Huysuz kazanıyor Seyfi Bey harcıyor
Rahat koltuklar, duvarlarda tabaklar ve Seyfi Bey'in el emeği göz nuru kanaviçe tablolar. O kadar güzeller ki insan gözlerini alamıyor. Seyfi Bey canı sıkıldıkça oturup bunlardan işliyormuş
İşte Huysuz Virjin'in yaratıcısı Seyfi Dursunoğlu'nun evinin kapısındayım. Uzun zamandır ilk kez bir starla tanışacağım için heyecanlıyım. Biliyorsunuz bir sürü ünlü isimle görüşüyorum. Bir çoğu ile akla gelmedik çekimler yapıyorum ama Seyfi Dursunoğlu ile tanışacak olmak beni çok heyecanlandırıyor. Aslında Huysuz Virjin ile görüşmek istedim önce. Sonra; Seyfi Dursunoğlu'nu daha çok merak ettiğimi farkettim. Seyfi Dursunoğlu bence bu ülkenin ve hatta belki de dünyanın en başarılı kukla oynatıcısı. Bunu, bizzat kendisi ile tanışınca fark ediyorsunuz. Lakin, evindeyken yüzünden ellerine vücudunun hiçbir yerinde Huysuz Virjin'den eser yok.
EVİ KARTAL YUVASI GİBİ Karın çok yağdığı günlerden biriydi. İstanbul'un en güzel tepelerinden birine kondurulmuş olan kartal yuvası evinin kapısını kendisi açtı. Üzerinde pijamaları vardı. Saçları dağınıktı. "Gelebileceğinizi hiç ummadım, bu yüzden tıraş bile olmadım" diyerek mahcubiyetini dile getirdi. Çenesi hiç durmayan, her lafa "beş beş" cevaplar verebilen ve her fırsatta aklının dibini göstermekten çekinmeyen ben, sustum kaldım oracıkta. Sadece "önemi yok" diyebilirim. Eski köşkleri andıran çift merdivenden üst kata şöminenin ve çalışma odasının olduğu kata çıktık. Tabii bu kısa yolculuk boyunca meraklı komşular gibi gözlerimi dört açıp, evin sağını solunu inceliyorum. Giriş kattaki salon tamamen antikalar ile döşenmiş. Tablolar, kristal şamdanlar, duvarlarda porselen tabaklar renkli ve bir o kadar değerli koleksiyonu oluşturuyorlar. Üst kat daha gündelik tasarlanmış. Rahat koltuklar, duvarlarda tabaklar ve Seyfi Bey'in el emeği göz nuru kanaviçe tablolar. O kadar güzeller ki insan gözlerini alamıyor. Seyfi Bey canı sıkıldıkça oturup bunlardan işliyormuş. Hatta yurtdışı seyahatlerinde büyük marketleri gezip yeni kanaviçe tablolar ararmış. Bu arada evine o kadar düşkün ki anlatamam. Bir Amerika seyahatinden elinde dörtlü bir tencere seti ile gelmiş. Gümrükten öyle geçip, uçağa tencerelerle binmiş. Ev inanılmaz derecede temiz. Anlaşılan tozları daha havada iken yakalıyorlar!
İSTANBUL BEYEFENDİSİ Seyfi Bey gerçek bir İstanbul beyefendisi. Öyle nezaket içinde konuşuyor ki benimle; ben de havaya girip ruhumun derinliklerindeki 'paşa babasının kızı' tiplemesini ortaya çıkarıyorum. Ev ile ilgili bir anısını anlatıp, içindeki Huysuz'u hafiften ortaya çıkarınca rahatlıyorum: "Yıllar önce (Yüzyıllar önce bile denebilir, o zaman Sibel Can dansözmüş) Sibel Can. Seyfi Bey'in Altunizade'deki dillere destan evini gezip "Ben de inşallah böyle bir ev almak istiyorum" demiş. Seyfi Bey de içinden (Huysuz tonlamasıyla) "Dansözlük yaparak zor alırsın" demiş. "Sanki söylediğim şeyi duymuş gibi solist oldu ve beni bile geçti" diyor gülerek...
KORKUP SUSUYORUM Yıllardır Huysuz'un evi ile ilgili şeyler duyarız. Evde pişen mükemmel yemekler de buna dahildir. Laf arasında "Trabzon usulü erişteli mercimekli çorba var, yer misiniz?" diyor. Vallahi kendime öyle kibar havası vermeyeceğim sevgili okur! Tabii ki "isterim" dedim. Çok merak ettim nasıl piştiğini. Yemek gelince hemen lafı soktu: "Özellikle randevumuzu öğle saatine denk getirdin değil mi, aç karnını doyurasın diye..." "Vallahi işi bu saatlere denk getirip, karnımızı doyuruyoruz Seyfi Bey, malum hayat zor, hem ayın sonlarına geliyoruz" deyince "Sen ne hazır cevap şeysin öyle! Büyüklerine cevap verme, Huysuz'u çağırırsam görürsün" diyor. Korkuyorum... Susuyorum...
İLK KEZ AÇIKLIYOR! Bildiğiniz gibi hiç evlenmemiş ve çocuğu yok. Yeğenleri var. "Tüm bunlar onlara mı kalacak?" diye soruyorum. "Hayır, bir hayır kurumuna bıraktım ama kurumu açıklamıyorum" diyor. Israr ediyorum, açıklıyor; "Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na bağışladım her şeyimi. Bunu da ilk kez açıklıyorum" diyor. Görünüşe göre Huysuz Virjin, canını dişine takıp paraları kazanıyor, Seyfi Dursunoğlu da bu çok hak edilmiş paranın keyfini çıkarıyor. Şu aralar sunduğu dans yarışması ile çok yoğun. Ama yarışmanın ikinci bölümünde olmak konusunda pek istekli görünmüyor. Allah ona uzun ve sağlıklı ömürler versin ve gözümüzün önünden ayırmasın...
|