Dünyanın ilk 10 ekonomi arasına gireceğiz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına gireceğini belirterek, ''Bunu başarmanın kaçınılmaz yollarından biri, eğitime ve AR-GE'ye yatırım yapmaktır. Takip ederek, taklit ederek, geriden, uzaktan izleyerek bunu başaramayacağımız açıktır'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, günübirlik politikaların, günü kurtaran yatırımların, gelecek vizyonundan yoksun yaklaşımların dünyadaki gelişmeleri tribünlerden seyretmeyi beraberinde getirdiğini belirterek, ''İşte son 8 yılda bu kısır döngüyü kırmak için çok yoğun mücadele verdik ve vermeye de devam ediyoruz'' dedi.
Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Teknoparkı, Yüksek Akım Laboratuvarı ile Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Merkezi'nin resmi açılışları ile Boğaziçi Üniversitesi ve Türk Patent Enstitüsü arasındaki işbirliği protokolü imza töreninde bir konuşma yaptı.
Açılışlar dolayısıyla hem Boğaziçi Üniversitesi, hem de ülke adına gerçekten büyük bir heyecanı yaşadığını vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin ve Türk üniversitelerinin böyle değerli Ar-Ge birimlerine kavuşmasının ve dünya ile rekabet edebilecek araştırma merkezlerinin açılmasının kendisini gururlandırdığını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Merkezi'nin Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) yatırımı olarak kurulduğunun altını çizerek, 40'tan fazla bilim adamının çok sayıda laboratuvarın koordinasyonunun sağlayacağını, kamu ve özel sektörle işbirliği yapacağını ve burada insanın yaşamını, günlük yaşam standartlarını etkileyecek ürünler üzerinde çalışacağını kaydetti.
Özellikle tıp ve biyoloji alanında merkezin yapacağı araştırmalarla hayati derecede önemli ürünlerin geliştirilmesine katkı sağlayacağına inandığını belirten Erdoğan, bu merkezin insan ve çevre noktasında dünyaya adını duyuran bir merkeze dönüşeceğini vurguladı.
Erdoğan, Türk Patent Enstitüsü ile Boğaziçi Üniversitesi arasında bilgi ve doküman birimi kurulması için atılan imzalara da vurgu yaparak, üniversite içindeki Patent Ofisi'nin öğrencilerin, öğretim görevlilerinin, araştırmacıların ürün ve eserlerinin korunmasına yardımcı olacağını, patent konusunda Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde bir farklılığın da böylece oluşturulacağını dile getirdi.
Yüksek Akım Laboratuvarı'nın da 2 milyon dolarlık bir maliyetle kurulduğunu dile getiren Erdoğan, bunun Avrupa'daki az sayıda laboratuvardan biri olduğunu, Türkiye'de de ilk olma özelliğini taşıdığını anlattı.
TAKLİTÇİLİĞİN SONU
Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi'nde hizmet verecek teknoparkın 800 metrekareye kurulduğunu belirterek, bunun küçük bir alan olduğunu kaydetti.
Boğaziçi Üniversitesi'nin büyüme imkanı olmayan, SİT alanı içerisinde bulunmasının getirdiği zorlukları bulunduğunu belirten Erdoğan, ''Bu konuda belediye başkanımızla da görüştük. Eğer burada farklı şeyler yapılabilirse, tabii bize düşen yardımcı olmaktır. Eğer yargı önümüzde engeller oluşturmazsa...'' diye konuştu.
2009 yılında teknoparkın kurulmasını Bakanlar Kurulu'nda onayladıklarını ve kısa süre içinde kuruluşun tamamlandığını hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu tesisler gerçekten heyecan verici. Çünkü bu açılışlar, bugünümüzden ziyade, yarınlara yatırım için büyük önem taşıyor. Türkiye'nin, vatandaşlarımızın geleceğine bu tesisler aracılığıyla ışık tutuyoruz. Açıkçası, birileri çıkıp bu yatırımların ne üreteceğini sorabilir. Bu güzel ve modern tesislerden pazara, piyasaya hangi ürünlerin gideceğini sorgulayabilir. Bir ayakkabı, bir cıvata, bir makine üretmeyen, çoğu zaman elle tutulur, gözle görülür bir cisim ortaya çıkarmayan bu tesislerin ne işe yarayacağı sorgulanabilir. Ben de diyorum ki; bu birimler, bugün dünyadaki en değerli varlığı, yani bilgiyi üretecekler. Gözle görülmese de her alanda artık en büyük güç olan, eşsiz değere sahip, küresel rekabette hayati öneme sahip bilgi, işte bu merkezden, bu teknoparktan, bu laboratuvardan üretilecek. Evet, burada bir ayakkabının, bir cıvatanın, bir motorun seri üretimini görmeyeceğiz ama tüm sanayiye, tüm üretim sahalarına, kelimenin tam anlamıyla iğneden ipliğe varıncaya kadar bir zamanlar iğneyi bile üretemeyen bir ülke olarak tanımlanırdık. Sanayinin temelini oluşturacak bilginin burada üretildiğini göreceğiz.''
''Taklit, hiçbir ülkeyi rekabette üst sıralara taşıyamaz'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Taklit edenler, sadece takipçi olurlar, vagon olurlar. Kendileri üretmek yerine, bilgiyi ithal edenler, gelişme ve kalkınma yolunda hiçbir zaman birinci olamaz, hiçbir zaman zirveye yerleşemezler. Siz dışardan bilgiyi, teknolojiyi ithal edip kendi ülkenize adapte edinceye kadar o bilgi, o teknoloji doğum yerinde daha ileri bir seviyeye ulaşmış oluyor. Ne kadar en yeni teknolojiyi de kullansanız, onun üzerine yeni bir şey katmadığınız, eklemediğiniz sürece takipçi olmaya devam ediyorsunuz. Biz bunun acısını ülke olarak, millet olarak çok derinden yaşadık. Günübirlik politikalar, günü kurtaran yatırımlar, gelecek vizyonundan yoksun yaklaşımlar, dünyadaki gelişmeleri uzaktan seyretmeyi, tribünlerden seyretmeyi beraberinde getirdi. İşte son 8 yılda, bu kısır döngüyü kırmak için çok yoğun mücadele verdik ve vermeye de devam ediyoruz.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına gireceğini belirterek, ''Bunu başarmanın kaçınılmaz yollarından biri, eğitime ve AR-GE'ye yatırım yapmaktır. Takip ederek, taklit ederek, geriden, uzaktan izleyerek bunu başaramayacağımız açıktır'' dedi.
Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Teknoparkı, Yüksek Akım Laboratuvarı ile Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Merkezi'nin resmi açılışları ile Boğaziçi Üniversitesi ve Türk Patent Enstitüsü arasındaki iş birliği protokolü imza töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, kronik ve acil sorunlarını çözmek için canla başla mücadele ederken, 10, 20, 50, hatta 100 yıl sonrasını da bugünden planlamanın gayreti içinde olduklarını söyledi.
Önlerine çok büyük ve iddialı bir hedef koyduklarını, Türkiye'nin, 2023 yılında dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına gireceğini belirten Erdoğan, ''Olur mu? Biz göreve geldiğimizde dünya ekonomileri arasında Türkiye 26'ncı sıradaydı. 8 yılda 17'nci sıraya çıktık. Şimdi 13 yılda 7 basamağı, azimle, gayretle aşarız ve ilk 10'un içine gireriz. Bunu başarabiliriz. Bunu başarabileceğimize bütün kalbimle inanıyorum. Şu anda büyümede dünya ekonomileri arasında 3. sıradayız, Avrupa'da birinci sıradayız. Böyle bir konumdayız ve 'Burayı nasıl yakaladınız' diye sorgulanan bir Türkiye var'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bunu başarmanın kaçınılmaz yollarından birinin, eğitime ve AR-GE'ye yatırım yapmak olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
''Takip ederek, taklit ederek, geriden, uzaktan izleyerek bunu başaramayacağımız açıktır. Bakınız... 8 yılda Türkiye genelinde 150 bin yeni dersliği eğitime kazandırdık. Türkiye'nin her ilinde, ilçesinde okullar ve onları takviye edici dershaneler kuruldu. Türkiye'de, örneği olmayan eğitim dallarında orta ve yükseköğrenim kurumları kurduk. Öğrencilerin barınmasında, ulaşımında, kitaplarının temininde, eğitim kalitelerinin yükselmesinde önemli yatırımlar yaptık, destekler sağladık. Okullarımızı, öğrencilerimizi bilgisayarla tanıştırdık. Güneydoğu'nun en ücra köşesinde bile ziyaret ettiğimiz il, ilçe ve köylerinde artık bir ufak çocuk yanınıza yaklaştığında sizden oyuncak, şeker değil, bilgisayar istiyor. 'Tayyip Amca bana bir bilgisayar verir misin' diyor. Bu, bir ufuk meselesidir. Eğer o çocuk, imkansızlıkları sebebiyle elde edemediği bu bilgisayarını istiyorsa ve bizler de ona bunu temin edebilirsek bu çocukların önünde hiçbir engel dayanmaz ve biz bunları aşarız. Onun için de 78 yeni üniversite açtık. Türkiye'de üniversitesi olmayan il bırakmadık. En önemlisi, 2005 yılından itibaren eğitime ayrılan bütçe, bugüne kadar böyle bir şey yoktu, birinci sırada Milli Eğitim bütçesidir. İşte bu 8 yıl, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, eğitime, bilime, yani geleceğe yapılmış en büyük yatırım dönemlerinden biridir.''