çıkarmak mümkün : Kuzey Irak'a sınırlı bir müdahale yapılması ihtimali vardır ancak ilk tercih değildir. Tercih edilen yöntem PKK elebaşılarının yakalanması veya öldürülmesidir. Hükümetin AB üyesi ülkelerden, PKK'nın finansman ve hareket kabiliyetini sınırlayıcı talepleri gündeme getirmesi beklenmelidir. Türkiye'nin bu bağlamda dayanışma talep etme hakkı vardır. ABD ile TSK arasındaki basın aracılığıyla süren diyalog deşifre edilmeye muhtaçtır. Gelişmeleri kestirebilmek için satır aralarını iyi okumak gerekir. Terörle mücadelenin ötesinde, siyaseten Kürt meselesi hakkında ne yapılacağı şimdilik bu konuda sicili nakis olan hükümete bağlı.
|