'NETANYAHU SÖZÜNÜ TUTMADI'
Davutoğlu, Türk-Yahudi dostluğuna inancını da vurgularken, Netanyahu hükümetini hedef aldı ve verdiği sözü tutmamakla suçladı: "İsrail Başbakanı'nın talebiyle Cenevre'de gerçekleşen görüşmeler neticesinde iki ayrı anlaşma metni üzerinde, ad referandum (tamamıyla olmamasına karşın genel hatlarıyla) mutabakata varıldı. Bu mutabakat İsrail Başbakanı Netanyahu tarafından da onaylandı. Bilahare anlaşmanın imzalanması konusunda İsrail Bakanlar Kurulu içinde çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle bu anlaşma uygulamaya konulamadı"
ÇARŞAMBAYA KADAR SÜRE: Büyükelçi Gaby Levy ve İsrail Konsolosu Kamhi'nin çarşambaya kadar Türkiye'yi terk etmesi istendi. Levy, geçtiğimiz hafta gittiği İsrail'den artık dönmeyecek. İsrail Büyükelçiliği'nde bir süre Nizar Amir'in, Tel Aviv Büyükelçiliği'nde de Burç Ceylan'ın görev yapması Ceylan Özen'in ise merkeze çağrılması bekleniyor. Ancak ülkeler istediği seviyedeki bir diplomatı da 2. Katip olarak atayabilir. İki ülke arasındaki temsil İsrail'in 1980'de Kudüs'ü başkent ilan etmesiyle Maslahatgüzar seviyesinde ilk kez 2. Katip seviyesine indirilmiş ve bu 1987'ye kadar devam etmişti.
ASKERİ ANLAŞMALAR ASKIDA: Türkiye, İsrail'den silah da almayacak, ortak tatbikat ya da eğitim imkanı da sağlamayacak. Türkiye ile hali hazırda İnsansız hava Aracı Projesi, Barış kartalı Elektronik Sistemleri Tedarik Projesi, Radar Sensörü Projesi, ve MKE 120 mm mühimmat projesinde görüşmeler devam etmesine karşın, İsrail bu ihalelerden dışlanacak.
GÜÇ GÖSTERİSİ: Doğu Akdeniz'e en büyük kıyıdaş ülke olarak Türkiye, istediği savaş gemilerini Mavi Marmara olayının da meydana geldiği 72'nci mile açık denizlere yollayabilecek. Doğu Akdeniz'de devam eden petrol arama çalışmalarına da hız verilecek. Bu durum bölgede gerginlik krizlere neden olacak.
ABLUKA: Türkiye, Gazze'ye yönelik ablukayı tanımayacak. Bunun incelenmesi için Uluslararası Adalet Divanı'na başvuracak. BM Genel Kurulu'ndan da ablukanın yasal olmadığı yönünde karar çıkartmak için çabalayacak.
EN TALİHSİZ BÜYÜKELÇİ
İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy 1944'te Türkiye'de doğmuş bir Musevi. Ailesinin 1949'da İsrail'e göç etmesiyle 5 yaşında Türkiye'den ayrılan Levy, Eylül 2007'de Büyükelçi olarak doğduğu toprağa döndü. Ancak 2007'den itibaren Türkiye-İsrail arasındaki krizler birbirini izledi. 1963-1968 arasında İsrail Savunma Kuvvetleri'nde binbaşı rütbesiyle zırhlı birlikler komutanı olarak görev yapan Levy, daha sonra Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Jamaika, ABD, Dominik Cumhuriyeti gibi ülkelerde görev yaptı. 1994'te Avustralya ve Pasifik Bölgesine Büyükelçi olarak atanan Levy, İbranice'nin yanı sıra İngilizce ve Türkçe de biliyor. Kökenleri 2. Beyazıt döneminde İzmir çevresine yerleştirilen Musevilere kadar uzanan Levy, iki ülke arasındaki ilişkilerin en hararetli olduğu dönemde, Türk Dışişleri Bakanlığı ile büyükelçilik arasında mekik dokudu. İsrail Hükümeti'nin görev süresini uzatmayı istediği Levy, bu talebi kabul etmeyerek emeklilik hazırlıklarına başlamıştı.
BEYOĞLULU KONSOLOS
İsrail'in İstanbul Başkonsolosu Moşe Kamhi, Beyoğlu'nda doğdu. Taksim İlkokulu'ndan sonra Kasımpaşa Dolapdere'de Piri Reis Ortaokulu'nu tamamladı. 15 yaşında tek başına İsrail'e göç etmeye karar verdi. Göç nedeni ise 1967 Altı Gün Savaşı sonrasında gençlerde oluşan heyecanın etkisiydi. İsrail'deki öğrenimi ve Dışişleri'ndaki görevlerinin ardından Ankara'ya tayin oldu, 1999-2002 arasında elçi müsteşar olarak görev yaptı. Ankara'dan Kazakistan'a büyükelçi olarak tayin edilen Moşe Kamhi, döndüğü merkezde hükümette danışmanlık yaptı. Kamhi, 2009 yılında Türkiye'de yeniden göreve geldiği ilk günlerde Şalom Gazetesi'ne verdiği röportajda, diplomatlığa adım attığı dönemle ilgili bilgiler de vermişti. Kamhi, "Türkiye-İsrail ilişkilerinin en alt düzeyde olduğu dönemi de anımsıyorum. 1980'in kasım ayında temsilciliğin ikinci katip düzeyine indirildiği dönemden söz ediyorum. Tabii hepimizi çok üzmüştü bu olay" demişti. Kamhi'yi o dönem en çok üzen şey bugün iki ülke arasındaki gerilim nedeniyle bir kez daha ortaya çıktı.
PARİS-ANKARA'NIN RAPOR DİPLOMASİSİ GECE YARISI SAAT 02.30'A KADAR SÜRDÜ
SABAH, Palmer raporunun New York Times'ta yayınlanmasının ardından devletin zirvesinde gecenin ilerleyen saatlerine kadar hareketli saatler yaşandığına ilişkin önemli ayrıntılara ulaştı. Gece yarısı diplomasi trafiği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel arasında gerçekleşti. Raporun internet sitelerinde yer almasının ardından durum, Paris'te Libya toplantısında olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na iletildi. Aynı zamanda raporun özeti hızlı bir şekilde devletin zirvesine sunuldu, daha sonra ayrıntılı analiz ve çözümlemeler hazırlandı. Davutoğlu haberi okudu, toplantıda bulunan BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile ABD Dışişleri Bakanı Hillary Cilinton'la konuyu paylaşarak sert tepki gösterdi. Davutoğlu Ban Ki-moon'a "Siz bugüne kadar çıkıp defalarca ambargoyu eleştirdiniz. Nasıl çıkıp da bu raporu savunacaksınız" diye sordu, Clinton'a ise "bunun resmi olarak açıklanması gerekiyordu, ancak sızdırıldı. Artık bu kadar ortadayken daha fazla bekleyemeyeceğiz" diyerek hemen Paris'te kaldığı Le Grand oteldeki 1200 nolu odasına döndü. İlk olarak kurmaylarıyla toplantı yapan Davutoğlu, raporun basına nasıl yansıdığını inceledi, daha sonra Başbakan Erdoğan'ı aradı. Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgilere göre Davutoğlu Erdoğan'a raporla ilgili gelişmeyi aktardı, Ban Ki-moon ile Clinton'a söylediklerini aktardı. Erdoğan'la telefon görüşmesinde "Türkiye'ye dönüp açıklama yapalım" kararı çıktı. Başbakanlık kaynakları "B planı zaten hazır olduğu için 'ne yapalım'ı konuşmadılar, zaten hazır olan B planının üzerinden geçtiler ve uygulama kararı aldılar" bilgisi verdi. Erdoğan-Davutoğlu görüşmesinin ardından İstanbul'da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hemen bilgilendirildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den de onay gelince askeri yaptırımlar ile diplomatik ilişkilerin dondurulmasını kapsayan B planının devreye sokulması kararlaştırıldı. Davutoğlu Türkiye'ye dönme kararı aldı, uçuş ekibine "dönüyoruz, hazırlanın" dendi. Davutoğlu Paris'ten ayrılırken, Gül ile Erdoğan arasındaki telefon trafiğinin yanı sıra askeri ilişkilerin askıya alınacak olması nedeniyle Genelkurmay Başkanı Org. Özel'e de bilgi verildi. Zirvedeki trafiğin gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdüğü, gece yarısı 02.30'da sona erdiği öğrenildi. Bu arada Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nu taşıyan GAP uçağının tekerlekleri piste değdiğinde saatler sabah 05.20'yi gösteriyordu. Davutoğlu uçakta dün yaptığı konuşmanın metnini hazırladı.
UZMANLAR: İSRAİL YÖNETİMİ KÖŞEYE SIKIŞTI
Emekli Büyükelçi Nüzhet Kandemir: Diplomatik ilişkilerin kesilmesinin istenilen sonuçları vermeyeceği kanaatindeydim. Nitekim şimdi görüyorum ki ilişkiler 2. katip düzeyine indiriyor. Bu bence yapılabilecek olan en doğru harekettir. Madem ki İsrail'e karşı bir memnuniyetsizlik var, 2. katip düzeyinde ama diyalog kapıları kapatılmadan bu ilişkilerin devam ettirilmesi seçilmiştir bu doğrudur. Her halde askeri kesimle istişare halinde alınmış bir karardır. Her halde Türk Silahlı Kuvvetleri bu konuda gerekli tedbirleri ve tertipleri almıştır bu da normaldir.
TASAM Ortadoğu Uzmanı Yasin Atlıoğlu: Geçen seneden bu yana, bu kriz zaten iyi yönetilmedi. Sonuç itibariyle de memnun olmadığımız bir raporla karşılaştık. Türkiye, bu raporla birlikte tavrını daha da sertleştirdi. Konunun hassasiyetinden dolayı, taviz vermemekte kararlı olduğunu gösterdi. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler, şu an alt seviyeye inmiş durumda. Bu durum, savaşacağımız anlamına gelmez. Zaten, böyle bir duruma başta Amerika izin vermez. ABD'nin izleyeceği politika ise Türkiye ile İsrail ilişkilerini önceki seviyeye getirmek olacaktır. Fakat, bunun da o kadar kolay olacağını düşünmoyurum.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK), Arap dünyası ve İsrail uzmanı Osman Bahadır Dinçer: İsrail, Mavi Marmara raporunu bilinçli olarak basına sızdırdı. Amacı, propaganda yaparak BM raporunun Türkiye'nin aleyhineymiş gibi göstermeye çalışmak. Bu, diplomatik ahlaka sığmaz, Davutoğlu'nun açıkladığı yaptırımlar İsrail'i köşeye sıkıştıracaktır. Türkiye-İsrail ilişkileri, daha bir zora girdi. İsrail içindeki ılımlıların sesinin daha az çıkacak, radikallerin sesi daha gür çıkacak.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Başkanı Hasan Kanbolat: Birleşmiş Milletler'in Mavi Marmara Raporu İsrail'in yaptıklarını meşrulaştırma aracına dönüştü. İsrail'de iktidarda olan faşist partilerin oluşturduğu koalisyon İsrail'in Ortadoğu'da bulunduğunun ve Yahudi halkının Ortadoğu halkı olduğunun eninde sonunda farkına varacaktır. Arap Baharı mutlaka İsrail'de Yahudi Baharı'na dönüşecektir. İsrail, şiddete dayalı politikalardan barış politikalarına yönelmekten başka çıkar yolu bulunmamaktadır.
"AKDENİZ'DE ÇATIŞMA RİSKİ ORTAYA ÇIKTI"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, "BM Raporu'nun AKP dış politikasının başarılı olamadığının en son örneği'' olduğunu savundu. Loğoğlu, yazılı açıklamasında şunları kaydetti: "Diplomatik temsilciliğin 2. katip seviyesine indirilmesi sembolik ve psikolojiktir. Askeri anlaşmaların iptali ise, zaten işlemediğinden, fazla bir anlamı yoktur. Ekonomik ve ticari ilişkilerden söz edilmemektedir. Davutoğlu'nun açıklamasının en can alıcı noktası ise 'Doğu Akdeniz'de seyrüsefer serbestisinin sağlanması için gerekli her önlem alınacaktır' sözleridir. Bu ifade, Gazze ablukasını tanımadığını belirten bir Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de askeri önlemler de alınabileceği anlamına geliyorsa, bölgede gerginliğin artabileceği ve Türk ve İsrail deniz kuvvetlerinin karşı karşıya gelebileceği ihtimalini beraberinde getirecektir.''
ABD, İNGİLTERE İLE FRANSA, UZLAŞMA VE DİYALOG İSTEDİ
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Noel Clay, "İsrail ve Türkiye'nin, uyuşmazlıklarını gidermeye yardımcı olabilecek adımlar konusunda, BM'nin Mavi Marmara raporunun yayımlanmasından önce anlaşmaya varamamasından üzüntü duyuyoruz" dedi. Anadolu Ajansı'nın sorularını yanıtlayan Clay, "Ama iki ülkenin uzun yıllara dayanan ilişkilerini geliştirmek için fırsat arayışına devam edeceklerini umuyoruz ve her iki tarafı bu amaç doğrultusunda teşvik edeceğiz" diye konuştu. İngiltere Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili de "Şu anda raporun detaylarına bakıyoruz ve tüm beklentiyi karşıladığına katkı sağladığını umuyoruz. Her iki tarafı da çabalarını yenileyerek, uzlaşma sağlayacak bir paket bulmaya çağırıyoruz" dedi. Fransa ise diyalog çağrısı yaptı. Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bernard Valero, "Türkiye ve İsrail arasındaki ikili ilişkilerin en kısa zamanda yatıştırılmasını arzu ediyoruz. Bunun da doğal olarak diyalog yoluyla gerçekleşeceğine inanıyoruz'' ifadesini kullandı.