Çok iyi bir karar!
Şu özel okullara teşvik... Çocuklarını özel okula gönderen velilere teşvik... Çocuklarını özel okula göndermeleri için velilere teşvik... Diye özetlenebilecek "tasarı" yı başka şekilde özetlemek de mümkün. Kamu olan, kamusal olan, kitlesel olan, çoğunluğun olan, hepimizin sayılan, herkesin asgari ve temel hakkı kabul edilen... Türkiye'de yanlış ve kasıtlı biçimde "devlet okulu" adı verilen... Asıl isimleri "kamu okulu", yani "halkın, toplumun okulu" olması gereken... "Cumhuriyet, demokrasi, adalet, eşitlik, genel eğitim kurumu" nu "Liberal lakin imkan ve imtiyazlara dayalı ve düşkün piyasa" ya kurban etmek. Açıkçası; kurban etme felsefesini teşvik, tasdik ve tescil etmek!
İşin mantığı hep aynı şekildedir: Girişimciyi teşvik için vergilerden vazgeçer, sübvansiyon yaparsınız. Dolayısıyla, bir kamu gelirini fiilen aktarırsınız. Daha doğrusu, "herkesin yararı" için kullanılacağı varsayılan parayı, "kendileri için" kullanmalarını münasip görürsünüz. Bu, almadığınız vergidir. Ayrıca, ileride pek tartışmamız gereken adıyla "müşteri" ye vereceğiniz ucuz kredi, vergi indirimi ile de, hem "müşterisi" nin çoğalmasını teşvik eder, hem "müşteri" nin "öğretim şirketi" ne daha rahat, daha kolay ve daha çok para verebilmesini sağlar, bir kez daha "kamu kaynağı" aktarırsınız.
Ne aktarıp aktarmadığınız da bir yana... Kamu adına, ilköğretim çağındaki 10 milyon çocuk namına bir tercih yapıyorsunuz. Diyorsunuz ki... Ben içinizden 300-500 bin çocuğun önünü açabilmek için bir karar aldım. Amacım; belki bu sayıyı 1 milyon yapabilmek... Bu 1 milyonun ailelerinin özel (ve kimi ticari) okul yüklerini hafifletmek... Bu sayıyı 1 milyon yapabilmek için özel (ve kimi ticari) okulu, yenilerini teşvik etmek. Bu yüzden, bugün 200-300, yarın 1 milyonunuzu rahatlatabilmek üzere, kalan yüz binler ve milyonların ilk ve orta öğretim ihtiyaçlarından bir kaynağı buraya yöneltiyorum. İşin özü şudur: 10 ila 20 milyar arasındaki özel okul ücretlerini vergisinden düşebilmek, yani öyle bir ücret ödemeyi göze alabilmek için bir insanın yıllık gelir vergisinin zaten en az 10-20 milyar, gelirinin ise bunun en az üç katı filan olması lazımdır. Dolayısıyla, diyorsunuz ki... Ben hükümet olarak, iktidar olarak, hem de bu ülkenin o geride kalan yüz binler ve milyonlarının, en yoksul, en mağdur, en çaresiz olanlarının seçtiği bir iktidar olarak... Adeta inadına... İçinizden en çok imkan sahibi olanları korumak üzere, ailelerini, okul yöneticilerini, patronlarını, binlerce öğretmenin özel sektöre geçmişlerini kollamak üzere... Çocukların yüzde 2'sini, en fazla yüzde 10'unu daha az maliyetle daha kaliteli öğrenime kavuşturmak üzere... Bu kararı alıyorum. Fiilen böyle diyor... Ama aslında bunu hiç böyle açıklamıyorsunuz.
Türkiye, 70 milyonluk bir ülke olduğunu, yarı nüfusunun mutlak yoksulluk sınırında bulunduğunu, milyonlarca çocuğuna hiçbir umut veremediğini, sadece azınlık mutluluğuyla avunan bir ekonomik sistemin dikişlerinin çok acı biçimde atabileceğini hiç düşünmeden... Binmiş bir alamete... Kafayı yemiş biçimde gidiyor. Ve biliyor musunuz, şu Anayasa bile, en temel, en insani, en vicdani, en toplumsal hükümleri bakımından durmadan ihlal ve ilga ediliyor! "Benim tuzum kuru" nasıl olsa, değil mi!
|