Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari'nin başkanlığını yaptığı Bağımsız Türkiye Komisyonu, ikinci Türkiye raporunu yayınladı. "Avrupa'da Türkiye. Kısır Döngüyü Kırmak" başlıklı raporda Türkiye'nin reform sürecinde attığı adımlar, üyelik müzakerelerinde sorunlar "Kürt sorunu", "Türkiye'nin Ermenistan açılımı", "İslam ve laik Türk devleti", "Kıbrıs", "Türkiye ve bölgesi" ile "Ekonomik dayanıklılık" gibi konular da değerlendiriliyor.
SÜRECİ RAYDAN ÇIKARDILAR
-AB'nin devlet ve hükümet başkanlarının oybirliği ile aldığı müzakere kararının ardından Avrupalı liderlerin olumsuz açıklamalar ve müzakerelerin önüne konan engeller süreci raydan çıkardı.
AB ÜYELİĞİNE ALTERNATİFE HAYIR
Türkiye'nin AB üyeliğine alternatif başka düzenlemelerin söz konusu olması, Türkiye'ye verilen sözün tutulmaması demektir. AB Konseyi kararı son derece netti: Türkiye ile müzakerelerin hedefi katılımdır.
KIBRIS MÜZAKERELERİ ETKİLER
Kıbrıs görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması AB-NATO işbirliğinde çıkan engelleri sürdürür ve müzakere başlıklarının açılamasının bloke olmaya devam edeceği anlamına gelir. Bu da Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin durması anlamına gelir.
LAİKLİK TEHLİKEDE DEĞİL
-Türklerin büyük bir çoğunluğuna göre, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşlarından birini oluşturan laik sisteme yönelik bir tehlike söz konusu değildir ve Türkiye'deki hiçbir siyasi unsur İslami esaslara dayalı bir devletin kurulmasını savunmuyor.
-Türkiye, Müslüman dünyadaki en demokratik ve laik ülke. Türkiye'nin AB'ye sıkıca bağlanması, Cumhuriyet'in laik ilkelerine ek korumalar getirir.
GÜL BÜYÜK CESARET GÖSTERDİ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan önemli bir siyasi cesaret göstererek ilerlemeyi uzun zamandır engelleyen tabuları kaldırdılar. Her iki taraf da yatılan dinamiği en iyi şekilde değerlendirmeli, her iki taraf arasındaki konular, Dağlık Karabağ sorunundan ayrı ele alınarak bir yol haritasına geri dönülmeli.
Kürt sorununun çözümünde hükümete büyük övgü
AK Parti Kürtlerin durumunu iyileştirmek konusunda bugüne kadarki bütün hükümetlerden daha fazlasını yapmıştır.
Anayasa Mahkemesinin DTP'yi yasaklaması, büyük olasılıkla Kürt sorununun çözümüne katkı sağlamaz.
Ergenekon örgütü duruşması sonrası cezaevine konmuş ve yeni deliller savcıların o yıllarda kaybolan Kürtler ile ilgili bazı davaları yeniden açmalarına imkan tanımıştır.
Bazı AB devletleri, PKK'ya müsahama gösterdi, istihbarat birimlerinin PKK üyeleri ile anlaşma yapmasına göz yumdu.
24 saat yayın yapan bir Kürt kanalının açılması önemli yönde bir adımdır. Bu liberalleşme, Kürt dilinin yayında, kamu binalarında, okullarda ve siyasi konuşmalarda kullanılabilmesi için gerekli tüm yasal düzenlemeler ve anayasal güvenceler desteklenmelidir.
Kürtçe yer adları yasakları kaldırılmalı, Kürt enstitüleri kurmak isteyen üniversiteler desteklenmeli.