TÜBA’dan Asya krizine uyarı
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), nükleer bir savaşa dönüşme riski taşıyan Pakistan-Hindistan gerilimi üzerine hazırladığı kapsamlı raporu yayımladı. “Ne Savaş Ne Barış: Pakistan ile Hindistan Arasındaki Süregelen Çatışma” başlıklı raporda, iki ülke arasında son dönemde tırmanan tansiyonun küresel güvenliği tehdit ettiğine dikkat çekildi. Raporda krizin yatıştırılmasında Türkiye'nin oynadığı diplomatik role de vurgu yapıldı.
TÜBA Uluslararası İlişkiler Çalışma Grubu öncülüğünde hazırlanan raporda, krizin yatıştırılmasında Türkiye'nin oynadığı diplomatik rol dikkat çekiyor. Nisan-Mayıs 2025'te Hindistan'ın Pahalgam bölgesinde 26 kişinin hayatını kaybettiği saldırı sonrası savaş eşiğine gelen tarafların, Türkiye, ABD ve Suudi Arabistan'ın çabalarıyla diplomasiye yönlendirildiği hatırlatılıyor.
KRİZİN DERİNLEŞMESİNE YOL AÇAN FAKTÖRLER
Çalışmada, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin Hindu milliyetçiliğini merkeze alan politikalarının ve Pakistan'da ordunun sivil siyaset üzerindeki artan etkisinin, tarafları uzlaşmadan çok çatışmaya ittiği belirtiliyor. Seçim dönemlerinde milliyetçi söylemlerin yükselmesi ve siyasi araç hâline gelmesi, gerilimi tırmandıran bir unsur olarak öne çıkıyor. Hindistan'ın hava saldırıları, Pakistan'ın misillemeleri ve sınırdaki topçu atışlarıyla birlikte, son kriz 1999'daki Kargil Savaşı'ndan bu yana en tehlikeli noktaya ulaştı. İndus Suları Anlaşması'nın sorgulanması, hava sahalarının kapatılması gibi sert adımlar, krizin yapısal bir nitelik taşıdığını gösteriyor.

NÜKLEER TEHLİKE
Özellikle Keşmir'in statüsünün, iki ülkenin kimlik siyasetinin merkezinde yer aldığına vurgu yapılıyor. 2019'da Hindistan'ın Cammu Keşmir'in özel statüsünü kaldırması ve bölgeyi doğrudan merkeze bağlaması, Keşmir halkında büyük bir güven kaybına neden olurken, radikal grupların da hareket alanını genişletti. En dikkat çekici bölümlerden biri ise olası nükleer senaryolar. Bu tehlikenin ciddiyetini beş ayrı senaryo üzerinden değerlendiren raporda; bölgesel çatışmanın küresel savaşa evrilmesi, diplomatik çözüm süreçlerinin başarısız olması ve insani krizlerin derinleşmesi gibi ihtimaller bulunuyor.

TÜRKİYE İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?
TÜBA'ya göre Türkiye, hem İslam dünyasıyla güçlü bağları hem de NATO üyeliğiyle Batı ile ilişkileri açısından bu tür krizlerde denge unsuru olmaya devam ediyor. Raporda, "Türkiye'nin barışçıl arabuluculuk girişimlerinin daha kurumsal ve sürdürülebilir bir çerçeveye oturtulması, bölgesel istikrar açısından stratejik önem taşımaktadır" ifadesi yer aldı.

"SAVAŞI BAŞLATMAK KOLAY, BİTİRMEK ZORDUR"
TÜBA Başkanı Prof. Muzaffer Şeker ise küresel krizlerin ve savaşların yalnızca fiziksel yıkımla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda toplumların temel değerlerini tehdit ettiğini söyledi. Bilimsel bakış açısıyla hazırlanan TÜBA raporlarının, Ukrayna ve Gazze'deki insani dramların ardından bu kez nükleer güç sahibi Pakistan ve Hindistan arasındaki tehlikeli gerilimi ele aldığını belirten Şeker, bilimin barışın inşasında hayati bir rol üstlendiğine işaret etti. "Bu krizin çok katmanlı boyutları var ve küresel sistemdeki güvenlik kırılganlıkları her geçen gün artıyor. O yüzden bir kez daha vurgulamak isteriz ki bir savaşı başlatmak kolay ancak bitirmek zordur" diyen Şeker, bilim insanlarının küresel barışın tehdit altında olduğu anlarda susmak yerine hakikati söyleme sorumluluğu taşıdığını ifade etti.