İBB değil ‘kaşe cumhuriyeti’! Türkiye böyle bir zenginleşme çarkı görmedi
Ekrem İmamoğlu liderliğinde İBB'yi haraç ve rüşvetin merkezi haline getiren 'İmamoğlu Suç Örgütü'nün her gün yeni bir skandalı daha ortaya çıkıyor. Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir zenginleşmenin örneği olan bu yolsuzluk çarkının Türkiye tarihinde bir benzeri daha yaşanmadı. SABAH Gazetesi yazarı Mahmut Övür bugünkü köşesinde İBB'deki yolsuzluklarla ilgili önemli detaylara yer verdi. Övür yazısında; "Aynı müteahhit ofisinde, sekiz-on farklı şirkete ait kaşelerin bulunduğu, bu ofiste onlarca şirket adına teklif dosyalarının hazırlandığı, farklı firmalara ait tekliflerin aynı masa üzerinde, aynı kalemle tamamlandığı anlatılıyor." dedi.
Aynı ofiste hazırlanan dosyalar, aynı sözleri tekrarlayan itirafçılar, tuhaf benzerlikler ve tuhaf zenginlikler...
Türkiye son yıllarda her tür hikâyeyi gördü ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle ilgili son dönemde konuşulan "yolsuzluk" tablosunun ortaya koyduğu hikâye kadarını görmedi. Tarihe geçecek bir zenginleşme örneği bu.
Ortada bir dava var. Bir de bu davadan "itirafçı" olarak çıkanlar... Ve tam da bu noktada, tarihe geçecek kadar ilginç bir kronoloji ortaya çıkıyor. Aşağıdaki olay akışı, tamamen kamuoyunda konuşulan iddialar, ortaya çıkan anlatılar, benzerlikler, tesadüfler ve kişilerin kendi ifadeleri üzerine kurulu.
10 KAŞE, TEK ADRES
Kamuoyunda en çok konuşulan iddialardan biri şöyle: Aynı müteahhit ofisinde, sekiz-on farklı şirkete ait kaşelerin bulunduğu, bu ofiste onlarca şirket adına teklif dosyalarının hazırlandığı, farklı firmalara ait tekliflerin aynı masa üzerinde, aynı kalemle tamamlandığı anlatılıyor.
Manzaranın halk nezdindeki karşılığı çok net: "On şirket, tek adres, tek kalem ve tek hikâye..."
Ofisin kapısına şöyle bir tabela assalar yeridir: "Toplu İhale Hazırlama Atölyesi- Kaşelerimiz Zengindir."
Gelecekte bu dönem "Kaşe Cumhuriyeti" olarak anılırsa hiç şaşırmam.
İTİRAFÇI BOLLUĞU
İşin belediye cephesi de çok farklı değil. Farklı firmaların hazırladığı düşünülen onlarca teklif, aynı bilgisayardan çıkmış gibi aynı tarzda diziliyor, aynı düzenle sunuluyor. Sonra aynı imzalar atılıp onaylanıyor. Tesadüfün böylesi... "Bu kadar firma aynı fontu nasıl sevmiş acaba?"
Kamuoyunun merak ettiği bu soruyu herhalde yargıçlar da soracak
MAHMUT ÖVÜR