| |
|
|
Sosyal güvenliğin kaynağı mahkemeden mi?
İPTAL.
Uyum göstermeye çalıştığımız Avrupa'nın ülkeleri sosyal güvenlik reformu yapamadıkları için, hepsi yaşlanan nüfusları taşıyamayan "Sosyal devlet"in ekonomilerini sıkıştırdığına tanık oluyor. Bugün Almanya da, Fransa da bu sorunu çözemedi ve sosyal güvenliğe aktüarya hesabını sokamadılar. Bu açıdan Türkiye gecikmeli olsa da, örnek bir adım attı. Ancak bu alanda gerçek bir reform olan ve sosyal güvenlik kurumları arasındaki norm ve standart farklılıklarını ortadan kaldırmak için çıkarılan "Sosyal Sigortalar Kanunu" ve "Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nu, Anayasa Mahkemesi kısmen iptal etti. Ancak Anayasa mahkemesi söz konusu yasalarla getirilen düzenlemeleri SSK ve Bağ-Kur'lular için kabul ederken, sadece devlet memurları açısından iptal etti. Radikal'den Fatih Özatay, " Emekli Sandığı' na bağlı çalışanlar (memurlar) SSK ve Bağ-Kur kapsamında olanlara kıyasla çok daha az sayıdalar (yüzde 18' e yüzde 82). Oysa 2005'de Emekli Sandığı' na bütçeden aktarılan kaynak diğer iki kuruma aktarılan kaynak kadardı" bilgisini veriyordu geçen hafta. Bunu değerlendiren Kürşat Bumin de dünkü Yeni Şafak'ta şu soruları gündeme getirmişti: - Kanunu işçilere müstahak bulan ve dolayısıyla iptal başvurusunu memurlar üzerinden yapan CHP'nin bu "memur aşkı" sosyal demokrasinin hangi ilkesinden türetilmiştir? Ve de tabii ki şu temel soru: Anayasa Mahkemesi'nin hükümetin hazırlayıp Meclis'ten geçirdiği bu kanuna karşı bu derece "sert çıkması", ülkenin sosyal güvenlik sistemini canlandırmakla da yükümlü olan hükümetin elinin kolunun "yargıçlar hükümeti" tarafından sıkıca bağlanması demek değil midir?
|