Asimilasyon terimi 21. yüzyılın sonlarına doğru sosyologlar tarafından ortaya atılmış ve bu alanda birçok teori geliştirilmiştir. Asimilasyon, bir arada yaşamanın doğal bir sonucu olabildiği gibi, devlet tarafından yürütülen bir politika olarak da karşımıza çıkabilmektedir.
ASİMİLASYON VE ASİMİLE OLMAK NEDİR?
Bu kelimeler günümüzde tarihteki anlamında kullanılmamakta ve birinin bir başkasına benzemesini anlatmak için genellikle kullanılmaktadır. Oysa asimilasyon ve asimile olmak terimlerinin tarihte yeri vardır. O halde asimilasyon nedir ve asimile olmak ne demektir?
Asimilasyon sözlük anlamı ile çoğunluğun, bir topluluğa kendi düşüncelerini kabul ettirmesidir. Türk Dil Kurumu'na göre asimile olmak ise kendi benliğini ve özünü kaybetmek demektir. Yani asimilasyona maruz kalan kişiler asimile olmaktadır. Asimilasyon ile bir topluluğun kimlikleri yok olmakta ve yerini asimile eden topluluğunkine bırakmaktadır. Yani asimilasyon, bir topluluğun benliğini yok etme yöntemidir. Asimile olan topluluğun din, dil, örf ve adetleri gibi kültürel kimlikleri yok olmakta ve asimile eden topluluğunkine benzemektedir. Bu yöntem tarih boyunca fethedilen topraklar üzerinde sıklık uygulanmıştır.
Asimilasyon, doğal olarak gelişebileceği gibi, devlet zoru ile uygulanan bir politikada olabilmektedir. Zira zamanla azınlığın, çoğunluğa benzemesi asimilasyonun doğal bir gelişimidir. Lakin asimilasyon politikası tarih boyunca çeşitli devletler tarafından da uygulanmıştır.
ASİMİLASYON POLİTİKASI NEDİR?
Yukarıda asimilasyonun günlük hayatın doğal bir sonucu olabileceği gibi, devlet tarafından da yürütülen bir politika olabileceği belirtilmiştir. Peki devlet tarafından yürütülen asimilasyon politikası nedir? Devlet tarafından bir bölgedeki insanların etnik kimliklerini yok etmek, değiştirmek amacını taşıyan politika, asimilasyon politikası olarak adlandırılmaktadır. Asimilasyon politikası kendi farklı şekillerde gösterebilmektedir.
Genellikle asimilasyon politikasında en çok kullanılan yöntem demografik değişim olarak adlandırılmaktadır. Bu yönteme göre, asimile edilmesi hedeflenen toplumun bireyleri, azınlıkta kalacak şekilde başka yerleşim yerine zorunlu olarak göç ettirilmektedir. Bu sayede o toplumun bireyleri, azınlıkta kalarak zaman içinde doğal olarak asimile olmaya mahkum olacaktır. Bir başka yöntem ise buna oldukça benzemektedir. Bu yöntemde ise asimile edilmek istenen topluma, çoğunluk yaratacak şekilde, devlet kendi vatandaşlarını göç ettirmekte ve o bölgeye yerleştirmektedir. Bu durumda asimilasyon biraz daha yavaş işlemektedir. Zira asimile edilmek istenen toplum hala kendi bölgesinde, yani güvenli bölgesinde kaldığından bu süreç daha zorlu olmaktadır.
ASİMİLASYON TEORİLERİ
Asimilasyon teorileri, ilk olarak 21. yüzyılın başında Amerika'daki sosyologlar tarafından ortaya atılmıştır. Bu nedenle asimilasyon teorilerinin öncüleri olarak da Florian Znaniecki, Ezra Burgess, William I. Thomas ve Robert E. Park gelmektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde 3 farklı asimilasyon teorisi üretilmiştir. Bunlardan ilki; asimilasyonun, bir grubun kültürünün zaman içinde diğerine benzediği kaçınılmaz ve doğrusal bir süreç olduğu yönündedir. Bu teoriye göre asimilasyon uzun bir süreçte gerçekleşecek lakin mutlaka gerçekleşecektir. Asıl asimile edilmek istenen topluluk asimile olmasa ve dirense bile, bu kuşağın torunları ve onlardan sonra gelecek kuşaklar, artık asimile olmuş olacaklardır. Bu teoride, asimilasyon sorunsuz işlemektedir. Yani asimile eden topluluğa karşı herhangi bir negatif duygu oluşmayacaktır. Bu teori Amerikanlaşma olarak da bilinmektedir.
İkinci asimilasyon teorisine göre; asimilasyon, ırk, dil, köken ve din alanlarında değişiklik gösterecek bir süreçtir. Bu teoriye göre bazı etnik grupların asimile olması, diğerlerine nazaran daha zordur. Örneğin beyaz insanların yaşadığı bir muhite, ırksal olarak azınlıkta kalan birinin taşınması durumunda, onun asimile olması, beyaz birinin oraya taşınmasına kıyasla çok daha zor olacaktır. Zira bu teoriye göre birtakım asimilasyon engelleri her zaman mevcuttur. Bu engellere örnek olarak yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve dini ön yargılar verilebilmektedir.
Üçüncü asimilasyon teorisine göre ise; asimilasyon süreci azınlıktaki grubun ekonomik durumuna bağlıdır. Asimile edilmek istenen grubun ekonomik gücü düşük ise, örneğin işçilerden oluşuyorsa, bu grubun birbirine kilitlenme olasılığı yüksektir. Bu nedenle de kendi içlerinde yaşamayı tercih edebileceklerdir. Bu durumda bu grubu asimile etmek oldukça zorlu olacaktır. Aksi durumda ise, yani asimile edilmek istenen grup orta veya yüksek sınıfa mahsus kimselerden oluşuyor ise, bu kişilerin ekonomik gücü yerinde olacağından, asimile etmek isteyen topluluğun imkanlarına daha kolay erişebileceklerdir. Bu durumda kültürel kaynaşmaya yol açacak ve bu insanlar daha kolay asimile olacaktır.
KÜLTÜREL ASİMİLASYON NEDİR?
Asimilasyon terimi aslen sosyoloji ve antropoloji bilimlerine aittir. Asimilasyonun ne olduğu yukarıda açıklanmıştır. Kültürel asimilasyonu; bir kültürün, kendi içinde yer alan azınlık kültürü zamanla yok ederek, kendisine benzetmesi olarak tanımlanmaktadır. Kültürel asimilasyon aslında sosyalleşmenin doğal bir sonucudur. Zira büyük bir kültür içerisinde yer alan küçük bir kültür, değişmeye açık olmadığı taktirde, o büyük kültürün içinde barınamaz. Küçük kültürün orada barınmasının tek şansı büyük kültürü benimsemesidir. Dolayısıyla kültürel asimilasyona göre, küçük kültür zaman içinde asimile olmaya mahkumdur. Bu bakış açısı nedeni ile de kültürel asimilasyon oldukça eleştirilmektedir. Zira kültüre asimilasyon fikri, farklı kültürlerin bir arada sorunsuz yaşama ihtimalini göz ardı etmektedir. Kültürel asimilasyon, çok kültürlü yapı fikrini olası görmemektedir.