Osmanlı'da divan üyelerinden veziriazam görevleri ve özellikleri, devletin işleyişini kavrayabilmek adına bilinmesi gereken önemli bir unsurdur. Peki ya devlet yönetiminde padişahın mührünü taşımaya varacak kadar önemli bir yeri olan veziriazam nedir, ne iş yapar? İşte Osmanlı'da divan üyelerinden veziriazam görevleri ve özellikleri…
Veziriazam görevinin tarih içerisindeki ilerleyişine dikkat edildiği zaman göze çarpan ilk şey bu makamın ortaya çıkışındaki esas unsurun savaş işleri değil de idari işleri düzenlemek olması olacaktır. Bu nedenle veziriazam Osmanlı Devleti'nde ilk sivil denebilecek bürokratların zirvesinde yer alır. İdare içerisinde birliği sağlamak ve temsil etmek veziriazamın bir görevidir. Veziriazam savaşla ilgili hazırlıkları yapar ve kararların alınmasında Divan'da yetkili olarak bulunur.
Baş vezir olarak da bilinen veziriazam yalnızca Osmanlı Devleti'nde değil pek çok feodal Avrupa devletinde de ortaya çıkmıştır. Muhtemelen veziriazamın kökeni İran bölgesinde vezir katipleri olan sınıftır.
Veziriazam yani sadrazam padişahın mutlak vekili olarak Osmanlı bürokrasisinin padişahtan sonra gelen en önemli isimdir. Bu nedenle de veziriazam padişahın mührünü yanında taşımaktaydı. Bu çok önemli ve simgesel olarak büyük bir yetkidir. Sadrazam tüm yönetim işlerini padişahın adına onaylama yetkisine sahipti. Fatih devrinden itibaren Divan toplantılarına da başkanlık eden vezir-i azam, sivil ve askeri olarak önemli makamlara gerektiği zaman gerekli atamalar yapabilirdi, ya da görevden alma işlemlerini gerçekleştirebilirdi.
Padişah, sefere katılmadığında "Serdar-ı Ekrem" adı ile veziriazam kişi, padişahın yerine ordunun liderliğini üstlenerek sefere çıkabilirdi. Ayrıca başkentte yönetimin ve asayişin baş sorumlusu vezir-i azam idi. Sadrazamlık makamı hem çok önemli hem de çok tehlikeli bir makamdı çünkü Osmanlı Devleti çok geniş sınırlara hâkim büyük bir imparatorluktu ve burada hatalara yer yoktu. Vezir-i azam padişaha sadakati çok yüksek olan kişilerden seçilirdi ve olası bir ihanet şüphesi bile canlarından olmalarına sebep olabilirdi.
Aynı zamanda vezir-i azamın yüksek makamı dolayısıyla kötü niyetli kişilerce görevlerinden alınması için komplolar kurulabilir, devlet düşmanları suikast düzenlemeye çalışabilirdi. Osmanlı Devleti'nde vezir-i azamlar sıklıkla değişirlerdi ve sadrazamlığa gelen kişiler genelde iyiyse devlet de iyiye giderdi, kötüyse karmaşıklıklar baş gösterir ve devlet için kötü bir devir başlardı.