35 ölümde şok iddia

35 vatandaşın öldüğü faciada istihbarat hatası mı var? TSK, 'çeşitli kaynaklardan alınan istihbarat' göndermesi yaptı. Gözler MİT'e çevrildi. TSK, Fehman Hüseyin'le yanıldı mı? İşte o iddialar?

Zaman Gazetesi dün sabah Şırnak Uludere'de gerçekleşen olayın ardından ilginç bir iddia ortaya attı. İşte o haber;

Ortasu, Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı bir sınır köyü.

Etrafı dağlarla çevrili köy, terörden dolayı büyük mağduriyetler yaşamış. 980 nüfuslu köyün tamamı akraba. Goyan aşiretine mensup olan köylülerin geçim kaynağı koruculuk maaşı ve kaçakçılık. Hemen her evde koruculuk yapan bir kişi var. Köyde devletin silahını taşıyan, askerle operasyona çıkan 80 korucu bulunuyor. Bunların çocukları da kaçakçılık yapıyor. Büyükler korucu olduğu için kaçağa, 16-18 yaşındaki gençler gidiyor.

Gülyazı ve Ortabağ'da da durum farklı değil. Çoğunluğu amca çocuğu olan gençler, her zaman yaptıkları gibi çarşamba günü yine sınırı geçerek Kuzey Irak'a geçti. Mazot başta olmak üzere birtakım malları Türkiye'ye getirip satacaklardı. Yıllardan beri baba ve dedelerinin kullandığı yollardan geçiyorlardı. Her kaçakçının yanında 2 katır vardı. Mazotları katırlara yükleyen 50 civarında köylü, Türkiye'ye doğru yola çıktı. Saat 20.00 sularında sınırdan geçerek köye ulaşacaklardı. Her zamanki gibi 5-6 kaçakçı genç birlikte hareket ediyordu. Saat 18.30 sularında ilk grup sınıra yaklaştığında köyde gözetleme yapan akrabaları kendilerini uyardı: "Asker geçiş yolunu tuttu, dikkat edin!" Yakalanmaktan korkan gençler, sınırın Irak tarafında beklemeye başladı. Saatler ilerledikçe Ortasu'nun yaklaşık 3 kilometre ilerisinde bekleyenlerin sayısı artıyordu. 3 saat içinde sayı 50'yi bulmuştu. Bu sırada gökyüzünde jetlerin sesi duyulmaya başlandı. Grubun, Türkiye'ye sızmaya çalışan teröristler olduğunu değerlendiren F-16'lar bölgeye bomba yağdırmaya başladı.

Feryatlarla bomba sesleri birbirine karıştı. Bazıları kaya diplerine saklanmaya çalışıyor, bazıları Irak'a doğru koşuyordu. Jetlerin sesini duyan ve gençlerin kaçağa gittiğini bilen köylüler, büyük bir felaketle karşı karşıya kaldıklarını anlamıştı. Bomba sesleri kesilince sınıra doğru koştular. Manzara korkunçtu. Her taraf cesetlerle doluydu.

Bombaların etkisiyle yanan cesetleri, katırlara yükleyerek köye getirdiler. Katırların sırtında, kaçağın yerini gençlerin cansız bedenleri almıştı. Gün ağarınca yürek dağlayan manzarayı tüm Türkiye gördü. 35 genç hayatını kaybetmişti. Yaralı bulunan bir genç hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. 4 kişi de bombardımandan sağ kurtulmuştu. Geriye kalanların akıbeti ise henüz bilinmiyor.

Olayı gözyaşları içinde anlatan muhtar Hamza Encü, güvenlik güçlerine sitem ediyor. Yıllardan beri kaçakçılık yaptıklarını, bunu da asker dahil herkesin bildiğini belirten Encü, "Daha önce de termal kameralar sınırda insan tespit ediyordu. Komutan bize telefon açıp soruyordu. 'Sizden kaçağa giden var mı?' diyordu. Verdiğimiz cevaba göre gelenlerin köylü mü, terörist mi olduğunu anlıyorlardı. Bu defa niye sormadılar?" diyor.

Ortasu'da 4. Jandarma Sınır Tabur Komutanlığı'na bağlı sınır güvenliğini sağlayan 1. Jandarma Sınır Bölük Komutanlığı var. Onarım sebebiyle karakol hizmet dışı. Yani köylüleri tanıyan askerler başka karakollarda görevli. Hava harekâtına karar verenlerin, köydeki koruculara veya muhtara kaçakçıları sormaması soru işaretlerine yol açtı.

PKK kaçakçıları yem olarak mı kullandı?

Başka bir iddia ise şu: Silahlı Kuvvetler son zamanlarda bölgede üst üste başarılı operasyonlar yaptı. Büyük kayıplar veren terör örgütünün, cevap niteliğinde büyük bir eyleme hazırlandığı yolunda istihbarat alındı. Bunun üzerine tedbirler üst seviyeye çıkarıldı. İnsansız hava araçlarının bölgeyi sürekli gözetlediğini bilen PKK, kaçakçı kılığında Türkiye'ye giriş yapıp yapamayacağını test etmek istedi. Bu sebeple kaçakçılar yem amacıyla toplu olarak sınıra gönderildi.

PKK, geçmişte defalarca katırlarla sınırı geçerek karakollara saldırdı. Dağlıca ve Aktütün baskınları bunun en bariz örneklerinden. Ayrıca son olayın yaşandığı Uludere'de 1 yıl önce büyük bir saldırı gerçekleşmişti. 50 kişilik terörist grup, Uludere ilçesinın Irak'a sıfır noktada bulunan Karaçalı Üs Bölgesi'nde saldırmak istemişti. Termal kameralar tarafından karakola 5 kilometre uzaklıkta fark edilen PKK'lıların açtığı ilk ateşte bir uzman çavuş şehit olmuştu. Çatışmanın ardından PKK'lılar Kuzey Irak'ın Haftanin Vadisi'ne doğru kaçmıştı.

Hükümetin ve TSK'nın bu son olayı etraflıca araştırıp sonucunu ivedi olarak kamuoyuna açıklaması gerekiyor. Olay hata sonucu mu gerçekleşti, eksik istihbarat sebep oldu, kasıt mı var? Ortaya çıkmalı. Devletin vatandaşına sahip çıkması, ölenlerin yakınlarının acısını paylaşması, terör örgütünün bu olayı istismar etmesine izin vermemesi gerekir.

FEHMAN HÜSEYİN İDDİASI

Şırnak'ta sınır ötesi kaçakçılık yapan köylüler F-16'lar tarafından bombalandı. Çoğu genç ve aynı aileden 35 kişi hayatını kaybetti. TSK, olayla ilgili 'çeşitli kaynaklardan alınan istihbarat' diyerek ilginç bir göndermede bulundu. Gözler MİT'e çevrildi.

Şırnak Uludere'de 35 vatandaşın hayatını kaybettiği olaya istihbarat skandalının neden olduğu öne sürüldü. Genelkurmay'ın konuyla ilgili yaptığı açıklamada yer alan "Çeşitli kaynaklardan alınan istihbarat" ifadesinin de olayın perde arkasına ilişkin önemli ipuçlarını içerdiği belirtildi.

Genelkurmay'ın internet sitesinde yer alan açıklamada "Çeşitli kaynaklardan alınan istihbarat ve yapılan teknik analizler sonucunda, içlerinde örgüt elebaşılarının da bulunduğu terörist grupların bölgede bir araya geldikleri ve sınır hattındaki karakol ve üs bölgelerimize yönelik saldırı hazırlığı içinde oldukları anlaşılmış ve ilgili birlikler ikaz edilmiştir" vurgusu yapıldı

ÇİFT TARAFLI AJANLAR

Genelkurmay'ın doğrudan askeri istihbarat yerine 'çeşitli kaynaklar' vurgusunu yapmasının söz konusu grupla ilgili istihbaratta gözleri TSK dışındaki diğer birimlere çevirdi. Sınır ötesinden gelen bir grupla ilgili istihbaratı verebilecek tek kurumun Milli İstihbarat Teşkilatı olduğu kaydedilirken, olayın farklı boyutları gündeme geldi.

Bölücü örgüt içinde istihbarat birimlerinin kullandığı çok sayıda elaman olduğuna dikkat çekilirken, bunlardan bazılarının çift taraflı olarak PKK'ya çalıştığına işaret edildi. PKK'nın son dönemde operasyonları yavaşlatmak için çift taraflı çalışan elemanları aracılığı ile çok sayıda asılsız ihbar ve yoğun istihbaratla bilgi kirliliği oluşturduğuna vurgu yapıldı. Son günlerde güvenlik birimlerinin terörle etkili mücadelesi terör ve örgütten beslenen devlet içindeki yapıları rahatsız ettiğine dikkat çekilirken, orduyu ve güvenlik birimlerini zorda bırakacak ve terörle mücadeleyi zaafa uğratıp sorgulatacak girişimlerde bulunulduğu kaydedildi.

SURİYELİ İLE YANILTILDI

İstihbarat notunda yer alan 'örgüt elebaşlarının bulunduğu' bilgisinin de TSK'yı çok hızlı karar verip hareket etmeye zorladığı ifade edildi. İstihbarat notunda yer alan örgüt elebaşının PKK'nın askeri kanat sorumlusu Fehman Hüseyin olduğu öne sürüldü. Hüseyin'e odaklanmış güvenlik birimlerinin bir şekilde yanıltılmış olabileceği belirtildi.

Ayrıca bu tür operasyonlarda ABD'nin bile çok hassas teknoloji kullanmasına rağmen, sivil ve terörist grupları ayırt etmekte zorlandığına dikkat çeken güvenlik uzmanları, Afganistan ve Irak gibi yerlerde ülkelerde yanlış istihbarat sonucu yaşanan hatalı operasyonları örnek gösterdi. ABD, geçtiğimiz aylarda Afganistan'da bir düğün alayını El Kaide militanları sanarak bombalamış ve onlarca kişi hayatını kaybetmişti.

PKK'NIN GELİR KAYNAĞI

Türkiyeyi sarsan olayda kaçakçılık yapan vatandaşların hedef olması başka bir ayrıntıyı gündeme getirdi. Kaçakçılık yapan grupların arasına PKK'nın sızdığının bilinen bir durum olduğuna dikkat çekildi. Ayrıca PKK'nın en önemli gelir kaynaklarından birinin de kaçakçılardan alınan vergiler olduğuna işaret edildi. Terör örgütünden mühürlü kağıtlar alan kaçakçıların bir sonraki PKK kontrolünden bu kağıtlar sayesinde sınırı geçebildiği ifade edildi. Dolayısıyla kaçakçılar ve PKK'lıların pek çok noktada yollarının kesiştiği belirtilirken, yasak olan kaçakçılık konusunda daha önce acil olarak düzenleme yapılması gündeme geldiği halde somut bir adım adımladığına vurgu yapıldı. Bu durumun da güvenlik güçlerinin kaçakçı ile örgüt militanlarını ayırmakta zorlandığına dikkat çekildi. Ayrıca kaçakçıların vurulduğu bölgenin PKK kampına yakın olması ve sivil yerleşim yeri olmamasının acı tablonun yaşanmasındaki bir başka neden olduğu kaydedildi.

Bugün