|
|
|
|
|
|
Bana dinozor diyen benim için amiptir!
'Televizyon Makinası'nda her hafta Okan Bayülgen'in konuğu olan 77 yaşındaki Hakkı Devrim, kendisine dinozor diyenlere cevabı yapıştırıyor....
Hakkı Devrim, Okan Bayülgen'in 'Televizyon Makinası' programına her hafta konuk olmaktan son derece memnun. Bir yandan gazeteciliğinden kaynaklanan merakını gideriyor, bir yandan eğleniyor. Oradaki tantana, telaş Devrim için yorucu olmaktan çok, 'enteresan' bir hal alıyor. "Okan'ın biraz agresif bir tavrı vardır ama bunun da bir cazibesi var" diyen Devrim, Bayülgen'in her yaptığı ya da söylediğini de onaylamıyor. Örneğin Hakan Taşıyan'ın sarhoş görüldüğü bir programla ilgili Bayülgen'in tavrı konusunda Devrim düşüncesini şöyle dile getiriyor: "Münasebetsiz bir şey yapmadı" diyor Okan. Adamın sarhoş olduğu belli! Kelimeleri üst üste bindirmekten korkuyor. Ona bir tepsi verseniz, aynı şekilde korkar devireceğim diye. Orada sunucunun, o sarhoşluğu sempatik bir hale getirmesi lazım, hayır herhangi birine sual sorar gibi soruyor. Bir de adam sarhoş, bundan bir bela gelir diye bir an evvel def edeyim düşüncesi vardı. Okan da buna itiraz etti, baktı ses çıktı. Ses çıkınca alan razı veren razı.
SARHOŞ ÇIKAMAZ!
* Yani Okan'ın 'sanatçı istediği gibi çıkar, kimse karışamaz' sözünü doğru bulmuyorsunuz? Bence onun sonunu getiremez. O iyi bir niyetle söylüyor ama başka misaller gelirse arkası riskli. Benim programıma katiyen çağırmayacağım ünlüler var.
* Kimler? Vermem isimleri tabii, ayıp olur. Bir defa, misafir olduğunun farkında değilse çağırmam. Mesela Yıldo'yu çağırmam.
* Sebep? Programa el koymaya kalkar, sahip olmaya kalkar. Hani derler ya; misafirin aptalı ev sahibini ağırlarmış... Yani Okan öyle söyleyebilir. Bense 'sarhoşları da kabul edelim' taraftarı değilim. Ya doğru konuşamazsa, ne bileceğim ben onun sarhoşluk dozu nedir?
* Yani Okan'ın maksadı ses çıkarmaktı? Hayır! Okan sinirlenmiş ona. Yani Okan'ın da her hareketini alıp burada Anayasa Mahkemesi gibi tahlil mi etmemiz gerekiyor!.. Her yaptığı da mucize değil herhalde Okan'ın. Böyle bir tartışma açarsak; ben 'sarhoş ekrana çıkarılmaz' derim, 'münasebetsizlik yapması ihtimali var' derim. Ben baştan oturmam. Sarhoş adamla program yapmam.
* 'Televizyon Makinası'na çıkan konuklar için çalışıyor musunuz? Bir kısmını biliyorum ama bilmediğim biri varsa bilgi ediniyorum. Hepsi hafızamda kalmıyor.
* Sizin iyi bir hafızanız olduğu söyleniyor... Hayır yok, çok şikayetçiyim. Artık isimleri tutamıyorum aklımda.
* Son zamanlarda o zaman... Hayır, hiçbir zaman isimleri aklımda tutamam.
* Temerrüt kaç? 1929... Ben şimdi 77 yaşında filanım.
* Genç nesil sanki çok hoşlanmıyor sizden... Çok normal, hoşlanmasına şaşıyorum! Bazı hoşlandık' diyenler var; herhalde dede ihtiyacı duyuyorlar, hani çekirdek aile, büyükler yok...
* Hep seveniniz kadar sevmeyeniniz mi vardı? O kadarını bilmem ama ikisi de olur mutlaka, hazzetmezler! Ben ömrüm boyunca bir gazeteye veya bir gazeteciye bir şey yazma ihtiyacını hiç duymamış bir adamım. Kimdir o bize telefonlar edenler, mektuplar yazanlar merak ederim. Bir takım var mektupçu, telefoncu ve internetçi. Mesela internettekiler çok kolaylıkla terbiyesiz olabiliyorlar. Telefonlar, mektuplar, fakslar daha ölçülü.
* Siz Okan'ın bir programında, 'Son zamanlarda Ramazan Bayramı denilmeye başlandı, eskiden Şeker Bayramı denilirdi' dediniz. İnternetteki Ekşi Sözlük'te gençler şöyle bir soru soruyor; "Biz her ikisini de biliyoruz, 'eskiden' derken dinozor çağından mı bahsediyor Hakkı Devrim?" Dinozor benzetmesi çok demode, bak bak bak çok eskimiş, kokuşmuş bir şey. Beni dinozora benzetmek... Dinozorla o kadar alay etmemeleri, saygıyla yaklaşmaları lazım. O bana dinozor diyecek belki diye, ben bildiğimi söyleyemeyecek miyim yani, bu nasıl bir alışveriştir? O mu beni düzeltecek, ben mi onu düzelteceğim?.. Onlar amiptir benim için; ben dinozorsam onlar da amiptir! O işe yararlar. Sonra kızıyorlar, beni Basın Konseyi'ne şikayet ediyorlar. O bana dinozor derken suç değil, ben ona amip dediğim zaman 'Niye bana amip dedin?' diyor. 'Bre hayvan, sen ne yapmak istiyorsun?' desem, 'Bana hayvan dedin' diyecek. E eşekoğlu eşek, sen bana dinozor dedin, dinozor başka bir şey mi, hayvan değil de?
* Peki bu konuyu kapatalım... Sizin magazine özel bir ilginiz var mı? Yani siz doktorsunuz, ay ben böbreğe bakmam, karaciğerle kalbe bakarım. Böyle şey olur mu? İhtisas yaptınız saygı duyarım. Benim bir ihtisasım yok, gazete bütün benim için. Şimdi dinozor olduğum için yazı yazıyorum, başka bir işe yaramadığım için. Otur orada, 'sen düşündüğünü yazarsın' dedikleri için onu yapıyorum. Ama hepsi benim için önemli. Magazin de... Muhatabımız, müşterimiz insan değil mi? İnsanın ilgilendiği her şeyle ilgilenmemiz gerekiyor.
OKUR BANA UYSUN!
* Magazin gazeteciliğini nasıl buluyorsunuz? Seviyesiz görüyorum. O, herkesin birden kabahati; gazetecinin veya oradaki insanların da değil. Yani kadın kocasıyla evlendi mi boşandı mı, ben bunu okumuyorum. Merak edenler var, o merak edenlerin okur olarak seviyesinden de emin değilim. Bu seviyedeki kahramanlar da bana çok cazip gelmiyor.
* Ya 'okuyucu bunu istiyor' sözleri... Tek başına böyle kullanılırsa, bu ucuz bir bahanedir. Okurun ne istediğini hepimiz biliyoruz ama gazetecinin koruması gereken bir haysiyeti var.
* Okur ne istiyor? E aşağı doğru çeker sizi bırakırsanız... Bunları bana soruyorsun; bugün benim söylediğim şeyler için "Hocanın söyledikleri çok güzel ama satmaz!" diyorlar. Benden satmaz cevaplar alırsın. Benim için gazete satmazlığından önce itibarıyla çok önemli. Mesela ben 40 bin satan bir gazetede çalışmaktan hiç rahatsız değilim. Alın bakın (Hürriyet'i gösteriyor) her gün, sizinkinde de var, arka sayfada bir çıplak kadın resmi. Yüz karası bir şeydir! Fevkalade utanırım. Aptallık da addediyorum. Çünkü artık internette çocuklar neler görüyorlarmış, bana göstermiyorlar onları ama. İşte burada mayolu bir kadın. Ne bu? Ama okur bunu istiyor. Allah belasını versin, bana ne okurun ne istediğinden. Benim seviyemi tamamen okur tanzim edemez ki... Biraz da o bana uysun, böyle bir hakkım yok mu?
* Artık var galiba... Müsaade edin. Ben gazetenin başta gelen vazifesinin magazin gibi yollarla okuyucu oyalamak ve eğlendirmek olduğuna inanmayan bir gazeteciyim. '
BELGİN ÇOBAN:Fotoğraflar: Korkut KALAYCI
|
|
|
|
|
|
|
|
|