Avrupa'nın kaderi Merkel'in elinde
Hafta sonu yapılacak seçimde 3'üncü kez iktidar olmasına kesin gözüyle bakılan Merkel'in alacağı ekonomik kararlar, Avrupa Birliği'nin de geleceğini belirleyecek
SUNUŞ
O gün Almanya Parlamentosu tarihi bir gün yaşadı. Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'un Neo-Nazilerin öldürdüğü Türklerin kızlarını yanına alarak izlediği 1.5 saatlik oturumdan kaygı verici gözlemlerimi aktarayım. İlki Şansölye Merkel, NSU cinayetlerini araştırma komisyonuna destek verdiği halde bir kez bile konuşmacıları alkışlamadı. Aynen koalisyon ortağı olan Dışişleri Bakanı Westewelle ve diğer bakanlar gibi... İkincisi tarihi oturumu Alman televizyonlarının hiçbiri canlı yayınlamadı. Almanya'da "Klu Klux Klan" çeteleri olduğu parlamentoda ilan edildiği halde ve tüm cinayetler İçişleri Bakanı Hans -Peter Friendrick'in zamanında işlendiği halde kürsüye çıkıp tek kelime söylemeyişi vahimdi. Kürsüde konuşan Sol ve Yeşil milletvekilleri polisi 13 ay boyunca cinayetleri örtbas etmeye çalışmakla suçladı. Hatta bazı Sol ve Yeşil milletvekilleri polisin ırkçı davrandığını yani ırkçılığın kurumsal olduğunu bile söylediler. Ama sanki böyle tarihi bir tartışma olmamış gibi İçişleri Bakanı ne kürsüye çıkıp "Irkçılık kurumsal değildir" dedi ne de "Raporda ırkçılığa karşı alınması istenen tedbirleri uygulayacağız" gibi bir açıklama yaptı. Sanki cinayetleri "gönülsüz" soruşturup Türkleri suçlu çıkartmaya çalışan Bakan'ın emrindeki Alman polisi değildi. Yıllarca farklı parlamentolarda araştırma komisyonu raporlarının tartışılmasını izledim. İlk defa suçlanan bir bakanın kürsüye çıkıp eleştirileri cevaplamadığını gördüm. Kaygı verici bir başka noktayı daha aktarayım. Bir gece önce TV düellosunda 4 ünlü gazeteci Merkel ve Steinbrück'ü soru yağmuruna tutarken neden "ırkçılık" ya da NSU raporunu sormadılar acaba? Neden tek bir soru bile Türklerin yıllardır mücadele ettiği çifte vatandaşlıkla ilgili değildi? Acaba birileri "Aman sormayın" diye kulaklarına mı fısıldadı? Yoksa onlar da euro krizinden bile hassas olan sorunları açmak istemedi mi? Yine de Avrupa'da ve Almanya'da ırkçılığın güçlenmesinden ciddi kaygı duyan milyonların olduğuna inanıyorum. İnsan hakları savunucusu "Protestan Papaz" bir siyasetçi olan Cumhurbaşkanının da Parlamentodaki tartışmaları iki Türk kızını yanına alarak izlemesini en üst düzeyde "Irkçılığa" karşı tavır olarak görüyorum.
AVRUPA'YA ÇÖKEN KARA BULUT
Ümit edelim, Doğu Almanların insan hakları için 70 yıl mücadele edenler, hayatlarını Almanya'ya veren Türkler için de aynı mücadeleyi verirler! Gelelim 68 yıllık Büyük Avrupa rüyasının üstüne giderek çöken kara bulutlara... Öncelikle Neo Naziler'in tüm Avrupa'yı tehdit ettiği sır olmaktan çıktı. Eğer ırkçılığa karşı çok ciddi tedbirler almazlarsa Avrupalılar 68 yıl önceki batağa saplanacaklar. İkincisi Avrupa'nın lideri Angela Merkel, Almanların vergilerini ve oylarını korumak için "tavizsiz kemer sıkmaya" devam ederse Avrupa projesi tehlikeye girecek. Avrupa iki büyük sorunla karşılaşacak. Birincisi krizdeki ülkelerde yatırımlar donduğu için ekonominin çarkları dönmeyecek. Kurtarma fonları dipsiz bir kuyuda yok olacak. Almanya, euro bölgesindeki pazarlarını kaybetmeye başlayacak, daha fazla Çin'e açılacak. 68 yıllık "Barış-İstikrar ve Kalkınma" projesinin Ortak Pazar'ı çatlayacak. Daha da önemlisi bazı ülkelerde yüzde 30-40'lara fırlayan işsizlik yüzünden sosyal patlamalar başlayacak ve ırkçılık artacak. Kısacası Avrupa rüyası Avrupa kâbusuna dönüşecek. Avrupa'yı ve Türkiye'yi kısır döngüden kurtaracak gelişme ise üyelik sürecinin buzdolabından çıkartılması olacak. İyi bir siyasi poker oyuncusu olan Merkel, Avrupa'da gerçek bir lider olabilecek mi? Kemer sıkmayla birlikte yatırımları da açacak mı? Seçimlerden sonraki aralık zirvesinde göreceğiz. Öyle ya da böyle Avrupa'nın kaderi "bir papazın" fizikçi kızının elinde olacak.
TÜRKLER ARTIK CİDDİ BİR GÜÇ